Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

Akil adamlar saçmalığı (2)

Akil adamlar saçmalığı (2)
 

Akil Adam..


“Çözüm Süreci” adı altında Oslo’da başlayıp günümüze kadar gelen zaman diliminde, Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Öcalan ile görüşmeleri ve pazarlığın hangi kriterler üzerinden yürütüldüğü kamuoyundan saklanmaya çalışıldı sürekli..

Oysa çözüm süreci dedikleri kendi anlatımlarına göre “terörün bitmesi, anaların ağlamaması, ve ülkenin refah düzeyinin yükseltilmesini sağlamaya yönelik bir girişim” değil mi?. Sorulması gereken soru budur ve cevabı “evet” ise peşinden şu soru sorulmalıdır. O zaman niye saklıyorsunuz görüşme ayrıntılarını?..

“Apo ile görüştüğümüzü iddia edenler şerefsizdir” açıklamasından bu yana (Oslo’dan beri) gelinen nokta; masanın öbür yanındaki Abdullah Öcalan’ın tüm isteklerinin kabul edilmesi olmuştur. Asıl görevi halkın bilgi edinme hakkını korumak ve bu konuda ilkeli, tutarlı ve doğruları açıklayan yayın yapmak olan yandaş ve satılmış basın süreçteki rolüne uygun olarak ABD’nin bölgedeki taşeronlarından önemli bir figür olan PKK’nın AKP hükümetinden kopardığı tavizleri görmemezlikten gelmiş ya da hiç yayınlamamıştır.

Halkın bu işin altında aradığı “bit yeniği” baskıları karşısında daha fazla susamayan Tayyip Erdoğan PKK’ya verdiği tavizlerin  “Apo’ya TV ve jimnastik izni” olduğunu açıklamak zorunda kalmıştır. Yani Apo’ya verilen bu tavizler karşılığında PKK ve ağa babası ABD ülkemiz üzerindeki emellerinden vaz geçecekler öylemi?. Ört ki ölem.. Ya biz “çok aptalız”, ya da Apo ve ABD..  

Güneş balçıkla sıvanmıyor tabi ki, verilenlerin bunlar olamadığını Oslo’da yapılan görüşmelerde verilen şu taahhütlerden anlıyoruz. “Biz sizin şehirleri bomba deposu haline getirdiğinizi biliyoruz ve bu durumu tolore ile karşılıyoruz, bölgeye sizin istek ve ihtiyaçlarınızı karşılayacak yöneticiler atadık, yine de şikayetçi olduğunuz bir yönetici varsa söyleyin onu görevden alalım, biz buraya başbakan’ın özel temsilcisi olarak geldik söylediklerimiz onun söyledikleridir, sizin görüşlerinizi de kendisine ileteceğiz.” Zaten o görüşmelerden % 99,5 anlaşma çıktığını sonradan açıkladılar..

Bu görüşmelerin sızdırılması ve AKP hükümetinin zor durumda kalması, bölgedeki ABD çıkarları ve Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık hayallerini zora soktu, yeni metodlar denenmesi gerektiği açığa çıktı..

Ne oldu?. Gelsin Bölge ülkeleri ile düşmanlık senaryoları. “Libya’da Nato’nun ne işi var, gerekirse Nato’dan çıkarız” diye bas bas bağıran Tayyip Erdoğan, Kaddafi’nin linç edilmesine zemin hazırlayan İzmir Nato tesilerinin Nato tarafından Libya'nın yok edilmesinde kullanılmasına izin vermedi mi?..

Kankası, aile dostu olan Beşar Esat ile tüm bağlarını koparıp Suriye ile düşmanlığı geliştirmedi mi?.

ABD’nin Irak’ın başına getirdiği Nuri El Maliki’nin bile daha bağımsızlıkçı ve Irak’ın toprak bütünlüğünün koruması kararları karşısında şaşkına dönen ABD, bölgedeki Kuzey Irak Kukla devleti ile ilişkilerin geliştirilmesi talimatını vermedi mi?.

Burada yandaş ve satılmış basının şişirerek ve abartarak verdiği şekilde; “Misak-ı Milli sınırlarına” dönülmesi gerekçesi ve birleşecek bir Irak Kürdistan’ı ile Türkiye’nin genişleyeceği, toprak kazanacağı Musul-Kerkük yer altı zenginliklerinden Türkiye’nin aslan payını alacağı senaryosu halka yutturulmaya çalışıldı. Bu konudaki en güzel örnek; Libya’da ki kukla rejimin gelmesinden sonra Fransa’nın Libya zenginliklerinden aslan payını kapması ve Türkiye’nin bu konuda önceden olan alacaklarını dahi alamayacak hale gelmesidir.

“Türkiye ile Kuzey Irak kukla devleti birleşecek, petrolleri ortak satacaklar ve köşeyi dönecekler..”

Yok ya.. ABD ve bölge Emperyalistleri de aptaldı ya, bu işe kuzu kuzu evet diyecekler.. Buna kargalar bile güler ve gülüyordur da zaten.. Biz bu komediyi daha önce Özal’ın “Bir koyup üç alacağız” iddiasında da görmüştük..

Konuyu dağıtmayalım AKP hükümeti bölgedeki ABD çıkarları aleyhine olan gelişmeleri etkisizleştirmek için (Eşbaşkanlık gereği) İran ile olan ilişkileri de gerginleştirdi. Kürecik’teki Radar üssü ve o radar üssünün İsrail’in herhangi bir saldırıya maruz kalması halinde kullanılacak olması sağır sultanın bile bildiği bir gerçekken, yinede işin tesadüflere bırakılmaması ve Kürecik üssünün Patriot bataryaları ile korunmaya, dolayısıyla İsrail’in korunmaya alınması gün gibi sırıtan bir gerçek değil midir?.

Yandaş ve satılmış basın tarafından şu soru pompalanabilir ve sorulduğu da görülmüştür. “Eee canım ‘One Minüt’ dedik, İsrail ile ilişkilerimiz çok gergin, bölgede Hamas ve Müslüman Kardeşler kanalı ile İsrail’e en güzel tokatları vurmuyor muyuz?.”

Öyle midir acaba?.

Bölgede en çok ticaret yaptığımız ülke kim?. İsrail.. Daha dün Tayyip Erdoğan’ın oğlunun sahibi olduğu şirketin gemileri İsrail limanlarında cirit atmıyor muydu?.  Bu da yetmemiş olacak ki Obama devreye giriyor ve yıllardır özür dilemeyen ve gerektiğinde Türkiye’ye kafa tutan İsrail apar topar (sözlü de olsa) özür diliyor.

ABD işi tesadüflere bırakmıyor, bölge çıkarları ve BOP planının gerçekleşmesi için ne gerekirse yapıyor.. Ama yine de halkı aşamıyor, çığ gibi büyüyen AKP karşıtlığı ve bağımsızlıkçı ruh karşısında en son numarası “Akil Adamlar”.. Yani “Heyet-i Nasiha”.. Projeye göre bu heyet mensupları çıkacaklar Anadolu’nun yedi bölgesine, “Bak işte barış geliyor, analar ağlamayacak artık, silahlar bırakılacak, PKK çekiliyor, kendisini lağvedecek, teröre ayırdığımız finansman artık bölgenin gelişmesinde ve refah seviyesinin yükselmesinde kullanılacak, bu konuda AKP’nin attığı adımlar doğrudur v.s.” halka anlatacaklar..

"Tamam da" neye karşılık?..

Bu sorunun cevabını herhangi bir “Akil Adamın” bildiğini sanmıyorum. Biliyorlarsa açıklasınlar. Hatta AKP milletvekilleri bile bilmiyor. Bilenleri toplasanız yurt içi ve yurt dışından bir elin parmak sayısını geçmez..İşte “Akil Adamlardan” birisi (Lemi Özgen) bu gün Vatan Gazetesinde Mustafa Mutlu’ya açıklamış; “Bize içerik konusunda hiçbir bilgi verilmedi.”

Fakat yukarda anlattığımız gerçekleri bir biri ile ilişkilendiren ve ABD’nin bölgedeki Emperyalist hedeflerini gören, Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık hayali ve yeni bölünme Anayasası çalışmalarını gören her kes biliyor ki, tüm bu çabalar Türkiye’nin bölünmesi ve yeni bir İsrail olacak olan önce Federe sonra bağımsız bir Kürt Devleti’nin temellerini atacaktır.

Zaten daha başta “Akil Adamlar” ilk golü yiyerek işe başlamadılarmı?.. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş; “Yasal güvence olmadan silahların bırakılması söz konusu değil” diyen Apo’nun mektubunu açıklamadımı?.. Cemil Bayık “Gerilla Yasal Güvenceyi görmeden bir tek adım dahi atmayacaktır” açıklamasını yapmadı mı?.

Kendisine ve halkına güvenen bir yönetim ne yapar?.

Bu tür hayati konuları halka sorar ya da meclisteki gurubuna sorar değil mi?.

TayyipErdoğan bu durumu meclisteki gurubuna sordu çalkantı ve tepkinin  önemli olduğunu gördü, halkın nabzını tuttu oylarındaki erimeyi gördü, sağa vurdu olmadı, sola vurdu olmadı, Apo’nun yıllar önce hayallerini kurduğu, ısrarla üzerinde durduğu “Heyet-i Nasiha” ve “Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması” önerilerine sarıldı. İşte “Akil Adamları” belirledi ve mecliste “Çözüm sürecini değerlendirme komisyonu” (ne demekse?) kurma çalışmalarına başladı..

Dedim ya güneş balçıkla sıvanmaz, ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin Kürt-Türk bütün halkları arasındaki dayanışma ve bağımsızlıkçı ruha sahip çıkma kararlılığını kıramayacaklar, “Akil Adamlığa” soyunanlar ise tarih önünde utançları ile yaşayacaklar..

Saygılar..

06.04.2013

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..