Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Açık saçık...

Açık saçık...
 

http://www.madrasatunnur.org/Fiqih/Images/hijab02.jpg. Google taranma sırasında bulunmuştur.



Yaz aylarında, Güney Marmara'da, yazlığına yakın bir kasabanın pazarına inen bir hanım anlattı:


Yazlıkçılar bilir ya, yakın kasabalardaki pazar kurulma günleri sıkı sıkı takip edilir. O da öyle yapmış, kasabaya inerken de ne giyeceğine acaip dikkat edermiş, o gün de kısa kollu bir tişört ve ince keten bir pantolon giymiş. Pazar alışverişini yaptıktan sora meydandaki 'dini kitaplar' satan bir kitapçıya girmiş. Değişik yazarların Kuran'ı Kerim meallerine bakıp inceliyormuş. Arkadan yaklaşan bir başka hanım, kitapçıya doğru seslenmiş, yüksek sesle, 'Kuran'ı böyle alt raflara koyuyorsunuz olur olmaz, abdestli/abdestsiz insan elliyor, günah günah!!!..' diye bir yorumda bulunmuş. Yazlıkçı Hanım önce bir afallamış, çevresine bakmış, kendinden başkası yok. Kafasını kaldırmış, sesin sahibinin türbanı, eldiveni ile tam bir tesettür hanımı olduğunu o zaman görmüş ve ' Alt raflarda durursa, hiç değilse sandıkta saklayanların değil, okuyanların eline geçer' demiş. Çok ama çok gerilmiş.

Bunları anlatırken de gergindi. O dükkana girdiğinde açık saçık giyinmemiş olduğunu döne döne söyledi, söyleme ihtiyacı hissetti.


Kanımca, tam olarak budur...Simgesel Türban tartışmasının özünde yatan tedirginlik bundan ibarettir. Çözümü ise gerçekten güçtür.

Bir kere, işin özünde yatan inancı için örten kadınların veya kadınlarını örttüren erkeklerin başkalarının müslümalığına, inancına, toplumsal yaşam alanına müdahalede bir sakınca görmemesidir. Aslında bu kötü niyetli istemli bir çaba da değildir. Türbanı gerçek müslümanlığın simgesi gibi görenler, kendi din anlayışlarını bilerek isteyerek diretmemektedir. Dogmatik yaklaşımları gereği, kurallar tartışılmazdır, herkes uymalıdır, konuda da hoşgörü beklemek, biraz fazla iyimserlik olur.

Aslında, çok da önemli değildir bu durum, herkes herkese belli bir yargıyla bakabilir, kendi doğrusunu en doğru kabul edebilir, herkes düşünür aydın olmak durumunda da değildir. Simge kişsel kaldıktan sonra demokratik birtoplumda bir arada yaşayıp gitmenin yolları bulunabilir. Asıl sıkıntı onun ötesine geçilirse ortaya çıkar. Yani türban ve simgelediği dinsel kurallar siyasal bir simge olursa, yani hükmetme çabasının bir ifadesine dönüşürse, örneğin kurumlar içine türban ve simgelediği yaşam tarzının girebilmesinde bir sakınca görülmezse,...önemlisi konu ülkemiz gibi %99'u müslüman ama laik bir ülkede dillendirilirse, vay halimize...

Vay halimize... çünkü, türbanın Avrupa'da, Arjantin'de, Madagaskar'daki simgeselliğiyle, Mısır, Cezayir, Pakistan, Malezya ve ne yazık ki artık Türkiye'deki simgeselliği birbiriyle kıyaslanamaz bile. Çünkü islam, toplumsal yaşamı düzenleyen katı kuralları olan bir dindir. Avrupa'da uzak bir tehlike olsa da %99'u müslüman olan bir ülkede, çağdaş olmayan pekçok kuralı yedire yedire güncel yaşama yerleştirmek işten bile değildir.

Türban meselesinde konunun tartışılacak bir çok yönü vardır biliyoruz, yıllardır da tartışıyoruz. Yukarıda anlattığım küçük örnekle dikkat çekmek istediğim, Yazlıkçı Hanımın dükkanda aslan kesilmiş olması, ama eve geldiğinde 'acaba açık saçık mıydım?' şüphesiyle ciddi ciddi boğuşmasıdır...

Bu yazlıkçı kadınların bilmediğimiz sayısıdır

Gelişmelerde tedirgin eden de budur...
 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..