Ne bahtsız başım varmış benim. Aşkların en zoruna düştüm. Bu kadar acı çekecek ne vardı sanki? Yok muydu karşılık bulabileceğim bir aşk? Fırtınalı denizlerdeyim, direniyorum. Batmamak için dipler..
Geleceğin neslini ağlarken görebiliyorum. Sessizce semâyı inletiyorlar. Pencereyi açtığınızda gördüğünüz gökdelenin üstündeki göremediğiniz semâyı... Gözyaşları denizlere akıyor âdeta. Şu balıkları..
Yarın için endişeliyim yine... Ya görürsem onu diye. İhtimal çünkü. Unutmaya çalışıyorum diyorum, sanki hayat bana inat onu karşıma çıkarıyor. Ah hayat, sen de mi bana düşman olacaktın... Keşke olm..
Uğramaz oldu geçmişin izleri geleceğimin satırlarına, Ne yalnızlık sorar oldu halimi ne kusursuz sandığım fırtına, Yaşamakla biter sandığım ömrüm bilmiyorum ne durumda, Yara..
Ben her acı dolu geceyi bitirip, sabahlara uyandığımda… Önce geceler beni terkedip yerini sabaha bıraktığında… Sonra her geceye inat sen yeniden doğduğunda tepemde… İşte o an hissediyorum, senin gü..
Sözlerime bir adam vardı diye başlayacağım… Her ne kadar o adam ben olsam da kendime tarafsız bir gözle bakmak hoşuma gidiyor… Yıllardan bir kara yıl, aylardan soğuk bir ay, günlerden ebedi..
Sevginin kaç göstergesi mevcuttur? Şu sahip olduğumuz, iki adımda bir durup ve sonra yine iki adım atmak zorunda olduğumuz ve bir noktada, bir daha adım dahi atamayacağımızı bildiğimiz, adı getirdi..
İnsan olarak herzaman iyi tepkilerle karşı karşıya kalmıyoruz… Bazen öyle bir noktaya geliyoruz ki artık sıradan olarak sürekli kendimizi sorgulamaya başlıyoruz… Size bu baskının nasıl bir şey oldu..
Hayatımızdan çokça şikayet ediyoruz değil mi? Özellikle son zamanlarda sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte herkesin hayatı gözler önüne serilmiş durumda. Özenilen hayatlar,imrenilen evler,yakışı..
Bir adam düşünün ki, hiçbir düşüncesi yoktur ki başkalarının iyiliğini düşünmesin… Her hareketinde, asla ‘’ kendi kendisi’’ için hareket etmeden, sadece mutluluk vermek amacıyla hareket edendir o. ..