Adaletinizi seveyim!

Yine beceremedik. Yine bağımsız olamadık. Eskiden "bizim çocuklar ihtilal yaptı " diyenler şimdi "bizim çocuklar operasyon yaptı" demeye başladılar.

Suç varsa cezası da olacaktır. Kimse suçu yok saymaya ya da hafif göstermeye çalışamaz. Özellikle Bakanların çocukları bu tür yanlışlara düşmüşlerse dava, daha hassas bir şekilde irdelenmeli ve sonuçlandırılmalıdır. Bu ana unsuru ortaya koyduktan sonra şimdi "Bizim Çocukların" son icraatına bakalım:

Seçime 3 ay kala, 3 ayrı operasyon birleştirilerek parça tesirli bomba etkisi yaptırılmaya çalışılan bu operasyonun, cemaatin intikamı olmadığını söylemek artık komik kaçmaktan da  öte, cemaatçiler dile getirince  riyakarlığa giriyor. Dershanelerdi, kadroların tasviyesiydi, karşılıklı restleşmelerdi derken, Hükümet önceleri kullanmaktan zevk aldığı silahlarla vurulmaya başlandı.

Kim; savcılar bağımsızdı, hukukun gereği buydu derse desin, Bakanların çocuklarının bu tür bir zamanlamayla ve  bu şekilde; hadi bakanları da boş verin Başbakan'ın bile haberi olmadan operasyona tabi tutulması tam  kasıtlı bir belaltı vuruştur. Burada aslında üstünde durulması gereken bana göre kimlerin haberinin olmadığı değil, kimlerden alınan talimatlarla ve kimlerin haberi olarak bu operasyonun gerçekleştirildiğidir. Bir taraftan savcıların kimseye haber vermemesi kanun gereği derken, diğer taraftan günler, aylar önce malum gazetecilerin haberinin olması ya da bu süreçte gazetelere gönderilen uydurma tape ve fotoğraflar ne kadar kanun gereği?  Sevsinler sizin adaletinizi....

Olan şudur: Amerika artık Recep Tayyip Erdoğan'sız bir Türkiye istemektedir. Malum çevrelere rutin aralıklarla ve şiddetini artırarak yıpratıcı hamleler yaptırmaktadır. Bütün bunlar olurken,  ekonomik düzelmeler, geçmiş yıllara göre daha dik durabilen bir Ülke  olduğumuz gerçeğiyle, yıkım gecikmektedir. Önceleri atılan anayasa kitapçığıyla hükümet alaşağı olurken, şimdileri iş dış güçler için biraz daha zorlaşmış anlaşılan.

Bütün bunlar olurken içeride intikam hırsıyla yanıp tutuşan iktidar heveslileri için ölçü kaçmış durumda. Üç operasyonu birada yapmak, 28 Şubatçıları salmak, KCK ve HADEP tutuklularını içerde tutmaya çalışmak.... Bütün bunların birleştiği tek amaç var: Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan muhalefeti büyütmek, iktidara ayar vermek.

Olanlar mide bulandıracak kadar tiksindirici. Şu süreçte yaşananlarla, şike sürecinde ortaya çıkanlar biribirinin kopyası gibi. O zaman  yapılanlara kıs kıs gülenler şimdi ağlamaya başladı. Başından beri dediğim gibi, adalet herkese lazım. Adaletsizlik ise, herkes için kaçınılması gereken bir kötülük.  

Buraya kadar anlattıklarım az çok herkesçe dillendirilen ve bazı kesimlerin de kafasına yeni dank! eden hususlardı. Birde işin operasyonu yapan tarafı var. Adalet bekçileri! Bir taraftan din iman martavalları okurken en büyük günah olan kul hakkını hiçe sayan, bir taraftan "kötülüğe iyilikle karşılık verin" diye televizyonlarda ağlarken, diğer taraftan en çirkin metotlarla manevi! bağlılık duyduğu ülkeye hizmet etmek adına her türlü aymazlığın önünü açanlar;  ağlayıp insanları kandırırken, -ya da kendilerini kandırırken haşa- Allah'ı da kandırdıklarını mı zannediyorlar! Sevsinler sizin adaletinizi.

İktidar ve intikam uğruna, insanlara düzmecelerle iftira atanlar, bu devranın tüm insanlık gibi, kendileri için de döndüğünün farkında değiller mi?

Adalet dağıttığını zannedip, adaletsizlikle bu ülkeyi karıştırdığını bile bile hareket edenler, bir zamanlar peşine düştükleri Ergenekonculardan daha aşağılık konumlara düştüklerinin farkında değiller mi?

"Bizim başörtülü kızlarımızı okullardan attılar, manevi iskenceler yaptılar, okullarımızı kapattılar" diye yakındıklarını, başörtüsünü serbest bırakanlara değiştiklerinin farkında değiller mi?

Bütün bu tutarsızlıklarla, işini düzgün yapanlarla Devletin arasına çomak soktuklarının farkına varamıyorlar mı?

Herşey bir kenara bu ülkede aynı safta yeralmış insanların arasına haset tohumları ektiklerinin ve çıkacak çatışmaların müsebbibi olacaklarının farkında değiller mi?

Bence farkındalar ama iktidar ve intikam gözlerini bürümüş durumda. Kusura bakmasınlar ama; eğer  bu kadar sahtecilikle yaptıkları adil olmaksa, ben seveyim onların adaletini!