Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '20

     
    Kategori
    Kültür Turizmi
     

    “Kültürel Miras(ı)ssızlık”

    Yıl 2020, ders “kültürel miras(ı)ssızlık”

    Günümüzde ülkemizin arkeolojik ve tarihi değerlerine hem sosyal medya hem de dizi ve filmlerle birlikte bilinçli ya da bilinçsiz bir ilgi artışı görülmektedir. Bu sıralar en revaçta olan “Göbeklitepe”  antik kenti neredeyse diğer tüm antik kentlere oranla gösterilen “ilgiden” dolayı birinci sırayı almaktadır. Herkes eminin son 1 ya da 2 yılda Göbeklitepe ismini öyle ya da böyle duymuştur. Ya “duyulmayanlar”? Gözler önünde yok olup giden yüzyıllık tarihi kentler, farz-ı misal. Göbeklitepe’yi yere göğe koyamayan biz, nasıl olurda Anadolu’nun diğer antik kentlerine niçin bu kadar zalim ve sessiz kalabiliriz, kalmışız ya da kalacak mıyız?

    Peki ya Anadolu’nun bağrında ve onun sinesine girmiş diğer tarihi kentlerimiz?

    Dicle Barajı ile batan Diyarbakır’daki Eğil Antik Kent, Seyhan Nehri ile sular altında kalan ve Adana’daki Augusta Antik Kenti, Yortanlı Baraj ile göz göre göre yitip giden İzmir’deki Allianoi Antik Kenti ve Atatürk Barajı ile özellikle Fırat nehri ve çevresinde kaybettiğimiz tarihi antik kentler… Tüm bu antik kentleri belki de ilk defa duymuş olabilir belki de dikkatinizi de çekmemiş olabilirler, öyleyse gelin fark bile edilemeyen, sessiz sedasız bıraktığımız bu güzelim antik kentlerimize bir selam çakalım.

    Diyarbakır Eğil Antik Kenti tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır özellikle Assurlular (günümüzden yaklaşık 4000 yıl önce) kalıntıları yer almaktadır. Bunun yanı sıra Peygamberler şehri olarak bilinen Eğil'de Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 10 peygamberin mezarının burada olduğuna inanılmaktadır. Farklı 10 peygamberin burada medfun olduğuna inanılırken, ilçe Diyarbakır'ın en önemli gizli saklı kalmış, kaderine terk edilmiş kültür ve turizm merkezlerinden biri olma özelliği taşıyor ya da taşımaya çalışıyor.

    Adana’daki Augusta Antik Kenti ise Eğil kadar önemli ve özellikle Roma Devri Anadolu tarihi coğrafyası ve tarihi için çok kıymetli- ydi. Çünkü bir MÖ 1.yy’da yaşamış ve Roma’ya “barış” ortamını sağlamış ünlü Augustus’un karısı Livia Augusta’ya adanmış bir kent –idi. Adana’nın tarihi coğrafyasında (Kilikia)’da görebildiğimiz bu duruma örnek sayılabilecek çok nadir kentler bulunmaktadır. Henüz araştırması bile tam anlamıyla yapılmamış Augusta’nın önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. 

    Allianoi ise tıpkı Augusta gibi aslında Anadolu’daki en parlak dönemini Roma Devri’nde yaşamış olan bir kenttir. Özellikle antik çağ tıp alanında adından sıkça söz ettirmiş, öyle ki kurtarma kazıları sırasında çok sayıda “antik tıp aletleri” ele geçmiştir. Mermerden işlenmiş heykelleri ve çeşitli malzemelerden yapılmış küçük buluntuları ise ayrıca Anadolu arkeolojisi için çok kıymetlidir.

    Anadolu arkeolojisinin sanırım en ihtişamlı ama bir o kadarda acısını çeken bölge Fırat nehri ve çevresi olmuştur. Mezopotamya, medeniyetler beşiği, harika topraklar … Yitirilen korunamayan sessizce kaderine terk edilen topraklar, kentler kaleler surlar evler ocaklar hayatlar insanlar ve tüm değerler belki daha yerinde bir yorum olacaktır.  Ne sosyal medyanın ne dizilerin ne filmlerin ne de herhangi başka bir mecranın izlenmeye değer gör(e)mediği o sıradışı, bereketli topraklardır…

     
    Toplam blog
    : 1
    : 59
    Kayıt tarihi
    : 07.04.20
     
     

    Yüksek lisanslı ve doktora öğrencisi bir arkeolog. Çift dilli tur rehberi adayı. ..