- Kategori
- Felsefe
Özgür İrade
Õzgürlük dediğimiz şeyi canımızın istediği şeyi yapmak olarak algılıyoruz. Lakin özgürlük dürtülerimizin olmasına rağmen seçim yapabilmektir. Aslında olan biten her şey birer sebep sonuç ilişkisinin sonucu ve tüm bilgileriniz, inançlarınız, tüm yaptıklarınız sonunda sizi şu an olduğunuz kişi haline getiriyor. Felsefenin yüzlerce yıllardır ve nörobilimin araştırma konusu olan özgür irade meselesi heyecan verici araştırma sahalarından birisidir.
Çok büyük ihtimalle, şu anda bu yazıyı okuma tercihiniz, ya bilinçaltınız çözmemiş olan bu konuya cevap arıyor, yada atalarınızdan aktarılan genleriniz ve içinde bulunduğunuz koşullar bu konu için anlam arayışında olabilir. Şu anda, hemen yazıyı kapatmayı seçseniz bile, beyniniz bu kararı almanızdan önce o kararı almış olacak. Yani ne yaparsanız yapın, kararların bilinçaltından ve otomatik olarak gerçekleştirdiği gerçeğini değiştiremiyorsunuz.
Okumaya karar verdiğiniz anda düşünce ve seçim eylemi süresi aynı iken beynin "motor korteks" adı verilen ve hareketlerimizi planlayarak uygulayan bölgesinin, insanların seçim ve uygulama kararını vermesinden önce ateşlendiğini gösteriyor (Libet deneyi 1970). Yani insanlar bilinçli kararlar almadan önce, beynin kendisi zaten kararı çoktan aldı. Kararları alan, tamamen mekanik bir şekilde, adeta bilgisayar gibi 1 ve 0'ları okumaktan ibaret olan, 1.5 kilogram ağırlığındaki beynimiz ve içerisindeki sinirlerdir. Dolayısıyla benliğimiz, sadece bir "gözlemci" konumundadır.
Özgür iradenin yanılsama olasılığı, beynimizdeki elektrik aktivitesinin "arkaplan gürültüsü" adı verilen sinyalleri içerisine gömülmüş bazı sinyallerin özgür iradeye neden olduğuna dair olasılıklar sunuyor. Bu gürültüye dair aktivite, insanların karar almasından yaklaşık 1 saniye önce meydana geliyor (Nörobilimci Jesse Bengson 2014). Mazaheri şöyle devam ediyor, Özgür iradenizin olduğunu sanmanız, hayatta kalabilmenizi sağlayan bir araç görevi görüyor.
Freud ve Skinner’in hemfikir oldukları pek fazla şey yoktu fakat hemfikir oldukları şeylerden biri, insan davranışının kişinin içindeki ya da dışındaki etkiler tarafından belirlendiğiydi. Freud, davranışın nedenleri olarak bilinçaltı çatışmalarından, Skinner ise çevresel olasılıklardan bahsetti fakat her ne olursa olsun karar verirken özgür değildik.
İnsanlara özgür iradeye sahip olmadıklarını söylemenin onları aldatma ve başkalarına yardım etmeyi reddetme gibi toplumsal açıdan kabul görmeyen davranışlarda bulunmaya yönelttiği ortaya çıkmıştır. Roy Baumeister (2008)
“Bir sorunu çözmek için 1 saatim olsaydı ve hayatım da buna bağlı olsaydı ilk 55 dakikasını doğru soruyu sormak için harcardım.” Einstein
Bu yazımın sonunda size cevaplar sunamıyorum. Ama emin olabilirsiniz bir sürü soru ile başbaşa kalırsınız.Bu konunun ne olduğunu bilimsel anlamda çözülse bile, ortada hâlâ bir çok ilgili açıklanma bekleyen hayret verici şeyler olacak. Bir öneri bu kavramların bilimle çalışıldığı kadarıyla sonuçlarına bakılarak hayatınıza yön vermeyin. Bilimin gücü fikir değiştiriciliğindedir. Ve siz bilimden ilham alarak hayata bakmayı ve kendinizi kontrol etmeyi unutmadığınız sürece sorumluyuz.
Belki de ne olursa olsun sadece altın kuralı takip etmeliyiz. temel ahlaki buyruk olarak belirlenen, hemen her sistemin temelinde bulunan kural. “Başkalarına, başkalarının sana yapmasını istediğin şeyleri yap” ve “Sana yapılmasını istemediğin şeyleri yapma!”