ABD, Suriye ve IŞİD konusunda politikasını değiştirdi mi acaba?

"ABD, ARTIK GERÇEĞİ GÖRDÜ; BAŞTAN BERİ 'KIRPIK GÖZLERLE' BAKTIĞI TÜRKİYE'NİN POLİTİK ÇİZGİSİNE GELDİ" DENEBİLİR Mİ?  

Bence denebilir...

Ancak bu konuda biraz dikkatli olmak gerekir. Eğer Türkiye, "ben denedim mi?" diyerek konuyu uluorta dillendirirse ABD'yi kızdırabilir. Bir bakarsınız ABD  ters kürkünü çevirmiş.Koskoca bir ülkenin, Türkiye'nin, "politik çizgisine" gelmesinin hazmı kolay değildir.

Daha önce, Esad'ın değişmesine sıcak bakmayan ve Suriye'de IŞİD'e karşı savaşan ABD, bunun yanlış bir strateji olduğunu düşünmüş olmalı ki, Suriye'ye yönelik politikasını değiştirmeye karar vermiş. "Esad gitmeden, IŞİD'ın yok  edilemeyeceği"  düşüncesine yaklaşmış.

"Önce IŞİD'ı halledelim, sonra Esad'a bakarız" diyen ABD, bugün ise "hem IŞİD'ın hem de Esad'ın gitmesi" çizgisine gelmiştir.

ABD'nin geldiği bu çizgi, Türkiye'nin, Suriye ve IŞİD konusunda  baştan beri izlediği "politik çizgidir". Ancak son günlerde Türkiye, bu çizgiyi biraz uzatmış ve Suriye'nin kuzeyinde istediği "güvenlikli bölge" ve "uçuşa yasak bölge" isteğin Kuzey Irak için de dillendirmeye başlamıştır.

x    x     x

Şimdi biraz gerilere gidelim ve ABD'nin, Türkiye çizgisine nasıl geldiğine bir bakalım.

Birkaç ay önce, ABD, aslında Suriye'ye müdahaleyi aklından geçirmişti; ancak Rusya'nın  engellemesi ile bu düşüncesini askıya almıştı. Çünkü Suriye, doğu Akdeniz'deki stratejik konumu ve Rus Donanması'na limanlarını açmasıyla, Rusya'nın sıcak denizlerdeki varlığını kolaylaştırıyordu. Bu nedenle de, Suriye'nin tamamen ortadan kaldırılmasını istemiyordu.

Ancak, son zamanlarda IŞİD'ın Suriye ve Irak'ta kontrol altına aldığı bölgelerin giderek artması, Rusya'yı telaşlandırdı. Suriye'nin de tamamen ortadan kalkmasını istemediğinden Türkiye'nin, Suriye politikasına sıcak bakmaya ve "Suriye-Türkiye" sınırında bir "tampon bölge" kurulmasına yeşil ışık yakmıştı.

O sıralarda yazdığım bir blogda, sanırım Rusya, bu kadarla kalmayacak ve Türkiye'nin, "Suriye'nin rejim değişikliği isteğine" onay verecektir. Yeter ki Suriye ayakta kalsın ve Rusya'nın Akdeniz'deki varlığı devam etsin.

Rusya'nın, Suriye konusundaki bu değişen düşüncesi ABD'yi de etkilemiş ya da rahatlatmış olmalı ki, Türkiye'nin, Suriye politikasına olumlu bakmaya başlamıştı. Türkiye'nin, "güvenlikli bölge" isteğine başlangıçta ilgi göstermemesine rağmen, Türkiye'nin gündeme getirdiği "eğit-donat" formülü üzerinde anlaşmaları ileri bir aşama olmuştu.

Buna göre, Suriye rejimine karşı "atış ve hayatta kalma" eğitimlerinin yapılmasına; üstelik bu eğitimin "araç-gereç ve silahlarının", ABD tarafından sağlanması kararlaştırılmıştı. Bu şekilde eğitilmiş, silah ve teçhizat yardımları ile güçlenmiş muhaliflerin, Suriye'deki rejimi değiştirmeleri daha kolay olacaktır.

Suriye'deki rejim değişirse, bu durum Irak'a da yansıyacak ve belki de, Irak ve Suriye'de oluşacak "insan merkezli, siyasi ve sosyal" yapılanmalar, bölgedeki IŞİD varlığının etkinliğini azaltacak ve giderek de ortadan kalkmasına neden olabilecektir.  

Daha ilerideki bir aşamada, Türkiye, Suriye ve hatta Irak sınırında oluşturulacak 30-35 km. derinliğindeki bir "güvenlikli bölge", Ortadoğu'nun bir kısmının çamurdan temizlenmesini ve belki de, bazılarının sık sık kullandığı "bataklığın" kurutulmasını sağlayacaktır.       

Suriye'deki Esad rejiminin, kendi insanlarına yönelik katliamları ile başlayan bu sürece ABD ve Rusya'nın sessiz kalması Irak ve Suriye'de oluşan "güvensizlik ortamında" ortaya çıkan ve IŞİD adı ile anılan ve "kelle uçuran" terör örgütünün kanlı eylemleri, Suriye'deki rejim değişinceye kadar devam edecektir. 

Amerika ve Türkiye, Rusya'yı fazla incitmeden, en azından Rusya'nın Akdeniz'deki deniz gücü varlığını zedelemeden, Suriye ile olan silah, araç ve gereç ticaretini zora sokmadan, onu "Suriye'deki rejim değişikliğine" razı edebilirler.

SONUÇ :

Benim görüşüme göre, Amerika, Rusya'nın da "olurunu" alarak, Türkiye'nin "güvenlikli bölge" ve "uçuşa yasak bölge" önerisini kabul ettiği andan itibaren IŞİD'ın bölgedeki hareketliliği kısıtlanacak ve giderek de etkisizleşecektir.

Bu konuda yazdığım bloglarda da belirtmeye çalıştığım gibi, Suriye ve Irak'ın "yapay sınırları" değişecek ve bölge halkı "siyasi ve sosyal" nitelikli "doğal sınırlarına" ulaşacaktır.

IŞİD, gazı alınmış bölgenin huzura kavuştuğunu görünce kabuğuna çekilecek ya da yeraltına inecektir. Bir başka bahara kadar!

Ancak biraz acele etmek gerekecek. Bu işler, IŞID'ın Halep'in merkezine ulaşmadan önce halledilmelidir.

cdenizkent