- Kategori
- Anılar
Ağlamıyorum yine de

Yalnız
Akşamüstleri başlıyor gün. Gemiler geçiyor penceremin önünden. Sanki hepsi sana uğruyorlar. Uzun uzun seyrediyorum hepsini gözden kayboluncaya kadar. Gemilerle konuşuyorum... Hani biliyorum ya bu gemiler izmir körfezine giriyorlar. Hani biliyorum ya hurma ağaçlarını, palmiyeleri, Karşıyaka'yı, sahil bulvarını öpüyorlar... Hepsiyle selam gönderiyorum sana, alıyor musun?
Akşamüstleri yalnız değilsin biliyor musun? Kaç kez avaz avaz çağırıyorum seni, duyuyor musun?
Birbirini değiştirmek için değil, anlamak için çabalamalı insan. Al işte bugün de sevgililer günü benim için. Seni düşündüğüm hergün sevgililer günü benim için.
Ey İzmir seni sana bıraktım. Kordon’unu, vapurlarını, tinercilerini, trafiğini, otellerini, Güzelbahçe’ni bulvarlarını... Kalmak değil gitmek zordur bilirsin. Nerden bileceksin neden kaçtığımı, nerden bileceksin kimlere küstüğümü, nerden bileceksin neden içtiğimi...
Şimdi Feridun Düzağaç çalıyor. “Beni Unutma”...”Ağlamıyorum”... Keman, gitar, piyano içime girip damarlarımda dolaşıyor, elimde bir kadeh, parmaklarımda sigara, uzaklara bakıyorum saatlerce, biri ismimi anacak diye korkuyorum. Kimse söyleyemez sana seni anımsatan akşamüstlerinin sınırsız acısını.
O kadar yokum ki kuşlar bile kaçmıyorlar benden. Tanrı’yla aramdaki bağ koptu sanki...
Yukarıdaki boş evde, terkedilmiş Tekir’i ziyarete gittim bugün. Dönerken kendime rastladım yolda. Tuttum elinden eve getirdim.
Odamı toplamalıyım. Denizin dalgalarını, çakıl taşlarını, ağaçları, ağaçlardaki kuşları, aşkları, çiçekleri... Odamı toplamalıyım...
(*)"Bir yanım sana çırpınır.
Bütünüm boğulur sende
Zincirini kırdı arsız aşk
Üzerimde demirden perde
Seni düşünürken içtiğim sigarayı
Korkarım ben söndürmeye
Ağlamıyorum yine de..."
(*) Feridun Düzağaç