88'lik Hayriye nine de Datça edebiyat günlerindeydi

Datça’da yaşayan benim bildiğim sanatla, edebiyatla ilgilenen ışıklar içinde olsun Nihat Akkaraca vardı. Datça’ya kültürel anlamda olumlu, yararlı, verimli katkılar sunan Akkaraca’yı ne yazık ki yakın zamanlarda kaybettik. Geçtiğimiz yıllarda Datça’da Liman Başkanı olarak görev yapan şair dostumuz Ümit Yaşar Işıkhan da görevde bulunduğu sürece sanat, edebiyat bağlamında olumlu izlencelere imza atmıştı. Şimdilerde Emine Azboz, Suna Güler, İsa İnan yaşadıkları bu kentin sesini, soluğunu duyurmaya çalışıyorlar, yapıtlar üretiyorlar. Datça’da çocukluk yıllarını geçiren, ilişkisini kesmeyen Aydın Şimşek de denk geldiği zamanlarda katkı koyuyor Datça için. Yeni Belediye Başkanı sevgili Şener

Tokcan’ın oğlu şair Burak Tokcan da gelecek günlerde Datça için kolları sıvar mı dersiniz? Ankara’dan izinli geldiği zamanlarda sanat, edebiyat, kültür bağlamında Datça için düşünceler üretir, babasına destek olur mu?

Ağustos ayının 12’si Datçalı aydın, sanata, şiire saygılı, sevgili insanlar için de anlamlı bir gün. Mekânı Datça olsun diye uğraşmış, sonunda kendini kabul ettirmiş, ev almış, ölünce de vasiyet etmiş oraya gömülmeye ve de isteği yerine getirilmiş Can Yücel’in.

İşte onun ölüm yıldönümüne rastlayan bir günde başladı Datça Edebiyat Günleri. Datça Belediyesi ve Edebiyatçılar Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri 3 gün süreli etkinlik şiir dinletileri, söyleşiler, açık oturumlar, panellerle anlam kazandı. İzmir’den, İstanbul’dan, Ankara’dan, Antalya’dan, Bursa’dan, Alanya’dan, Tarsus’tan, Bergama’dan yazar, şair, öykücü dostlar katıldı.

Edebiyatçılar Derneği bu tür açılımların “has edebiyatın ve has edebiyatçının onurunu kamuoyunda yükseltmek, edebiyat sevgisini ve bilincini gelecek kuşaklara taşımak anlayışı” nı yansıttığını belirtiyordu bildirisinde. Etkinliğin onur konuğu ünlü gülmece yazarımız Muzaffer İzgü’ydü. Nikbinlik Dergisini yıllardır başarıyla sürdüren Nikbinlik Şiir Gurubu, müzikleri ve şiirleriyle ayrı bir renk kattılar ilk geceye, alkışlandılar. Kendini artık Datçalı sayan öykü yazarı Suna Güler Datça Edebiyat Günleri’nin özetini de yaptığı ve sanal ortamda yayımladığı yazısında şu vurguyu yaparken haklıydı sanırım: “Düşünün, peş peşe bu kadar etkinliği üç güne sığdıracaksınız, hepsi de dolu dolu yaşanacak. Hadi diyelim ki anılan şiir baba, yani Can Yücel'dir, onur konuğu: İzmir'in kalbi Muzaffer İzgü... Üstelik onlarca ışık, Türkiye'nin işaret parmağına; Datça'ya akmış, yolunu aydınlatmak için yanıyorlar... Olmasın mı? Olmazsa olur mu? Olsun elbette! Ama sevgili dostlar, nerede görülmüş saat 24 00'lere kadar taşlar üstünde şiirin sonuncusuna kadar beklendiği? Ya bir Belediye başkanının her etkinliği baştan sona izlemesi? Tüm bu nedenlerle Datça'da yaşıyor olmaktan duyduğum gurur içime sığmıyor. Dilerim Edebiyat Etkinlikleri gelenekselleşir. Datça'ya bu yaraşır!”

Yıllardır İzmir’de yaşayan bir sanatçı, eski bir haberci olarak çok sayıda etkinliğe katıldım. Şiirler okudum, kitaplar imzaladım, söyleştim. Kimisinden haberler hazırladım, röportajlar yaptım. Altınoluk, Küçükkuyu, Foça, Didim, Kuşadası, Gümüldür, Ürkmez, Eşme, Karaburun… yazar, şair dostlarla katıldığımız etkinliklerden bir kaçı. Bu etkinliklerin bir çoğunu da dergilerde, bloglarda yazdım.

Kendi adıma böylesi sanat, edebiyat buluşmalarının yararına her zaman inanırım. Doğru seçim, eşgüdüm, donanımlı ekip çalışması, sivil toplum örgütleriyle işbirliği, tanıtım, duyuru gibi ögeler, sanırım katılımları daha da artıracak, halkı da içine katacaktır.

Edebiyat Günleri’ne damgasını vuran bir Datçalı kadından, 88 yaşındaki Hayriye Nine’den söz etmeden geçemeyeceğim. Datça’nın Reşadiye mahallesi’nde asırlık çınar altındaki Emine Azboz ve Suna Güler’in konuşmacı olarak katıldığı "Datça'da Yaşamak, Datça'da Yazar Olmak" konulu söyleşi sonrası, Hayriye Nine’yi şiir okuması için çağırdılar. O yılların omuzlarına yüklediği yaşının, yorgunluğunun altından dirilikle kalktı. Yoksulluk yüzünden okuyamadığını, bunu nhep eksikliğini duyduğunu, Atatürk’ü, yurdunu, cumhuriyeti ne denli sevdiğini yerel dilinin sıcaklığıyla anlattıktan sonra, Atatürk için yazılmış bir şiiri okudu. Şiiri okurken görmeliydiniz Hayriye Nineyi; sanki dalga dalga vuruyordu yüreğimize. Onu dinlerken izleyenlerin gözünde yaşlar birikmişti, tüm alkışlar onaydı. Hayriye nine’den ben de etkilendim, uzun uzun alkışladım onu, elini öptüm. Atatürk’ü, yurt sevgisini, cumhuriyet değerlerine gösterdiği saygıyı nasıl da yürekten seslendiriyordu.

Kimler katılmıştı Datça Edebiyat Günleri’ne derseniz, hemen adlarını vereyim şair, yazar dostların. Ataol Behramoğlu, Ahmet Antmen, Abdullah Nefes, A. Galip, Güney Özkılınç, Gülseren Engin, Gökhan Cengizhan (Edebiyatçılar Derneği Genel Başkanı), Özcan Karabulut, Oğuz Tümbaş, Hasan Uysal, Adnan Gerger, Enver Aysever, Remzi Özmen, Halil İbrahim Özcan gibi şair, yazar, gazeteci ve öykücüler 3 gün boyunca şiirleri, söyleşileri, düşünce ve yorumları, anılarıyla anlam kattılar Datça Edebiyat Günleri’ne.

Datça Kent Park’ta “Anadolu'da Edebiyat ve Edebiyat Dergiciliği” konusunu Özgen Seçkin, Hasan Özkılıç, Gülümser Çankaya, Uğur Pişmanlık, Mine Ömer, Altan Türel, Hayri K. Yetik enine boyuna anlattılar. Yerel Yönetimlerin Kültür Deneyimleri de masaya yatırıldı bu arada. Ali Osman Arıkan Bergama kermesi deneyimini, Ahmet Tüzün Antalya Altın Portakal Şiir Ödülü ve Sempozyumunu, Datça Belediyesi’nden Orhan Keskinsoy Datça’daki oluşumları, Edebiyatçılar Derneği Genel Sekreteri Ayça Bilgin edebiyat hareketlerindeki ivmeyi kendi dilleri ve biçemlerince paylaştılar konuklarla. Datça Belediye Başkanı sevgili dostumuz Şener Tokcan da üç gün boyunca izlencelere katıldı, dinledi, alkışladı, yazar ve şairlerle söyleşti, düşüncelerini paylaştı. Yerel yöneticilerin bu tür davranışlarına pek alışık olmadığımız için, doğrusu Tokcan’ın bu alkışlanası yaklaşımını övgüyle andık. Darısı diğer kentlerin başına diyorum.

Bu üç günün sonunda katılımcı yazar, gazeteci, şair, öykücü dostlar birer ikişer yaşadıkları kentlere doğru yol alırken, nasıl durgunlaştılar, hüzünlendiler, görmeliydiniz. Adresler, telefonlar, e-posta adresleri, fotoğraflar, dostluklar… Bir başka buluşmaya değin kucaklaşmalar... Bu tür etkinlikler yeni dostları, dostlukları da kazandırıyor insana. Az şey mi bu?