Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '13

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

40 milyar dolarlık net rezerv Türk Lirasını "aslanlar" gibi koruyabilir mi?

40 milyar dolarlık net rezerv Türk Lirasını "aslanlar" gibi koruyabilir mi?
 

Dolar 2 lirayı geçince Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bilim adamı olmasına rağmen bilimsellikten uzak bir açıklama yaparak şöyle diyor:

2013 sonunda dolar 1,92 olacak;

Faiz %8’i geçmeyecek;

Uzun vadeli faizler tek hanelere inecek;

Enflasyon bu yıl %6,2, 2014’te %5 civarında gerçekleşecek!

Kısacası faizler de inecek, dolar fiyatı da düşecek diyor.

Bu sözleri verirken temel dayanağını da açıklıyor: Merkez Bankası’nın Net Rezervleri!

40 milyar dolar civarındaki döviz rezervinin TL’yi“aslanlar” gibi koruyacağını da ekliyor.

Gerçekten de bu kadar rezerv Türk Lirasını koruyup, AKP’nin ekonomik mucizesini devam ettirebilir mi?

Ufukta gözüken Suriye’ye olası bir saldırı ve Mısır politikalarıyla, artan ham petrol fiyatlarıyla, Merkez Bankası Başkanının söylemlerinin gerçekleşmesi zor görünüyor.

Bilimselliği kaybedilip, taraftarlık başlayınca kullanılan kelimeler de anlamları da değişiyor.

İşte buna en güzel örnek:

Erdem Başçı’nın “TL’nin değerini aslanlar gibi koruyacağız” sözünü,  “devalüasyon” yasası ışığında “AKP’yi aslanlar gibi koruyacağız” şeklinde anlayabilir miyiz?

Böyle anlamazsak, ekonominin gerçeklerini görmezden geliyoruz demektir.

Bunun yanı sıra yabancı para çıkışı cari açıkla birleşirse ki, son dönemde olan budur, 40 milyar dolarlık net rezerv hızla eriyip gider. Örnek vermek gerekirse;5 Temmuz- 10 Temmuz 2013 arasında net rezervin 2 milyar dolar kadar eridiği tahmin ediliyor.

Net rezerv bir stoktur, cari açık ise akım; her yılın başında cari açık 0’dır. Cari açığı rezervlerle kapamak mirasyediliktir ve sonu hiçbir zaman iyi değildir. Cari açığı görmezden gelen ekonomistler, yaklaşan tehlikeyi halktan gizlemeye çalışmaktadırlar.

Tabii ki sorun tek başına faizleri yükseltmekle de aşılamaz.

Sorun çok daha derinde, Türkiye’nin ithalata bağımlılığında aramak gerekiyor.

İhracat yaparken bile ithalat yapıyoruz. Yaptığımız yüz liralık ihracatın 60 lirası ithalattan!

Bu sorunu çözmek isteyen var mı?

Ufukta iktidarın böyle bir sorunu yok!

Çözme gayreti de gözükmüyor.

Ülkemiz üretmeyen, borçla yaşayan bir konumda. Sıcak para girişinin azalması veya tamamen kesilmesi, ufukta önemli bir krizin habercisi durumunda!

Bunun anlamı şudur: AKP sonrası Türkiye ekonomisinin enkazdan farklı olmayacağıdır. Mustafa Sönmez Yurt Gazetesi’ndeki köşesinde, Türkiye’nin en kırılgan ülke olduğunu yazdı; dış borcumuz da çok yüksek, cari açığımız da.

O halde Erdem Başçı’ya sormak gerekiyor:

Net rezerv, bu cari açıkla TL’yi nasıl “aslanlar” gibi koruyacak?

Milliyet blog yazılarını şöyle bir taradım. Gördüğüm şu: Ekonomi yazıları tekrar moda olmuş durumda. Bunun yegâne sebebi AKP dönemi ekonomi politikalarının yeniden karaya oturması ve sonucunda doların, daha doğrusu yaygın olarak kullanılan yabancı paraların hepsinin karşısında Türk Lirası’nın değer kaybetmesidir.

Yabancı para birimleri karşısında TL’nin değer kaybetmesi vatandaşın yaşam kalitesinde bir düşüşe yol açar; çünkü her kesimden vatandaşın harcamaları arasında olan ithal mallar vardır. Bunların dolar cinsinden fiyatları değişmese bile TL cinsinden fiyatları artar, bireyler bu malların bazılarını alamayacak hale gelirler. İşte tam da bu noktada ekonominin politikadaki yansıması açığa çıkar.

Herkes Türk Lirasının değer kaybını devalüasyon olarak görürken, uygulanan ‘Serbest Kur’ modelinde devalüasyon olmaz! Serbest Kur politikasının özüne aykırıdır. Ülke parasının değerini günlük döviz hareketleri belirler.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..