Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

perihan reyhan ALKAN

http://blog.milliyet.com.tr/pra

11 Aralık '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Ahlak nakıs 40!..

Ahlak nakıs 40!..
 

 
Zaman zaman, bazı eski sözcükleri kullanmayı pek severim. Arapçadırlar, Farsçadırlar ya da o kökenlidirler, ayrıca da ben Türkçe tutkunuyumdur da ama pek çok anlamı birlikte taşırlar, Türkçedeki tek bir karşılığıyla, tam anlamıyla açıklanamaz durumlarda iyi bir açıklayıcıdırlar, çünkü hepsini içermektedirler anlatılmak istenilenin. Bu da onlardan biri, artık kullanılmıyor, Türkçe karşılığı (eksik, tam olmayan, bitmemiş, noksan, özrü, kusuru olan, eksi) Çok uzun süredir kullanmamış oluşumdan da olsa gerek, özlemişim nakıs sözcüğünü, ele alacağım konuya da pek yakıştı doğrusu ve biraz da o nedenle kullandım. Gerçi başlıktaki anlamı eksi ama...
.......
 
Minareyi çalan kılıfını hazırlar, sözü ne kadar da doğru ya da niyeti bozuksa kişinin, önlemini de almıştır çoktan...
 
Bir arkadaşın eşi aldatıyordu kendisini, bilmeyen yoktu bunu, sağır sultan bile duymuştu ama zavallı henüz haberdar değildi. Aslında sezinliyor, hissediyor, hatta belki biliyor da, konduramıyor veya inanmak istemiyordu gözüyle görmedikçe, teyit almadıkça birilerinden.
Soruyor eşinin arkadaşlarından birine, ''Allah aşkına doğru söyle, hayatında biri var mı'' diye, o da, ''Hayır biri yok, yemin ederim çoluk çocuğumun başına ki yok, inan bana'' diyor güvenip saydığı bir kişi oluşla da arkadaşımız inanıp rahatlıyor bu yeminle. Fakat konuşmaya şahit olan yemin edenin eşi, hayretle atılıyor. ''Neden yemin ettin yalan yere, hem de benim ve çocuklarımız üzerine'' Eş gülüyor, ''Yalan yere yemin etmedim ki biriyle ilişkisi yok dedim, çükü bir kişi yok hayatında, sayısını ben bile karıştırıyorum zaman zaman, yani yalan söylemedim''
 
E boşuna dememişler erkek erkeğin yalancı şahididir diye!
 
Facebookda da dikkatimi çekişle bu anı geldi aklıma. Bakıyorum kadın falancayla ilişkisi var diye, yüreklilikle koyuyor ortaya ama erkeğin sayfasında, kiminle olduğu belli değil, sadece ilişkisi var ibaresi...
 
Görünce gülüyorum da acı acı, her biri o paylaşımı görünce, kendisi zannediyor zavallı ve erkek de vaziyeti idare edip gidiyor... Kadınlar ise nasılsa birbirlerini tanımıyorlar, haberdar değiller birbirlerinin varlıklarından...
 
Hatta nutkumun tutulmasına sebebiyet veren bir duyum da aldım ki kırk yıl düşünsem aklıma gelmez böylesi hinlik...
 
Erkeğin sayısız ilişkisi var ama ilişki durumu belli değil paylaşımda, herkese de bekârım diyor ve duruşuyla da bekâr izlenimi veriyor ama biri biraz daha önem arz ediyor olmalı ki ya da henüz yeni veya diğerlerine göre biraz dişli... İnandırmak gerek ondan başkası olmadığına, falancayla ilişkisi var yazıyor ama kimler görebilir kısmına da sadece onun adını yazıyor. Zavallı kadın da erkeğin bu dürüstlüğü karşısında ve de ilişkilerini adıyla sanıyla herkese yüreklilikle ilan edişiyle, sadece kendisi var sanarak hayatında, daha bir âşık oluyor erkeğe, daha bir güvenip bağlanıyor...
 
Çok sonraları da öğreniyor ki daha pek çok sevgilisi ve sayfası var âşık olduğu erkeğin ve de her bir sayfasında başka başka niteliklerdeki kişileri gruplamış, Allah bilir ki o sayfalarda da yine birileri aynı şekilde kurban!
 
Ortaya çıktığında da ya da birileri fark ettiğinde veya öğrendiğinde gerçeği, erkek her kadına aynı yalanı söylüyor, yalanın bini bir para... Senden başkası yok hayatımda, ben sadece seni seviyorum. O yalan söylüyor, beni elde edemediği için iftira atıyor, inanma sen ona...
E insan da inanmak istediğine inanır ya, hele de seviyorsa!..
 
Malum, yalancının mumu da yassıya kadar yanar, hep söylediğim gibi de, (Yalan al bir gömlektir, ya yakadan görünür, ya yenden) Kaderin cilvesi ya bu, ava giden de avlanır hani, e bir de etme bulma dünyası...
 
Erkek de kadının kendisini aldattığını hisseder bir müddet sonra, hem de tıpkı kendisi gibi, bir çok erkekle... Araştırıp soruşturur, hatta kalkar diğer erkeklerle görüşmeye gider... Hepsi de doğrular ilişkileri olduğunu. Aldatılmanın verdiği o acı ve hırsla, kendisi çok doğru ve düzgün ahlaklıymış gibi ya da yaptıklarını görmezden gelerek sarılır tuşlara ve laf atar sayfasında kadına, kendisinin stepne yerine konduğundan söz eder, ''İlişkimiz biraz daha devam etseydi, sayende stepne kullanmayı da öğrenecektim'' der. Hakaretler eder yerin dibine sokar kadını, kadın da yanıtlar durumun gereğince ve inkâr ederek, suçu erkeğe atarak ve de kendisinin pir-ü pak olduğundan söz eder...
 
Hırs bu, baldan tatlı ve aldatılmışlığın acısı öylesine kör etmiştir ki gözlerini, o paylaşımı ne başkalarının da görebileceğini düşünebilmişlerdir o anda, ne de aslında ikisi de evli olup bekâr tanıtmalarına rağmen, diğer sevgilileriyle birlikte, eşlerinin de görebileceğini!.. 
Gerisini siz düşünün artık...
 
Birkaç gün sonra da erkek, yine sayfasından seslenir, ''İkimize de yakışmadı olanlar, gel unutalım, yeniden başlayalım, seni unutamıyorum, seni hâlâ, her şeye rağmen seviyorum...
Ben bu pespayeliğe, aşkların ayağa düşüp süflileşerek sefihleşişine ağlayayım mı; düştükleri çirkin duruma, yaptıkları aptallığa güleyim mi, yoksa acımalı, üzülmeli miyim?!
Üzülmeli ve acımalıysam hangisine ya da hangilerine, karar veremedim doğrusu!..
 
Perihan Reyhan Alkan
 
Toplam blog
: 290
: 553
Kayıt tarihi
: 11.03.08
 
 

İlk ve orta öğrenimimi Gölcük/ Kocaeli, lise ve üniversite öğrenimimi Ankarada gördüm. İlk okuldan..