Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '11

     
    Kategori
    Gönüllülük
     

    Vatanım için ne yapabilirim?

    Vatanım için ne yapabilirim?
     

    Bizden biri


    Birinci Bölüm

    Vatanım için ne yapabilirim? Eleştirisel yaklaşımlar için belki milliyetçi ve şovenist bir soru. Neden millet, ulus, halk, vatandaş için değil de, vatan için? Sadece bu sorunun esasında nasıl sorulmasına dair inanç, ideoloji ve bağlı bulunduğumuz siyasi yapılanmaların sebebiyle kolaylıkla kırklara yüzlere bölünebiliriz. Bu bölünmedeki eleştirim farklı fikirlere düşmanlık değil, farklı fikirlerin müşterek faydada buluşamamasıdır. Bu tartışmalar arasında da bir "lanet olsun" la uzaklaşabileceğimiz gibi, sadece tartışmada kalıp, zamanımızı sonuçsuz girdaplarda harcayabiliriz.

    Vatan deyince üstünde ve altındaki nefes alan ve almayan  her şeyi kastediyorum. Bir çok farklı inanç ve ideolojide ki insanlarımız, kültürel ve mülk mirasımız, tarihimiz, toprağımız ve tüm canlı mahlukat. Her şey.

    Evet, ne yapabilirim? 

    Vergimi öderim. Fakir fukaraya yardım ederim. Askerliğimi yaparım. Gerekirse vatan uğruna savaşır ve ölürüm. Daha ne olsun?

    Peki birey sadece kendi hizmetinden mi mesuldür?

    Tamam, çocuklarımı da bu yönde eğitirim, mesela onları yerli malı kullanmaya teşvik ederim. Böylece Türk işçisi ve sanayicisi güçlenir. Daha çok Türk insanı iş bulur. Cari dengeye bile faydası var. Topluma pozitif katkı sağlamaları için çocuklarıma yeteneklerine göre meslek seçimlerini teşvik etmek bile bir vatan hizmetidir, kaynakların verimli değerlendirilmesini sağlar. Bu gibi şeyleri yapabilirim.

    Bunlar senin yeteneklerine kıyasla çok az şeyler. Daha başka ne yapabilirsin?

    Ne yapayım? Siyasi bir partiye mi başvurayım? Hangisine? 

    :)

    İsterseniz gidip sizin bu ülkeye en iyi hizmet verebilieğine inandığınız siyasi bir partiye başvurabilirsiniz elbette. Bu da vatan için hakkını verebildikten sonra bir başka hizmet türü.

    Anlatmak istediğim, vatanına hizmet etmek isteyen bireysel girişimlerin sinerji yoksulluğundan ötürü her zaman yetersiz kalacağıdır. Bu gibi kadirşinas bireyler, biliyorum ki ülkemizde, mesela bir İngiltere de olduğundan hem sayıca hemde oran olarak daha çoktur. Fakat bizdeki bu bireyler biraraya gelip güç birliği yapmadıkları, yetenekli kadrolarca yönetilip hükümet politikalarını etkileyecek güçlü sivil toplum örgütleri oluşturamadıkları için, İngiltere'nin kadirşinas bireylerine göre toplum yararına kalıcı etkiler bırakabilme yetenekleri çok daha sınırlıdır. Bireysel katkılar kısacası başarılı bir ameliyat yerine, bandaj görevi görmektedir toplum yaralarına.

    Peki neden böyledir? 

    Siyasi ve inanç kamplaşması bunun bir sebebidir. Mesela yazdığım bu metinde politik görüşüm hakkında parti bazında bir ipucu verirsem, okuyanların hemen hemen yarısı, çok eleştirisel olmayla takım tutma skalası arasında gidip gelip yazdıklarıma ilgisini kaybedecektir. Bunu istemem doğrusu.

    Bir diğeri tabii ki ordu darbeleri ve işkencelerdir. Anne babalar çocuklarının iyiliği için, sivil toplum örgütü bile olsa her siyasi oluşumdan uzak tutmaya çalışmışlardır.Bu da meydanı sadece cüretli düzenbazlara bırakmakla kalmadı, onların hatalarına karşı durabilecek bağımsız ve geniş tabana yayılmış sivil toplum örgütlerinin de önünü tıkadı.

    O sessiz çoğunluğun hikayesi de böyle başladı. Seçim den seçime fikrini pusulalara beyan eden büyük sessiz çoğunluk. İşinde gücünde, apolitik, ekmeğine bakan kesim. Sohbet esnasında görüşü sorulduğunda ya sakin ya da sinirli bir biçimde siyasi değerlendirmesini yapan fakat kendi gibi düşünen ve pozitif bir değişimin arayışındaki sivil toplum örgütlerine katılmaya imtina eden, büyük sessiz çoğunluk.

    Birinci bölümün sonu 

     
    Toplam blog
    : 1
    : 5090
    Kayıt tarihi
    : 09.12.11
     
     

    Üniversite işletme mezunuyum. Bir kimya firmasında çalışıyorum.İngilizce'ye hakim olduğumdan yurt..