- Kategori
- Sevgililer Günü
Ah sen, bir gelsen...
Bari, bu sevgililer gününde, aramızda dağlar, ovalar, bayırlar, yollar varmış demesen, bir yolunu düşürsen de sevdam, bana, hatta evime bir gelsen!
Sesinin o bulutsu tınısıyda çınlasa, şarkılar, türkülerle şenlense, evimin şu öksüz sensizliği...
Kadın eli(n) değse ellerim gibi evime, sevdam... Görenler: "hiç bekâr evi gibi değil" deseler de! Işığınla temizlenip parlasa,
tiryaki çay sarısı bardaklarım. Varlığınla nasıl parladıysa şu paslı yüreğim işte öyle!Bari, bu sevgililer gününde, meselâ
yarın, bir yolunu düşürsen de sevdam, bana, hatta evime bir gelsen. Canlansa kitaplığım terk edip o ahşap yorgunluğunu, sıyrılsa teker teker kitaplarım, yarı romans, yarı italik mahzunluktan... Önce şiirlerle, dizeler dökülseler birer birer, odalara, koridorlara... Okul bahçesini dolduran çığırtkan çocuk heyecanlarıyla koşsalar doğruca sana, uzun bir yaz tatili sonrası öğretmenini görüp özlemle kucaklaşan masum ve mahzun telâşlarıyla... Bilirsin, çocuklar gibi 'aşk'lar da düşe kalka büyür. Müthiştir, dillere 'düşer', yaşanır ve mahmurluk içinde kaykılarak 'kalkar'.Müzik çalarım da canlansa, bozup mor ötesi, dijital sessizliğini, en içli ve duygulu parçalarla yağdırsa en bereketli melodik yağmurları sesinin o bulutsu tınısına, kardeşcesine...
Bari, bu sevgililer gününde, meselâ
yarın, bir yolunu düşürsen de sevdam, bana, evime bir gelsen... N adide çiçeklerim, mavisi, yeşili, sarısı, kırmızısıyla sıyrılarak o fotosentezli yalnızlıklarından selâmlasalar o gökkuşağı bezeli güzelliğini.
Bu yağmur özlemleri sonrası
Ve ilk cemre öncesi,
Sevda ile umut arası,
Yitirme kaygısıyla güven arası,
İki satır, dört dize ve iki yürek arası,
Ve salına salına, nasıl akıyorsa bir nehir
İki dağın arası
İşte öyle aksın varlığın da, evimde sevdam
Bir günlüğüne de olsa, evim yuvam olsa,
Yokluğunla çok yakın varlığın arası...
İ.Ersin KABAOĞLU,
13 Şubat 2014, Ankara