- Kategori
- Tarih
ABD Türkiye konusunda hangi noktalarda telafisiz yanıldı?
Türkiye’yi global markalaştıramadı. Örnek: Bazı McDonalds’lar kapandı ve genel olarak alaturka menü sundular. Keza neskafe konusu öyle oldu, fındıklı neskafe yapıldı.
İnterneti İngilizceleştiremediler. Hem kimse internet nedeniyle İngilizce öğrenmedi, hem de her ülke kendi klavyesini icat etti. Bugün en çok ziyaret edilen ilk 100 sitenin 40’ı İngilizce değil.
Askeri konularda ‘dediğim dedik’ konusunun, 1974 Kıbrıs Savaşı’ndan sonra kırıldığını ve Türkiye’nin ulusal bir savunma sanayii kurabileceğini görmediler.
Ilımlı İslam politikasının, daha doğrusu politikasızlığının tutmayacağını öngöremediler. Onlar sayesinde, muhafazakarların güvenilirliği sıfırlandı, bunu da göremiyorlar.
Savaş yerine, ar-ge, sağlık gibi konularda harcama yapmanın liberalizm açısından daha verimli olduğunu hesaba katmadılar, Türkiyeyi’de bu furyaya sürüklediler. Unutmayalım: ABD’nin kurduğu Boğaziçi Üniversitesi, 2 başbakan ve onlarca bakan çıkardı. Yeni eğitim kurumları açsalardı, gelecek onyıllarda da böyle olurdu. Onun yerine, hazır İHL mezununu yeğlediler.
Büyük devlet olmanın, tükürdüğünü yalamamak olduğunu sandılar.
Dünyaya güçlerinin yeteceğini sandılar.
Tarihte tüm büyük devletlerin savaş nedeniyle sona erdiğini görmezden geldiler.
Halkların psikolojisi olduğunu hesaba katmadılar. Şimdi Türkiye’de kimse ABD’yi sevmiyor, ne sağcısı, ne solcusu... Şimdi hiçbir 3. Dünya ülkesinde ABD’yi sevmiyorlar. Soğuk Savaş’ın ‘özgür dünya’, ‘demokrasi getireceğiz’ teranelerini şimdilerde kimse dinlemiyor. Arap ülkelerinde 60 yıldır akılları neredeydi?
25 yıllık yeni sömürgeleştirme ile yaratılan eksi değerin (450 milyar dolar borcun), Türkiye’yi boğmaya yetmeyecek denli küçük olduğunu görmüyorlar.
İngiltere’nin yaptığı gibi, Venezüella’nın yaptığı gibi, eski KİT’lerin yeniden devletleştirilebileceğini hesaba katmıyorlar.
IMF aracılığıyla dayatılan ekonomi politiklerin, emekli maaşını asgari ücretin yarısına düşürmenin, Türkiye’de halk isyanı çıkarabileceğini öngörmüyorlar.
Türkiye uzmanlarının, ondan önce global uzmanlarının, yani Kissinger, Brzezinski gibi eski devlet adamlarının ve şimdinin akil adamlarının yanıldığını, bir de görevdeyken başka, şimdi başka tezler önesürdüğünü göremiyorlar: İç dezenformasyon yaşıyorlar.
Türkiye’yi parçalamaya güçlerinin yetmeyeceğini hiç anlamıyorlar.
ABD ile AB’nin yollarını ayrıldığını, NATO’nun (eski durumuyla) fiilen bittiğini (yeni durumuyla açmazda kalacağını), Türkiye’nin ikisiyle birlikte olamayacağını, yani hiçbiriyle olmama şıkkına sürüklendiğini görmüyorlar. Dua etsinler ki ŞİÖ’ne zamanında başvurmadık.
11 Eylül 2001’nin getirdiği silahsız savaşın, kendilerine kezlerce uygulanabileceğini görmüyorlar.
Türkiye’nin, topraklarındaki ABD yapımı atom bombalarını ele geçirebileceğini veya hiç olmazsa yazılımını ele geçirebileceğini, belki de geçirmiş olduğunu hiç hesaba katmıyorlar.
Kendilerinin İngiltere sömürgesi iken, onu yenerek kurulduğunu, yani Türkiye’nin ABD’yi yenebileceğini rüyalarında bile görmüyorlar.
Vietnam’ın uyguladığı ölümüne savaşın, Türkiye topraklarında zaten yüzyıl öncesinde yaşandığını ve başarıldığını unutuyorlar.
1920’de İstanbul’u işgal, 1922’de kaçan Yunan ordusuna yardım, 1927’ye Türkiye’yi tanımama, Kavimler Cemiyeti’ne ancak 1932’de alma, 1950’de Kore’de Türk askerlerini ölüme sürmek, 1980’lerde ve 1990’larda PKK’ye yardım etmek gibi, tarihten gelen bir husumetimiz olduğunu anımsamıyorlar.
Gücün geçici olduğunu, demokratik bir uluslararası siyasete, gün gelip asıl kendilerinin gereksinim duyacağını, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ABD başkanlarının yargılanabileceğini hiç hesaba katmıyorlar. Türkiye’deki tüm askeri darbeleri ABD destekledi.
Kültür, ekonomi, politika, militarizm, ilah... Her konuda ABD ve Türkiye’nin yolları oldukça uzun bir süre önce ayrıldı.