34. Kurultayın adı: “Değişim!..”

Atalarımız “Uysal atın tekmesi pek olur” derlerdi ya?

17 Temmuz 2012 Salı günkü Kurultay konuşmasını yapan CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözlerinde, sözlerinde, jest ve mimiklerinde de ben bunu gördüm. Kararlı ve radikal işler yapacağının sinyallerini veriyordu.

Artık rakibi yok. Hemen hemen tüm kongre delegeleri, oylarıyla kendisine gerekli olan yetkileri ve güveni verdiler. Şimdi sıra Kılıçdaroğlu’nda, herkes CHP’yi iktidara taşımasını beklemeye koyuldular…

Bir buçuk saat süren konuşması boyunca en sık vurguladığı sözcük; “DEĞİŞİM” oldu… Fizik, tıp ve kimya biliminin; “evrende değişmeyen tek şey, değişimdir” kuralını, ısrarla kürsüye taşıdı…

Bunun dışında; “İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır… 35 yıldır analar ağlamasın diye geçti. Bu iş sözle değil; akıllı girişimlerle, hukuka uygun ve yapıcı icraatlarla olur” diyerek, ülkenin en yumuşak karnı olan “İşsizlik ve Terör”e vurgu yaptı. Ülke insanının “dörtte/ biri işsiz” ve 40 bin insanımız teröre kurban gitmiş, bu durum az – buz sorun değildir…

Çağdaş dünyada Atatürkçülükten asla sapılmayacağını, 6 ilkeden taviz verilmeyeceğini, üstüne basa basa söyledikten sonra; üniversitelere özerklik, yeni dünyanın ekonomik gidişatı ve çok hızlı gelişen iletişim teknolojisini herkese kullandıracaklarını anlattıktan sonra, konuyu Dışişleri’ne getirdi…

Her zaman “Komşularla sıfır sorun” tekerlemesini söyleyip, iyi geçindiğimiz bir tek komşumuzu bırakmayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na “Allahlık” diyerek, başımızdaki iktidarın başarısız dış politikalar ürettiğini, bu çarpıcı sözlerle ima etti. Bazı ülkelerin taşeronluğunu, maşalığını yaptıklarını haykırdı…

Örnek olarak; İsrail’i korumak için yapılan Kürecik Üssü’nü, birden düşman ilân ettikleri Suriye’yi, hava sahasını bize kapatan Irak’ı, çuval meselesini anlattıktan sonra; “Savaş Değil, Barış İstiyoruz!” dedi…

Üretemeyen bir tarım ülkesi haline getirildiğimizi, tarımı öldürüp; tütünü, buğdayı, mısırı, şekeri ve hatta eti bile dışarıdan satın aldığımızı, elin çiftçilerini kazandırıp, Anadolu köylümüze mazotu, tohumu, ilâcı ve gübreyi pahalı verip, vergileri de tavana çıkararak, kendi üreticilerimizi batırma noktasına getirdiklerini söyledi…

Daha sonra sözü “Korkak Aydınlar”a getirdi; Silivri korkusuyla susan, tepki gösteremeyen aydınların, eğitim ve sağlık alanındaki son uygulamalara ses çıkarmayarak, ülkeye ne kadar zarar verdiklerini anlattı…

Sözü; “Anayasa Komisyonu’nda CHP’nin ne işi var?” diye eleştirenlere getirip, ısrarla; “O komisyondan çekilmeyeceğiz, meydanı onlara bırakmayacağız, sonuna kadar direneceğiz!” diyerek, bu konudaki kararlılığını gösterdi…

Sizleri bilemem, ama ben bu 34. Kurultay’da; artık CHP’ye tam hâkim, ayakları yere sağlam basan, değişimi ve iktidara gelmeyi can-ı yürekten isteyen bir Kılıçdaroğlu gördüm... Partinin “Hizip” hastalığını yok ederek işe başlayacak! Bazıları rahatsız olsa da, “Değişim”e en yakınından başlayacağının sinyallerini algıladım. Ve gördüm ki; artık birilerinden duyduğu çekinceleri bir kenara atıp, önce kendisi değişmiş, merhum İnönü ve Ecevit gibi kararlı ve inatçı bir CHP Genel Başkanı ile iktidar yoluna çıkılıyor…

Sadece CHP’liler değil; son yıllarda başımızdaki iktidarın kimseyi tınlamayan, herkese tepeden bakan, kendilerini her eleştireni azarlayan veya içeri tıkan uygulamalarından artık gına gelen, önünü görebilen her insanımız; şimdi huzur istiyor, barış istiyor, iş istiyor, anlayış, hoşgörü istiyor, ucuzluk istiyor!.. Bunu yapabilecek tek adresin de, CHP olduğunu görüyor…

Umarım, bu umutları boşa çıkarmazlar! Umarım, bu güzel sözler sadece Kurultay salonunda kalmaz da hayata geçirilir ve Türkiye bir kâbustan daha kurtulur…

10 yıldır bu ülkede ezilen bir emekli olarak, şahsen ben çok umutluyum, umudumun da gerçekleşmesini bekliyorum! Bilmiyorum; işime geldiği için öyle düşünüyorumdur belki, bilemiyorum dostlar?                   

Sakin KOŞAR…