Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Ahi Evran Üniversitesi Kaynıyormuş...

Ahi Evran Üniversitesi Kaynıyormuş...
 

Hüriyet.com dan alıntı...



İnternetin yararları çok...Artık perçemi düşenlerin kelleri rahatlıkla burada görünüyor...

Yanlış yapanların vay haline...

Eğitim kurumları içinde üniversitelerin fonksiyonu çok büyüktür.

Dişinden tırnağından arttırarak çocuklarını üniversitelere gönderen ailelerin üniversitelerden beklentileri büyüktür.

Ancak,aşağıdaki yerel gazete haberine gözüm iliştiğinde tüylerim diken diken oldu...

Kırşehir-Ahi Üniversitesi Rektörü,Prof.Selahattin Salman isimli kişiyle ilgili -adam kayırma -haberleri çok ürkütücü durumda...

Anlatılanlar ve devam eden yazılardaki iddialar doğruysa,bu rektörün işi zor...Savcılar ve YÖK gereğini yapar sanırım.

Bu ülke sahipsiz değil...

Yorumsuz,tıpatıp yayınlıyorum...

...........

YİNE MEKTUPLAR GELDİ (1)



Yazar :Mustafa BAĞ -Çağdaş Kırşehir Gazetesi

7.06.2010

Ahi Evran üniversitesi bu adamla nereye gidiyor?

Fırsatlar ayağa gelebilir. Ya da Allah iki gözü birden verebilir. Birinin ölümü diğerinin doğumudur. Bunu yazacağım. AEÜ yine 'bu adam ne demek istiyor' diyecek? İstediğiniz kadar söylenin,didinin. Ahi Evran-ı Veli'nin adı aklanıncaya kadar yazacağım. İçinde gizli ve kirli hiçbir şey kalmadan...
Kudret Hoca, alenen ve açıkça yazmış. Gerekçeleri ortaya koymuş. Yeter demiş. Yetti demiş. Duyan olmamış. Çaresiz gücü kendine yetmiş. İstifa etmiş. Hani diyoruz ya, “Kırşehir Ankara ile Kayseri arasına sıkışmış, gelişme gösterememiş” diye. Ben bu lafın sadece “gelişim” kısmına doğru diyorum. Gerçek doğru, “Kırşehir küçük kimlik ve beyinlerin arasına sıkıştığı için gelişimini tamamlayamamaktadır.” Bunun içindir ki küçük düşünenler, çıkarcılar geçişleri tıkıyorlar. Kırşehir'i silikleştiriyorlar. Unutmasınlar Kırşehir kimliksiz değil. Büyük düşünenler masaya yumruğu vuruyor. Elini taşın altına da sokuyor. Tıpkı Kudret Saylam Hoca gibi.
Mucur Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Kudret Saylam istifa etmişti. Yerine altı (6) gün gecikmeli bir müdür ataması yapıldı. Mucur MYO Müdürü şimdi kim oldu? Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Bülent Kara. Bendeki listeye göre Kara, Ağrılı… Rektörün hemşerisi ya da akrabası. Doğulu olup da atanmayan, altına makam tahsis edilmeyen tek adam buydu. Bu da atandı. Rektör yönetim kadrosunu, yandaş, yoldaş, koldaş, arkadaş, eş, dost, tavsiye, sadık adamlar listesinden tamamladı. Afferim. Bu isim yalansa buna da tekzip gönderin.


Şimdi bunu yazmayalım mı? Bu memlekette adam kıtlığı mı oldu dersiniz? Kendimce düşünüyorum rektör hemşerilerine bu kadar düşkünde neden Ağrı'ya bir villa falan yaptırmıyor? Benim alınganlık gösterdiğim tek şey bu. Yeter be! Akraba ve hemşeri kollaması. Bu kadar da olmaz. Pes artık. Bu adam Kırşehirliyi aptal yerine koyarak at oynatıyor. Ben mücadelemi sonuna kadar sürdürmeye kararlıyım. Ya diğerleri!
Kırşehir STK'ları, Milletvekilleri ve meslek kuruluşu başkanları, yönetim kurulu üyeleri. İşte durum ortada. AEÜ'yü izleyin. Bu adamı izleyin. Bu üniversitedeki kirliliği lütfen görün. Gereğini yapın...
Bana yine bir mektup geldi. Sanıyorum bana gelen bu mektupların ardı arkası kesilmeyecek. Bu mektuplardan anlıyorum ki Rektör bu üniversiteyi yönetemiyor. Ama kendisi bunun farkında değil. Yönettiğini zannediyor. Ve de üniversiteden bihaber. Bu bir gerçek, lütfen kabul edin.
Gelen bu mektuplardan esasta ben de bıktım. Umarım bu yayınlayacaklarım Kırşehir üniversitesinde yaşanan bu kepazeliklerin son sayfası olur… Artık Rektör ve avenesine bir yaptırım sultası gelir ve uygulanır.
Bu yazı, iki bölümlü yeni bir pehlivan tefrikasına dönecek. Bana gönderilen bu mektupların içeriği bir iddia da olabilir. Ancak bu sorgulamayı içeride yapamayan, yönetimine verilen üniteleri kontrol etmeyen ve denetleyemeyen, bu yapılanmayı çıkar odaklı olarak kullanan bu Rektör, yazılarımı değerlendirirken, kendisine ve AEÜ'ye aşılama yaptığı personeline çamur attığımı iddia ediyor.
Bana dün ulaşan bu iki buçuk sayfalık AEÜ'dee kepazeliklere yönelik mektubun ilk 1,5 sayfasını sizlerle iki gün süreyle paylaşacağım.


Gelen bu mektuba göre AEÜ'de meşhur bir Refik varmış. Kalorifercilikten, kadrolu memurluğa uzanan bir serüvenin baş aktörü. Yokluktan varlığa giden bir yaşam öyküsü var. İddiaya göre Rektör'ün köylüsü ve akrabası. Kısaca bu mektupta Refik'in maceraları var. Mektup öncelikle Rektör'ün, Dekanlıktan günümüze küçük özet maceralarından söz ediyor. Daha sonra Refik'in kimliğini anlatıyor. Yarınki bölümde Refik'in AEÜ'deki kirli maceraları var… Mektubun noktasına virgülüne dokunmuyorum. Sadece galiz ve küfürlü kısımları tek harfle geçiştiriyorum. Tamamı tıpkısıyla aynısı ve de gerçek. Bu kirlilikten, bu üniversiteyi nasıl arındıracaksın? Bu sorunun cevabını vermen gerek AEÜ Rektörü Prof. DR. Selahattin Salman?


'Rektör Salman'ın geldiği günden bu güne kadar yapmış olduğu çok-çok az bazı satırlar…!
1994 yılında Rektör Selahattin Salman'ın Dekan olarak fakülteye atanması ile birlikte kadrolaşmalar başlamıştır. Bu itibarla da kendi hemşerilerini ve akrabalarını buraya getirmek o tarihte başlamıştır.
Rektör Salman kendisinin atanmasına müteakiben Prof. Dr. Zafer Bahçeci'yi, Yrd. Doç Dr. Ergin Özcan'ı, Cengiz Bektaş'ı, Refik Yıldırım'ı, Nurullah Kaya'yı ve İrfan Şahbaz'ı ilk etapta buraya getirmiş ve ilk çekirdek kadroyu bu şekilde kurmuştur.
İrfan Şahbaz, Salman'ın yakın akrabasıdır. Fakülte kantinini çalıştırma yüzünden çıkan küçük bir tartışmadan dolayı, kendilerini ele vermesi korkusu ihtimaliyle bizzat Salman'ın talimatıyla Refik ve Nurullah tarafından dövülerek Kırşehir'den kovulmuş ve anında Kırşehir'i terk etmiştir. Daha sonra Ergin Özcan'ın kardeşini Tarım İl Müdürlüğü'ne getirdi. Cengiz Bektaş'ın kardeşini de Kırşehir Defterdarlığı'na (Maliye'ye) getirtti. Kadrolaşma ve hemşerileşme diğer yerlerde de devam etmiştir. Bu arada zaman zaman da diğer hemşeri ve akrabalarını da getirmeye devam etti. Yeğeni Yrd. Doç. Dr. Bengül Bolat ve onun beyi Mahmut Bolat'ın gelişleri de o tarihlerdir. Cengiz Bektaş'ın fakülte sekreterliği döneminde bizzat Salman tarafından emredilerek, “Benim adamlarım korunup kollanacak ve de gözetlenecek” talimatı verildiği ve Bektaş'a bağırdığı personel tarafından da bilinmektedir.
Salman'ın oğlu Dr. Bülent Salman'ın da ilk göreve başlama yeri Eğitim Fakültesi'dir. O tarihlerde fakültede doktor ve hemşire var iken, şu anda üniversite olduğu halde, hâlâ doktor ve hemşire bulunmamaktadır. Sebebi ise Dr. Salman'ın biran önce göreve başlaması idi. Daha sonra Dr. Salman fakültede sıkıldı, sırasıyla; Dispanser'de, Devlet Hastanesi'nde ve Sağlık Ocakları'nda görev yaptıktan sonra TUS sınavını kazandı! Şu anda Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde cerrah doktor.
Dr. Salman'ın eşinin (Funda Salman) ilk görev yeri yine Eğitim Fakültesi oldu. Sahipsiz Eğitim Fakültesi'nden kimler gelip, kimler geçmedi ki… Kimlerrrrr… Vay benim sahipsiz fakültem ve sahipsiz Kırşehir'im vay… Vayyy…
Daha sonra Rektör Salman'ın gelini de Kırşehir'i terk ederek başka bir kuruma gitti… Oysaki fakültede kadrosu olmadığı halde gelin hanıma özel kadro tahsis edildi.


Yukarıda bir diz iddia yer alıyor ve tüm iddialar akraba, oğul, gelin ve yandaş üzerine kurulu.
'Şimdi ise Rektör Salman'ın kendi köylüsü ve akrabası Refik Yıldırım'dan bahsedeceğim. Refik Yıldırım; Salman ile birlikte Kırşehir'e ilk gelenlerden 49-50 yaşlarında. 6 kızı, 1 oğlu vardır. Maaşından başka da hiçbir geliri yoktur. 1994 yılında Ağrı Eğitim Fakültesi'nden buraya geldiğinde 5 kızı vardı. Kızının birine kalp nakli yapılmıştır. Hastalığı süresince Gazi Tıp'ta Dr. Salman tarafından özel oda tahsis edilmiştir. En büyük kızını evlendirmiş, ondan bir sonraki kızı ise Urfa'da öğretmendir. Diğerleri ise ilköğretim ve lise öğrencileridir. Eğitim Fakültesi'ne kaloriferci kadrosuyla geldi daha sonra Salman babasının talimatıyla liseyi bitirerek bir katakulliye getirilip yine Salman tarafından memur kadrosuna geçirildi. Kırşehir'e geldiğinde Ahi Stadyumu'nun arkalarında bir yerlerde oturuyordu. Yeşil bir elbisesi vardı. Uzun süre onu giydi, daha sonra Salman babası tarafından tüm fakülte ve yüksekokulların boya badana işleri ona verildi, hem mesaiyi devam etti, hem de boya işi yaparak çok yüklü miktarda ücret aldı. Bunu tüm personel bilmektedir. Ayrıca Refik Bey'in çalıştığı bölüm amirine de suallerimiz olacaktır...'


Yarın bu tefrikanın daha enteresan, çok kirli ve de sınav sorularının fotokopi işlerinin bu adama yaptırılması ve bu işte dönen dolaplar yer alacak...
Ve çok garip olan ise AEÜ'nün hâlâ doktorsuz ve hemşiresiz olması. Bu birim Eğitim Fakültesi iken oğulcuğa iş için bir sağlık birimi var. Oğulcuktan sonra yok. Neden yok sorularını daha önce en az on kez sormuştuk. Sanırımı Salman bir doktor yakınını ya mezun olup gelmesini ya da akraba, eş, dost, yandaş, koldaş, yoldaş bir ahbabın kendisini veya yakını bekliyor. Hadi bakalım. Nasılsa bohça açıldı. Kirli çamaşırlar ortaya döküldü. Ya yıkayıp arındıracak. Ya da üzerine kibrit çakıp, yakacak… Ama bir hukuk ülkesinde yaşıyorsak, çamaşırlar yansa da geriye kalan külleri birileri çıkar ve adama temizletir.


Bana bu mektuptan önce edilen bir telefon var. İsmini vermedi. Kendisini tanımıyorum. Daha önce AEÜ'de görev yapmış. Ve başka bir şehirde yaşıyormuş. Telefonun ucundaki ses, “Yazdıklarınız, açıkladıklarınız ve yayınladıklarınız rezalet mi? Sana öyle bir dosya göndereceğim ki, dudaklarınız uçuklayacak...” dedi… İçeriğini sordum açıklamadı. O dosya bir gelsin bakalım… İçeriğindeki dudak uçuklatan iddiaları hep birlikte bu sütunlarda bir bir öğrenelim…

.....

Yerel gazeteden,şimdilik bu kadar...

Ahiliğin önderi olan bu mübarek kentte,aydın ocağı dediğimiz üniversitede meğer neler neler oluyor da haberimiz yokmuş...

Yaş haddinden emekli olmayı düşünen saygıdeğer Rektör suçlu ise,emekli sonrası da hesabı sorulur sanırım.


Devamı da var...İsteyen adı geçen gazetenin internet sayfasından ayrıntılı okuyabilir.

Kamuoyunun bilgilenmesinde,bizlerin haberdar olmamızda yarar var...

Çocuğumuzu göndereceğimiz üniversite rektörünü tanımak hepimizin hakkı...Bu haberleri okumamız ve paylaşmamız da gerek düşünce özgürlüğünün ve gerekse basın özgürlüğünün gereğidir.

Anılan rektörün 3 yıl önce senato toplantısında ,özürlü bir profesörü kucaklayıp,salondan attığı da basında yer almıştı...

................

http://www.memurlar.net/haber/85535/
...... lnki verilen kaynaktan alınan habere göre:

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Selahattin Salman, senato toplantısında kavga çıkınca, susturamadığı engelli Prof. Zafer Bahçeci’yi kucaklayıp salondan attı.


23 Ağustos 2007 Perşembe 03:16BASIN dan-

.......
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Selahattin Salman, senato toplantısında kavga çıkınca, susturamadığı engelli Prof. Zafer Bahçeci’yi kucaklayıp salondan attı.

Ancak, Prof. Bahçeci şikayetçi değil. "36 yıllık hocam. Beni kovsa da, dövse de, sövse de hocama olan saygımdan dolayı konuşmam" dedi. Salman da, kavga çıkmaması için birini salondan çıkartması gerektiğini söyledi.

AHİ Evran Üniversitesi’nde geçen hafta yapılan senato toplantısında yönetmelik maddelerindeki yanlışlık ve eksiklikler görüşüldü. Üniversitenin Sağlık Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Dinçer, yüksekokulun yönetmeliğindeki yanlışlıklardan bahsederken, Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Bahçeci, "Madem öyleydi, neden önceden müdahale etmediniz?" diye sordu. Bunun üzerine Prof. Bahçeci ve Yard. Doç. Dinçer arasında tartışma çıktı.

İki akademisyenin sözlü tartışmasının sertleşmesi üzerine Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selahattin Salman, Bahçeci’ye "Çık dışarı" diye bağırdı. Prof. Salman, engelli olduğu için kendi imkánıyla yerinden kalkamayan Bahçeci’yi kucaklayıp salondan attı.- Hüriyet-

* * * * * * * * * * *

Allah yardımcımız olsun...Tanrı çocuklarımızı korusun ve kazasız-belasız yüceltsin

Devletimizi,milletimizi akl-ı selimlere teslim edelim...

* * * * * * * *

Haber Kaynak -2 -:http://www.cagdaskirsehir.com/Y679_687_rektorluk-secimi-de-yaklasiyor-hani-.html

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..