- Kategori
- Siyaset
Aaaaa! Hakan Şükür de Türk değilmiş!

Hay Allah, ne yapacağız şimdi? Gördünüz mü başımıza gelenleri?
Başbakanın başlattığı bu modaya çevresindekiler de hızla uyum sağlıyor. Aklıma ilginç bir teklif geliyor. Acaba bizi yöneten partinin meclis gurubuna sorsak; Herkes ne olduğunu açıklasın. Sanıyorum bir tane bile Türk yoktur. Tabii, isterse olsun, bence bir dahaki seçimlerde o ceylan derisi koltukları zor görürler. Aslında bu durum bir anlamda iyi de. En azından insanların karakterleri hakkında net hükümlere varmak söz konusu oluyor. Başbakan Kürt oylarına talip ya, o yüzden bende sizler gibi mağdurum politikası güdüyor. Yanındakiler de ona uyuyorlar. Yarın başbakan değişip oraya göğsünü gere gere ben Türküm diyen biri gelse bu avane o saniye öz be öz Türk olabilirler.
Etnik köken bilimcilerinin bir kısmının iddiası olan gen yapısına kadar inceleme işini ben kabul etmiyorum. Ben olaya daha toplumcu açıdan bakan “kendini ne hissediyorsan o sun” teorisine inanıyorum. İnsanlar doğduğu yeri seçme şansına sahip değiller. Ancak o yörede doğmuş, büyümüş ama kendini o yörenin insanı hissedemiyorsa zorla mı sen busun diyeceksiniz.
Atatürk, bu yoldan düşünerek birçok etnik kökenin yaşadığı bu toprakları Türkiye Cumhuriyeti, bu cumhuriyetin kurulmasında emeği geçen, bu bayrak altında yaşayan herkese Türk denir diyerek ilerde oluşacak politik ayrılık manevralarının önüne geçmek istemiştir. Bu cümleden baktığımızda bu gün aleni veya içten Atatürk’e kızanlar haklıdır. O, onların elinden birçok ayırımcı kozları almıştır.
Kurulduğunda 13 milyon civarı nüfusu olan bu ülke bu gün yetmiş dört milyon olmuş ise bunun büyük bir kısmının göç ile oluştuğu ortadadır. Bu yüzden etnik kökenleri ayrıştırıcı politikaların ancak ülkenin parçalanmasına hizmet edeceği kesindir.
Bana göre yapılması gereken şudur. Kendini bütün etnik kimliklerin bir arada yaşayan bütünü olan “TÜRK” olarak hissetmeyenler şapkalarını önlerine koyup düşünmelidirler, bu ülkede ne işim var diye.
İzmir 2013-02-23