Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
İnançlar
 

Öz eleştiri ve din gerçeği

Öz eleştiri ve din gerçeği
 

Geçmiş zaman olut ki: Hayali cihan değer.

Kimin tarafından söylendiğini bilemediğim bu güzel deyim; MB de yazdıklarıma gelen mesajlar arasında gezinirken; ne kadar haklı bir deyim olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

MB camiasına ilk girdiğim günlerde, yeteri kadar yetenekli olmasam da, büyük bir hevesle, bir şeyler yazmaya çalıştım. Bu hevesimi sezen bazı MB yazarlarından gelen bazı mesajlar; beni derin düşüncelere daldırıyor ve bazen hevesimi kırıp, yazmaktan soğutuyor, bazen de destekleyip yazmama yardımcı oluyordu.

Bunların arasında neler neler yoktu ki…

Kimisi inançsız oluşum nedeniyle inançlı olmaya yönlendirme çabası içinde oluyor, kimisi düşüncelerime katılıp bana destek oluyor, kimisi de; inançsızlığımla alay edip, yazma hevesimi baltalıyordu.

Buna rağmen fırsat buldukça yazmaya devam ettim. Ta ki: MB camiasında bazı polemikler başlayana kadar…

Bu polemikler bir ara öylesine tatsız bir hal aldı ki: İster istemez bazılarının içerisine benim de dahil olmamı gerektirdi ve bu sebepten MB camiasından uzaklaştım.

Aradan bir hayli zaman geçtikten sonra, bu camiadan tanışıp dost olduğum bazı yazarlar; sitayişte bulunup, tekrar yazmamı istemeye başladı ve ben de bu günden itibaren seyrek de olsa, tekrar yazma hevesine kapıldım.

İlk olarak en fazla eleştiri aldığım, dini inançsızlığımdan söz edeceğim.

İnançsızım. Evet. Dinen inançsızım ama inançlı olmanın inananlara pek çok faydası olduğuna inanıyorum.

Örneğin: İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında: oruç tutmanın, teravi namazına gitmenin, sahura kalkmanın, mukabeleye katılmanın ve bunları içtenlikle yapıp, kurallarına tam uyum sağlamanın; insanlara ne büyük bir huzur, sağlık ve mutluluk verdiğinin farkındayım.

Her gün abdest alıp namaz kılmanın; insanlara temiz olmalarını sağladığından ve hareket yarattığından hiç şüphem yok.

Ayrıca bunların Allah yararına değil, insanların kendilerine yararlı olduğuna da eminim.

Dua edip, Allaha yalvarmanın da insanları rahatlattığını biliyor ve insanlar için bunların lüzumlu olduğuna inanıyorum.

Ancak: 1400 yıl öncenin icaplarına göre şekillenmiş olan bu ibadetlerin; mümkün olabileceğini sanmamakla beraber, günümüzün koşullarına göre yenilendirilmesi gerektiğini,

Çok geniş iletişim imkanlarına sahip olduğumuz bu devirde, bu imkanlardan yararlanarak, gerçeklerin anlatılması zamanının geldiğini,

Peygamber olarak bilinen Musa, İsa ve Muhammet’in de, bazı üstün yeteneklere sahip, birer insan olduklarının, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın onlar tarafından başlatıldığının, onlara inananlar tarafından yayıldığının anlatılması gerektiğini düşünüyorum.

Dinlerin; herşeyi bildiğine ve gördüğüne inanılan ve her din için de tek olan Allah tarafından getirilmediğinin, üstün yeteneklere sahip bu insanlar tarafından, hem kendilerine hem de çevrelerindeki insanlara yararlı olmak için bir kısım öğretiler olarak geliştiğinin bilinmesini istiyorum.

Dinin devlet işi olmaktan çıkarılmasını, Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasını, herkesin; finansmanı kendilerine ait olması şartıyla, devlet kontrolü altında, istediği gibi ibadet edebilmelerine imkan tanınmasını, imam hatip okullarının, ilahiyat fakültelerinin kapatılmasını, imamların, müftülerin maaşlarının, camilerin masraflarının devlet tarafından ödenmemesini, böylece körü körüne inanılıp, dinin istismara neden olmamasını, başörtüsü sorununun, fanatikliğin ve bunca mücadelenin ortadan kalkmasını arzu ediyorum…

Ne büyük ve olanaksız bir hayal değil mi?

Hele bu iktidar zamanında… 1 Ağustos 2009

H. Hilmi Polat

 
Toplam blog
: 104
: 722
Kayıt tarihi
: 11.04.07
 
 

6 Mayıs 1927 Simav doğumlu, İstanbul Yıldız Teknik Okulu’nun ( Bu günkü Yıldız Üniversitesi) son sın..