Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '12

 
Kategori
Felsefe
 

Ahlakın tanımları ve özellikleri

Ahlak, Arapçada hulk kelimesinin çoğuludur. Fakat dilimizde bugün çoğul olduğu unutularak tekil olarak kullanılmaktadır. Bu kelime, Kur’an-ı Kerim’de çoğu yerlerde hulk olarak geçmekte, hadislerde ise hem hulk, hem ahlak kelimesi bulunmaktadır. Bugün halk arasında iyi bir hareketi bildirmek için ahlaklı adam sözü kullanılmadığı gibi toplumların ahlakı İslam ahlakı sözleriyle de ahlakı hareketlerin tümü manasında kullanılmaktadır.

Genel olarak bugün ahlak hakkında yapılan tanımlar şöyledir:”Ahlak, ahlaki olayları metotlu bir şekilde inceleyen bir ilimdir veyahut ahlak hayrı inceleyen ve tayin eden bir ilimdir. Ahlak vazifenin ve vazifelerin ilmidir. Hayırlı adam olmak sanatı veya insan amellerine ve fiillerine ait kuralları bildiren bir ilimdir.”[1]

Bizde yazılan ahlak kitaplarında görülen tanımlardan birkaç örnek verelim: Ferit Kam, İlm-i Ahlak adlı kitabında, ahlakı, insan seciyelerinden bahseden veya vazifelerin ilmi yani insanın uyması gerekli kuralları bildiren ilim olarak tanımlar. Hamdi Akseki, Ahlak Dersleri adlı kitabında ahlakı insanın kişisel ve sosyal vazifelerini bilmesi ve dini emirlere uygun olarak yapması şeklinde anlar. Bu vazifeler Allah’a ve Peygamberine, kendi şahsına, ailesine, memleket ve milletine ve bütün insanlara karşı olmak üzere beş kısımda toplanır. Son yıllarda bizde yazılan en yeni ahlak kitabı olan Doktor Akil Muhtar Özden’in Ahlak adlı eserinde ahlak şöyle tanımlanır: “Ahlak kelimesi ve onun yabancı dillerde karşılığı olan etika ve morale kelimeleri çoğunlukla yasama kaideleri manasında kullanılır. Bu kaideler insanların düzen içinde faydalı ve mutlu hayat geçirmelerini ve gitgide tekamül edip yükselmelerini sağlamak içindir.”[2]

İslam’da ahlaka dair pek çok eserler yazılmış olup, değişik tanımlar getirilmiştir. Yukarıdaki tanımların hepsini içinde toplayan en uygun tanım şudur:”İnsan hareketlerini idare eden ideal kanunların (kuralların) ilmi ve bunları hayatın çeşitli durumlarına en iyi şekilde uygulayabilmek sanatıdır.” Bu tanımda ideal kanunlardan maksat, insanların nasıl hareket ettikleri değil, nasıl hareket etmeleri lazım geldiğini belirtmektedir.[3]

Ahlakın nazari ve ameli yönleri vardır. Ahlak mantık gibi bir ilimdir ve bu bakımdan bir taraftan akla dayanan bazı ilkeleri temel olarak ele alır, nazari, teorik bir ilimdir. Diğer yandan hayatı iyi bir şekilde sevk ve idare etmek için uygulanması gereken kuralları gösterir. Bu bakımdan da pratik bir sanattır. Fakat şuraya dikkat etmelidir ki ahlak ne tamamıyla nazari, ne de büsbütün amelidir. Belki nazari ile ameli kısımlarının birleşmesinden meydana gelen bir ilimdir.[4]

“Ahlak, insan nefsinde yerleşen öyle bir hey’et (meleke)dir ki, fiiller, hiçbir fikri zorlama olmaksızın, düşünüp taşınmadan, bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya çıkar.”[5]

Hulk kelimesi de Arapçada “nefsin suret ve heyeti” anlamında kullanılmıştır. Bugünkü din bilginlerimize göre “ilm-i ahlak, insanların haiz oldukları bir kısım melekelerden ve mükellef bulundukları birtakım vazifelerden bahseden bir ilimdir.”(Yüksek İslam Ahlakı, Ömer Nasuhi Bilmen)[6]

İslam ahlakı, İslamın diğer hükümleri gibi kitap ve sünnete dayanır. İslam’da dini emirlerle ahlaki vazifeler, kaynakları itibariyle birdir. Namaz, oruç, zekat nasıl dini bir vazife ise, sağlığını korumak, ailesine, milletine ve diğer insanlara iyilik de dini birer vazifedir.[7]

“İlmi ahlak, insan amellerinin son amaçlarıyla ilgili olduğu için gayelerin ve son sebeplerin ilmi olan metafizikle büyük alakası verdır.”(Ahmet Naim).[8]

“İlmi ahlak, hikmeti ameliyenin bir kısmıdır. Ahlak; faziletler ve onları kazanma, rezillikler ve onlardan kaçınma ilmidir. Konuları nefsi natıkaya ait olan seciyeler ve kazanılan faziletlerdir.”(Katip Çelebi).[9] İnsanın sahip olduğu bütün iyi ve kötü olan özellikleri kapsayan bir ilim dalı olarak değerlendirilmesi gerekir. Toplumun ıslahı ve düzene konulması ahlak sayesinde gerçekleşir. Ahlakı dumura uğramış olan toplumlarda kendi benliklerinden uzaklaşma gerçekleşmiş olur.

Ahlaki hareket, akıl ve irade sahibi bir insanın hayır amacı ile hür olarak yaptığı şuurlu hareketlerdir. Bilmeden ve zorla yapılan bir hareket ahlaki sayılmaz. Toplumdaki bütün bireyler yaşantılarını ve isteklerini ahlaki ilkelerle yönlendirmek zorunda kalmaktalar. Ahlaki eksiklikler olduğunda toplumlar gerilemekte ve kendi amaçlarından uzaklaşmaktalar.

Batı toplumlarında bile dini değerlerden uzaklaşmış olmalarına rağmen evrensel olan ahlaki değerlerle kendilerini kontrol altına almış olmaları, onların ilkeli ve tutarlı olmalarını sağlamış olmaktadır. Toplumlar bu tanımlara uyarak yaşamlarını devam ettirerek herkesin beğenisini kazanmalarına yol açmaktadırlar.

Bu ilkelerle mücadele eden ve toplumun rahat ve huzuru ile iş hayatını organize edenler hep başarıya koşmaktalar. Başarının anahtarı olarak; doğruluk, dürüstlük, güven, hakkını vermek, haksızlıkla mücadele etmek gibi ilkeler ön saflara çıkar. Yöneticiler halkı kandırma değil onlara hizmette yarışarak mücadele ederler.

[1]Pazarlı, Osman: İslam’da Ahlak, s.11, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1972.

[2]Pazarlı, Osman:age, s.13

[3]Pazarlı, Osman:age, s.13

[4]Pazarlı, Osman;age s.13.

[5]Gazali; İhya I/53.

[6]Pazarlı, Osman; age s.14

[7]Pazarlı, Osman; age s.15

[8]Pazarlı, Osman; age , s.15.

[9]Pazarlı, Osman; age, s.15 , Katip Çelebi; Keşfu’z-Zunun, I/35, Çağrıcı, Mustafa; İslam Ahlakı s.20.

 
Toplam blog
: 35
: 1258
Kayıt tarihi
: 17.08.12
 
 

Türkiye meselelerine duyarlı, çeşitli alanlarda yazan ve araştırmayı seven bir eğitimci...T ..