Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '17

 
Kategori
Dünya
 

ABD Neden Türkiye'yle Savaşıyor

ABD Neden Türkiye'yle Savaşıyor
 

Her şey 1980’lerin ortasından sonra, ilk adımları atılan Ortadoğu’da bulunan devletlerin parçalanarak daha sıkı kontrol altına alınma projesi ile başlamaktadır. Projelerin içerisinde Türkiye’nin parçalanması planlıda bulunmaktaydı. ABD, NATO içerisinde müttefik olduğu Türkiye’yi çökertme ve müstemleke bir devlete dönüştürme operasyonu planlamaktaydı. Böylelikle Türkiye’nin etki alanındaki ülkelere istediği an vesayetini aldığı Türk Ordusuyla müdahale edebilecekti.

Diğer bir ikinci başat konu ise “Bir Kuşak Bir Yol” projesidir. İngiliz aklının Çin’in üretim kapasitesini dünyaya pazarlama projesidir. Bu proje ABD’lerinin geleceğini etkilemektedir. İpek Yolu ile tekrar canlandıracak olan bu proje 64 ülkeyi kapsamaktadır. Bu kapsama ABD gibi devletleri sopayla döve döve değil, bu ülkelerle Kazan-Kazan ilkesini kullanarak icra edilmeye çalışılmaktadır. Çin Gerek duyulması halinde bu ülkelere finansal yardımlarda da bulunulmaktadır. Bu proje tam manasıyla yürürlüğe girdiği andan itibaren deniz yollarının hiçbir önemi kalmayacaktır. Deniz yollarının sahibi ve jandarması olan ABD’de boşa düşürülmüş olacaktır. Böylelikle ABD’nin sanayisi ve dolayısıyla ekonomisi derin yara alacaktır. ABD hızlı bir güç kaybına doğru evirilecektir.  Aylarca süren bir gemi yolculuğu trenle 3 haftada kat edile bilinecektir. Bu da ABD’yi alaşağı edecek bir silahtır. İşte ABD’nin kâbusu da budur. Türkiye’yi çökertememiştir. Devam eden çabaları da sonuç vermemektedir. Aksine Türkiye Çin ve Hindistan’ın ardından en fazla büyümeyi gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin önünü alamıyorlar, diz çöktüremiyorlar. Çin’in projesini de kendi lehlerine çeviremez veya çökertemezse ABD kendi çöküşüne içeriden bakmak zorunda kalacak.

ABD projesi olan tek kutuplu dünya stratejisinden vaz geçmemiştir ve vazgeçmek te istememektedir. 15 Temmuzun başarılamaması, ABD’nin oyunlarını alt üst etmiştir. Yeni oyunları bu oyunların üzerinde bir performansı içermiyor. Onun için bir kör umutla her unsurları ile Türkiye’ye ataklar düzenlemeye devam etmektedirler. Sıranın kendilerine doğru geldiğini net olarak gören Rusya ve İran Türkiye ile birlikte hareket etmek mecburiyetinde kaldılar. Aksi halde ABD tüm katmanları kıra kıra ilerleyerek her tarafı dümdüz edeceğini çok net gördüler.

Türkiye Akdeniz, Ege, Karadeniz, Kafkaslar, Ortadoğu, Asya ve Afrika’ya açılan bir ülkedir. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, stratejik ve coğrafi konumunun getirdiği önemi biz halen daha kavrayamıyoruz. Büyük ülke olma genlerimiz halen daha küller arasında istirahat etmektedir. Biz üzerinde yaşadığımız coğrafyanın önemini kavrayamazken birileri bu önemi çok iyi biliyor. Bu sebepten de üzerimizden geçmeye çalıştılar. Başaramadılar ama vaz da geçmediler. Finans, hukuk, algı operasyonları ve ayaklandırma faaliyetlerini iç ve dış mihraklarca denemekteler. ABD’nin ataklarına diyecek bir şey yok ama Türk evlatlarına ne oluyor anlamakta güçlük çekiyorum. Bastığı ve yaşadığı bu toprakların yıkıma uğraması kendilerine ne kazandıracak? Ne kazanacaklarını sanıyorlar? Bu bir akıl tutulması mıdır? Her şey gözleri önünde cereyan etti. Neyi göremiyorlar? Neyin kafasını yaşıyorlar merak ediyorum?

Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca bu derece riskli bir dönemi yaşamamıştır. Hiç kimse içerisinde bulunduğumuz beka riskini hafife almasın. Bu uluslararası yaşanan vakalar var olma mücadelesinin verilmekte olduğu anlamına gelir. Durum çoğu kişinin tahmininden çok daha fazla riski içerisinde barındırmaktadır.

Önceden beri NATO denilince öncelikle akla ABD’leri gelmekteydi. Bu durum artık tam manasıyla NATO eşittir ABD denklemine bire bir oturmuştur. ABD, kendisinden başkaca hiçbir devleti tanımadığını deklare etmiştir. En büyük darbeyi müttefiki olduğu Türkiye’ye vurmakta çalışırken, Avrupa’yı da es geçmediğini görmekteyiz.

ABD’nin (NATO) Türkiye’nin yerine koyabileceği muadil bir devlet yoktur. Türkiye’nin yerine bir ülke koymaya çalıştılar ama olmadı, olmazda. Türkiye mevcut coğrafyası itibariyle birçok çok bölgeyi kontrolü altında tutabilir veya silip süpürebilir. Türkiye’nin yerini doldurmak için birçok devlet ile koalisyon kurmanız gerekir. Bu ülkeleri bir arada eşgüdümlü koordine etmek ne kadar mümkün olur? Mümkün değil. İşler öyle kâğıt üzerinde göründüğü gibi olmuyor. Türkiye’nin NATO üyeliği çok değerli bir katkı sağlayan üyeliktir. Bunun farkında oldukları açıktır fakat bunu açıkça deklare ederek Türkiye’ye koz verilmek istenmemektedir. Biz bu oyunu elli yıldır kabullenmişiz. Biz bu gün bu topraklarda yaşayanlar buna tanık olmadık. Ama geçmişte atalarımız bu coğrafyaya pergelin bir ucunu koyarak diğer ucuyla coğrafyalarda çok önemli fetihler ve çok önemli icatlar gerçekleştirmişler. Silinen büyük millet olma hafızamız ve tecrübelerimiz bizi körleştirmiş, uyutmuş ve kendine güvensiz bir hale getirmiş. Koca bir imparatorluğu kaybetmişiz. Kolay atlatılacak bir travma olmasa gerek. Bu batılıları da alıştırmışız. Şimdi bunlara bizim özgür politikalarımız sıkıntı oluşturmaktadır. Türkiye’den bu şekilde hareket, tavır, tutum, davranış ve sözler duymaya alışmamışlar. Bu sebeplere dayanarak duygusal davranıyorlar. Duygusal tavır ve tutumlarla Türkiye’yi Rusya, İngiltere, Çin ve İran saflarına doğru itekliyorlar. ABD’leri Türkiye’yi kaybetmek için elinden geleni arkasına koymamakta ısrarcı davranmaktadır. Özgür Türkiye Cumhuriyetini kabullenmek istemeyen NATO Türkiye’nin göz göre göre ellerinden kayıp gitmesini seyretmektedir. Bu gidişat onların var olan çöküşlerini hızlandıracak ve derinleştirecektir. İşte yapılan tüm hareketlerin getirisi de bu olacaktır. Türkiye çok hızlı ve önlenemez bir şekilde tarih sahnesine geliyor. Bu kritik süreçte herhangi ağır bir kırılma yaşanmazsa Türkiye büyük bir güç olarak yeni dünyayı dizayn eden ülkelerden biri olarak yerini alacaktır.

ABD’lerinin maskesi düşmüştür. İç karışıklıkları, yönetimin çok başlılığı, Türkiye, Rusya, Çin ve İngiltere ile girişmiş olduğu mücadeleler bu ülkeyi çok zorluyor ve hızla yıpratıyor. ABD artık tüm dünya coğrafyasında istenilmeyen bir güçtür. Özellikle Türkiye’nin elinden tuttuğu ülkelerde dikiş tutturamamaktadır. Dünya üzerinde de itibar kaybı hız kazanarak artmaktadır. ABD’nin Türkiye ile ilgili en temel korkusu sadece Türkiye’nin bağımsız bir devlet gibi hareket etmesi ABD, Türkiye’nin çevresinde bu bağımsızlık ateşini yayma arzusundan da çekinmektedir. İşte ABD’nin çekindiği ikinci bir silah ta etki alanlarında artacak olan bağımsızlık hareketleridir. Hesapta dünyaya demokrasiyi yaymaya çalışanlar, esasen böyle bir şeyi hiç istememektedirler. Onlar diğer dünyaya demo, simülasyon, illüzyon bir demokrasi öngörmektedirler. Aksi halde liberal sistemlerinin öğretisi gereği; bu kıt kaynaklar her insanın müreffeh yaşamasına yetecek kadar bol değildir. Birileri bakaca ki, diğerleri götürsün. Herkes aynı olursa bunların üstün ırk oluşu, modernlik iddiaları nerede kalacak?

ABD Başkanı Trump, sistemi bir türlü oturtamadı ya da başka bir değişle Başkana bir türlü fırsat tanımadılar. Bunların ikisi de doğru tabirlerdir. Nereden baktığınıza bağlı bir konudur. Başkan istediklerini hayata geçiremiyor. Trump’ın birlikte geldiği insanların çoğu şimdi yanında değil. Başkan bir şey söylüyor, bu sözün üzerine karşı taraftan tam tersi bir şey söyleniyor veya söylemin ötesine geçiliyor, icra ediliyor. ABD’nin Kara Avrupası da eriyip buharlaşmaya başladı. Hali hazırda İngiltere ile örtülü bir savaş vardı o da açıktan oynanır oldu. ABD sağa sola çarpa çarpa yol almaya çalışıyor. Yapacağı harekâtları terör örgütlerine bel bağlayarak yürütmeye çalışıyor. Bu iş böyle olmaz. Sahaya inmeden kimse kimseye en küçük bir parça vermez. Ellen gelene öğün olmaz o da zamanında gelmez. Bunu ABD’lerinde çok iyi bilenler var ama dinleyen kim? Türkiye’nin zor günlerinde Fırat Kalkanı Harekâtı ve üzerine İdlib harekâtı oyunları bozdu. ABD’nin duraklamasına ve çekilmesine neden oldu. Umutları terör örgütlerinde. Pentagon’un da operasyon ihtimalleri kısıtlandı. Yapılan bir sürü hata ve çekişmeler nedeniyle çok hızlı kayan zemin kırılganlığı ve hareketliliği ile çökme emareleri göstermeye başladı. Trump, “Ortadoğu’ya 6 Milyar dolar masraf yaptık ama amaçlarımıza ulaşamadık. 14 Adet Üs kurduk, Ortadoğu hâlihazırda halen karışık, durulmada. Petrol alanlarında halen kontrolümüz altına alamadık.” Demeciyle düşmüş oldukları aczi net olarak en üst mertebeden ilan etmiş oldular.

ABD’nin Türkiye, İran, Rusya ve Güney Kore ile savaş planlamaları bulunmakta olduğunu tahmin etmekteyim. İlerisi içinse Çin ile karşı karşıya gelmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünmektedirler. Çin’in yeni askeri doktrini ve silahlanma oranlarına bakılırsa Çin’de ABD ile aynı düşüncede olduğunu göstermektedir. Bu sebeple de Çin yumuşak politikalarla çevresini güvenlik alanı haline getirmeye çalışmaktadır. Çin bu dönemde pek sahaya inmek istemez. Hazırlıkları daha tam değil. Çin’in 2023-2026 arasında arzu ettiği savaşacak güce kavuşmayı beklemektedir. Bu güce kavuşana kadar ABD’nin ataklarını savuşturmayı istemektedir. Lakin İşlerin ters gittiği ABD çılgın bir girişimle Çin’i de zorlayacak bir hamle yaparsa Çin hiç şüphe etmeden konumunun bozulmaması adına fiilen sahaya inecektir. İngiltere‘de bunu desteklemek durumunda kalabilecektir. 

Yüzyıl sonra deste yeniden masanın üzerine konuldu ve yeni bir yüzyıl için kartlar tekrar karılmaktadır. Yüz yıllık yeni konjonktür gözlerimizin önünde yeniden oluşturulmaktadır. Yüzyıl önce Türklerin coğrafyasında dağıtılan kartlar yine yeni bir yüzyıl için bu bölgede dağıtılmaya çalışılmaktadır. Türkiye bu masada bağımsız bir ülke olarak yerini almak için çabalamaktadır. Bu mücadele onun bunun mücadelesi değildir. Bu mücadele Türkiye için verilen bir mücadeledir. Birileri sanırım bunu tepesine bombalar yağmaya başladığı zaman anlayacak.

Her şeye rağmen bu oyunu biz başlatmadık. Biz bizim yapmamız gerekenleri icra etmeye çalışıyoruz. Nifakı, fitneyi biz toprak üstüne çıkarıp yaymadık. Biz Türkiye’ye ve İslam’a yapılan saldırıyla mücadele etmek zorunda kaldık. Türkiye oyun boza boza ilerliyor. Türkiye kendisine kurulan hatları kıra kıra ilerliyor. Oyun kurmasına hem eski ve hem de yeni müttefikleri müsaade etmek istemiyor. Türkiye’de oyun bozarak ilerlerken oyun kurma girişimleri ile bu zoru da bozmaya gayret gösteriyor. Tüm bu çabalar, biz istememekte bizi bu rotaya çekmektedir. Bu coğrafyada vereceğimiz bir mücadelede kazanan  taraf olursak hem bu ülkede bir Türk olarak onuru ile yaşamayı hem de tüm dünyaya onurlu bir yaşam sunmayı başarabiliriz. Geçmiş dönemlerde konjonktürün atılım yapmaya müsaade etmesi nedeniyle kıpırdatılamamıştır. Oysa şu an uluslararası yaşanılan boşluklardan ve zafiyetlerden faydalanılarak bir girişimde bulunula bilinmektedir. ABD’lerinin açmış olduğu bu savaşı bizim kendi gücümüzle kazanmamız gerekmektedir. ABD’lerine karşı rüştümüzü ispat ederek hak ettiğimiz liderliğe kavuşmamız gerekir. Aksi halde bizi bu coğrafyada ya kullanacaklar yada sürüp atacaklar. Her hâlükârda işimiz bitince bizi ortadan kaldırmayı isteyecekler.

Bu dünyada bir Türk varsa, mutlaka dünyanın karşı cephesi onun karşısındadır. Mücadele yeni bir dünya mücadelesidir. Türkiye tüm insanlık için onurlu bir yaşam vaadi ile mücadele etmektedir. Niyet temiz ise, Allahlın izniyle akıbette mutlak hayırlı olacaktır.

 

Makaleyi okuma zahmetinde bulunduğunuz için teşekkür ederim. Diğer makalemizde buluşmak üzere.

Lütfen paslaşarak bilgi sahibi olalım. 

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..