- Kategori
- Gündelik Yaşam
Akçakoca'da da simonlar var
Akçakoca'ya 2010 yılının temmuzunda geldim. Tam deniz mevsimi, plajlar oldukça kalabalık. En büyül plajı Çuhallı plajı, benim eve de yakın. Plaj yolunda bir tuvalet var, parasız, ne güzel dedim kendi kendime. İçeri girdim, girer girmez kendimi dışarı attım. Tuvalet pislik içinde yüzüyordu, kullanılması imkansız. Bu manzaraya bakıp sosyalist sistemin neden başarısız olduğunu anlamak zor değil. Neyse geçenlerde sahil yolu yapımı nedeniyle tuvalet yıkıldı. Bu ilgisizliğe şaşırmamak elde değil.
Akçakoca' nın ekonomisi fındıktan sonra turizme dayanmakta. Ancak tatil için buraya gelenler yeterli hizmeti alamamaktadır. Çuhallı plajının batı girişinde denize pis su akmaktadır. Bugüne kadar bu pis suyun denize akmasını engelleyecek bir çalışma yapılmamıştır.
Geçen pazar günü plaja gittim, çok kalabalık olduğu için ister istemez bu suyun yakınına şemsiyemi açtım. Sudan pis bir koku yayılıyordu. Suyun önüne deni tarafına büyük taşlar koymuşlar ama su yine de taşların altından denize akıyordu. Bu konu ne yerel basında gündeme getirildi, ne de bir sivil toplum örgütünün dikkatini çekti. Akçakoca Belediyesi' nin Kent Konseyinde de gündeme getirildiğini sanmıyorum. Turizm Derneği de var ama, onların da bir çalışması olduğunu duymadım. Her yaz binlerce tatilci buraya gelmekte, sadece para kazanmayı düşünmek yetmez. Böyle çevre sorunlarına da çözüm üretmek gerekmektedir.
Akçakoca'da sahil yolu yapımına başlandı. Projenin bitiminde şehir daha da güzelleşecektir. Bir gün mesai bitiminde evime gidiyordum. Damperli bir kamyonda bir ağaç kökleriyle beraber sökülmüş, bir yere götürülüyordu, yüreğim cız etti. Yetişmiş bir ağaçtı, kurtarilamaz mıydı? Aklıma Atatürk'ün ağaç kesimi ile ilgili bir hikayesi geldi. Tabi o Atatürk'tü.
Başta Akçakoca Kaymakamı, Belediye başkanı olmak üzere tüm yetkilileri ve duyarlı sivil toplum örgütlerini göreve davet ediyorum. Sorun varsa hukuk devletinde çözüm de olmalı.