2010; on the tv...

İlk onbirde sahaya çıkan futbolcularımızın hepsi her iki maçta da iyi niyetliydi. Çaba göstermekle olsaydı keşke ama olmadı. Terim dışında herkes gördü Üzülmez' in oraya olmadığını. Hatta Ramos bile şaşırdı ikinci maçta da karşısına çıktığında.

Cehennem dedikleri dökülmekte olan statta daha 30. dakikalarda son Avrupa şampiyonuna " ole" çekersen bir gol atınca, adamlar tokatlar gider. Neticede öyle de oldu.

Geriye kalan ne peki elimizde Bosna Hersek' in puan kaybetmesi! Elinkiyle giriliyorsa gerdeğe umuda devam et derler adama.

Sormak gerekli bu Kazım' ı İspanya' ya götürdük, geri getirdik hala kadroda ama oynamadı bile, niye? Yahu ben Fenerbahçe' liyim onbire bile giremeyen bu adamı ne yapacaksın sen? Ya Üzülmez' e ne demeli Torres, kafayı vurunca sakatlanacak mısın be adam elini uzatıyorsun? Bu böyle olmaz, mantıkları bile Türkiye Ligi' nin dışına çıkamayan bu adamlarla en fazla kaybedersin kaybettin de neticede. Hakan Balta' yı al sol bek oynat, takıma iki turist az çağır İbrahim DAĞAŞAN' ı da Hakan' ın yerine al bak nasıl oynayacak.

Sanırım kazanılanları çok çabuk kaybettikçe, bizim futbolumuz bu böyle olacak; 9 yıl önce çıtayı UEFA Kupası' na kadar çıkaranlar şimdi maziye dalıyorsa, Metalist gibi bir takım bizim takımımızı eleyebiliyorsa, Şampiyonlar Ligi' nde çeyrek final oynanan sezon sonrasında teknik direktörünün ve futbolcunun gitmesine göz yumuyorsan, kendi liginde ve hep elemelerde oynamaya mecbur olursun.

2010 World Cup, on the tv...

watch the tv...