Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '11

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Akıl verme meraklısı çok bilmiş anneler

Akıl verme meraklısı çok bilmiş anneler
 

Onlar sizden önce anne olmuş. Her şeyi biliyorlar!


Hamile kalmak zaten yeterince zorlu bir iş(miş).

Hele bir de etrafınız sizden önce anne olma şansına sahip olanlarla çevriliyse Allah size kolaylık versin! Neden mi?
Bu etrafınızdaki annelerin size hamileliğinizden tutun, çocuk yetiştirmeye, satın almanız gerekenlerden, dikkat etmeniz gerekenlere kadar her konuda verecekleri akıl, bitmek tükenmek bilmiyor da ondan.
Hatta şöyle desek daha doğru olur: Size akıl veremeyecekleri bir konu yok. Hepsi her konuda mükemmel.
Zira onlar yıllar öncesinde hamile kalmış, çocuklarını da bugüne kadar yetiştirmiş anneler olarak hamileliğinizle ilgili her konuda söz söyleme hakkına sahip görüyorlar kendilerini.
Sizin onlardan “farklı bir kişilik” olmanız farketmiyor. Eninde sonunda onların dediklerinin doğru olduğunu kabul etmeniz kaçınılmaz çünkü.
Dolayısıyla başlıyor bir: “Sen bilmezsin, o öyle olmaz” söylemleri.
En basit örnek: Hamileliğinizde yemeniz gerekenlerle ilgili bir konuşma başlayıveriyor işyerinden arkadaşlarınızla çıktığınız her öğle yemeğinde.
Salata yiyorsanız biri dışarıda salata yemenin risklerinden, yeşilliklerinin iyi yıkanıp yıkanmadığından emin olunamayacağından dem vururken, diğeri içeceğiniz kahvenin ne kadar zararlı olduğundan, içmemeniz gerektiğinden bahsediyor. Her şeyin boğazınıza dizilmesi, kendinizi suçlu hissederek, süklüm püklüm ofise geri dönmemeniz mümkün değil.
Gerçi ilk başta siz de oldukça çetin bir ceviz görünümü sergiliyorsunuz. Her birine verilecek cevabınız olduğundan, önceleri ona buna cevap yetiştirmekle uğraşıyorsunuz belki de her acemi anne adayı gibi.
Ama çok değil birkaç öğle yemeği+işyerinde edilen ayaküstü sohbetlerinden sonra bu “çok bilmiş annelerin” nasihatlarından kurtulmanın mümkün olmadığını kabulleniveriyorsunuz. Doktorunuzun size içebileceğinizi/yiyebileceğinizi söylediklerini onlara anlatırken kendinizi boşuna yıprattığınızı, ne yaparsanız yapın onların kendilerini annelik konusunda uzman kabul ettiklerini ve dolayısıyla sizden katbekat bilgili oldukları gerçeğiyle birlikte yaşamanız gerektiğini anlıyorsunuz.
 
 
Kabul etmelisiniz ki onlardan kurtuluş yok!
Zira artık onların hamileliklerinde beslendikleri gibi beslenmeli, dediklerini harfiyen uygulamalısınız.
Bunu bir yere kadar yapabiliyorsunuz da. Sonuçta işyerindesiniz ve alışıksınız her konuda herkesin söylediğini onaylıyor-muş gibi yapıp diğer yandan kendi bildiğinizi okumaya. Yine öyle yapıyorsunuz. Çok da takmam bunları, ben kendi bildiğimi okurum nasılsa tavırlarına kendinizi kaptırmanız çabuk oluyor.
Çok geçmeden anlıyorsunuz o kadar basit olmadığını. Sizin her konuda onlara danışmanız mecbur olmuş meğer.
Diyelim ki doğumdan hemen sonra yapacağınız spordan bahsediyorsunuz kilolarınızdan çabucak kurtulabilmek için. Ama o da ne? “Yapamazsın, zira kilo vermemen gerekiyor çocukları emzirmeye devam edeceğin için” deyiveriyor biri. Bir diğeri de “Çocuklar seni o kadar yoracak ki, değil spor yapmak, kafanı kaşıyacak vakit bulamayacaksın” derken. “Sanane! Ben bunu düşünerek kendimi mutlu hissediyorum. Bir yandan yavaş yavaş forma girerken bir yandan da emzirmeye devam ederim!” diyemiyorsun. Dilinin ucuna kadar gelen bu yorumu da kendine saklıyorsun diğer birçok naçizane fikrin gibi.
 
 
Ama o da ne! Bununla da yetinmiyor sizin “tecrübeli anneler”. Evinizin küçük olduğu konusu açılıyor. Açılır açılmaz da hemen başlıyor bir “Çocuklar kaç aylıkken taşınmanız gerektiği hususu” ki bu da bardağı taşıran son damla oluyor. Sanki gelip seninle aynı evde oturacaklar.
“Biz evimizi taşımayı düşünmüyoruz henüz. Çocuklar belirli bir yaşa gelene kadar burada oturmaya devam edeceğiz” dediğiniz anda küçümseyici bir “Ama sığamazsınız ki o eve” yorumu yapıştırılıyor.
Orada anlıyorsunuz insanların neden uçan tekmeler atmak istediğini.
Kendinizi tam da bu “uzman anne”nin çenesine bir uçan tekme yapıştırırken düşlediğinizde, kaçınılmazdan zevk almanın önemini hatırlıyorsunuz.
Eee, boşuna dememişler: “İnsan ağzı torba değil ki büzesin,” diye.
 
 
 
Toplam blog
: 83
: 1446
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..