Akkuyu Nükleer

Akkuyu nükleer santralinin temeli 14.04.2015 tarihinde atıldı. Protestolara kulaklarını tıkayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Reklamları aydınlık gelecekten, enerji dolu bir Türkiye‘den bahsediyor.

Nükleer santrallerin ne boyutta zararları olduğunu yanıbaşımız da Çernobil ‘de yaşadık. Ama buna tepkisini ortaya koyan çevreciler ve birkaç sivil toplum kuruluşundan başka hiç kimse olmadı. Toplumun kandırıldığını yapmış oldukları reklamlardan görüyoruz. Çocukları kullanarak aydınlık gelecekten bahsediyorlar. Oluşabilecek en olumsuz durumda dönüşü geri olmayan bir yıkım ile karşı karşıya kalacağımızı çocuklarımızın geleceğini yok edeceğini anlamak için bu yıkımla mı yüzleşmemiş gerekiyor. Toplumun tümünü etkilecek bir olayın kararı bir gece vakti meclisten geçerek karara bağlandı. Kanser hastasından tutunda da, uzun yıllar sakat kalmanın getireceği hastalıklar, çevresel yıkımlarla karşı karşıya kalacağımız durumlar. Evet hepsi belki şimdi değil ama 2020 yılından sonra çocuklarımızın geleceğini tehlike atacaktır.

Çernobil’in hâlâ devam eden etkileri

“Yetişkinlerde tiroid kanserine rastlanma oranı kazadan sonra artış gösterdi. Birleşmiş Milletler tarafından 2011 yılında yayımlanan bir rapor, Çernobil bölgesinde 6000 kadar çocuğun tiroid kanserine yakalandığını ortaya koydu.

Ukrayna’da 18.000 km2’lik tarım toprakları radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Ülke ormanlarının %40’ı (toplam 35.000 km2) kirlendi.”

Çernobil’in etkileri ortada. Hala bu inat bu anlayış neden devam etmekte. Almanya gibi az yağış alan bir ülke santrallerini kapatıp, güneş enerjine dönmenin planlarını yaparken biz ise geleceğimizi tehlike altına atıyoruz. Bu anlayış son bulmalı. Geleceğimiz için, çocuklarımızı için, çevremiz için , ülkemiz için….