- Kategori
- Haber
Aklın yittiği yer...

www.milliyet.com.tr
Anayasa Mahkemesinin <ı>“İptal”ı> kararı üzerine <ı>“Yetkisini aştı, hukuku ve anayasayı ihlal etti” ı>tanımlamaları ile aslında Anayasa Mahkemesinin <ı>“Haddini aştığını” ı>iması içinde hezeyanlarını ortaya koyanların, gözden kaçırdıkları bir durum var.
Atatürk ilke ve devrimlerini ve Cumhuriyeti, Laik, demokratik, sosyal hukuk devletini <ı>“Koruma” ı>görevi, ne tek başına <ı>“Yasama” ı>yetkisine, ne tek başına<ı> “Yürütme” ı>yetkisine ve ne de tek başına<ı> “Yargı” ı>yetkisine bırakılmayacak kadar önemli bir değerdir.
Dahası, ne de meclisteki oyçokluğuna bırakılabilir…
Öncelikle herkesin bunu kabul etmesi ve yorumlarını bunun üzerine oturtması gerekir.
Denildiği gibi, henüz Anayasa Mahkemesinin <ı>“İptal” ı>kararının <ı>“Gerekçelerini” ı>görmedik. Ancak, aldığımız ön bilgide <ı>“Anayasanın 2,4 ve 148. maddesine dayanılarak…” ı>dediğine göre, olası <ı>“Gerekçe”ı> de elbette bu maddeler üzerine oturacak ve genişletilerek, örneklenerek, geçmişe dayalı kararlara gönderme yapılarak yazılacaktır.
AKP Gurup Başkanvekil, <ı>“Anayasa değişikliği, önce TBMM Başkanlığında, daha sonra komisyonda ve en son olarak da mecliste görüşülerek, Anayasa’nın 2. maddesi ile ilgisi gözetilmiştir” ı>demeye gelen bir ifade kullanıyor ve bu bakımdan da Anayasa Mahkemesinin <ı>“Yetkisini aştığını, sadece şekil yönünden” ı>inceleyebileceğini anlatıyor.
Peki, TBMM Başkanı, komisyon ve meclis ardı ardına bunu atlamış ve yasa 2. maddenin ruhuna aykırı yasalaşmışsa, ya da bir başka ifade ile…
Eğer gerekli şekil şartları yerine gelirse, TBMM Anayasa’da her istediği değişikliği yapabilir mi?
Doğrudan değilse de, devletin “Cumhuriyet olan şeklini ve laik, demokratik, sosyal hukuk devleti” özelliğinin içini boşaltabilir mi?
AKP Başkanvekilinin sözlerine geri dönersek; Anayasa Mahkemesinin önüne gelen <ı>“İptal” ı>veya <ı>“Ret” ı>edilen kanunlar, baştan savma mı meclisten çıkıyor, önceden Anayasa ile olan ilişkileri dikkate alınmıyor mu?
Belirttiğim gibi, konu <ı>“Özgürlüklerin genişletmesiyle ilgili anayasa değişikliği” ı>değil, <ı>“Rejimin ve devletin şeklini”ı> değiştirmekle ilgili…
İktidar, bu değişiklikleri <ı>“Adım adım” ı>yapmaya çalışıyor, <ı>“Yargı”ı> da her adımda önüne çıkıyor. olaya bir de bu açından baksak…
İşin tehlikeli boyutu, iktidar adımlarını atarken, oyçokluğunu dikkate alıyor, ama <ı>“Rejim” ı>söz konusu olunca, uzlaşma gereğini dikkatten kaçırıyor. Oysa <ı>“Güvendiği” ı>oyçokluğu <ı>“Sürekli” ı>değil <ı>“Geçici”ı>dir. Bir başka deyişle, millet bugün tercihini AKP yanında gösterirken, yarın bir başka şekilde tercih ortaya koyabilir. Bunu da bugüne kadar çokça yapmıştır. Önemli olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin <ı>“Devletin şekli ve niteliği” ı>itibariyle var olmasıdır, iktidar kim olursa olsun, bu temel ilkelerin korunmasıdır.
Eğer bu <ı>“Koruma”ı>ya karşı duracak bir güç gösterisi ya da eylemi olursa, devlet gücünü ortaya koyacaktır. Bu gün <ı>“Yargı” ı>bu kararı vermiştir.
Bakın… Dünyanın hiçbir yerinde, <ı>“Anayasa mahkemesi” ı>görevini gören mahkemenin kapısına bir takım insanlar toplanarak <ı>“Allahın emirlerini kimse değiştiremez” ı>gibi bir saptırma ile gösteri yapmaz, yapamaz. Ama Türkiye’de bu ne yazık ki <ı>“Cuma günü” ı>görüldü, bir takım insanlar <ı>“Allahın emirleri” ı>diyerek Anayasa Mahkemesinin üzerine yürüdü.
İşte size sözünü ettiğimiz tehlikelerin ayak sesleri…
Bir dönem de aynı girişimlerde bulunmuşlardı, onları da unutmadık daha…
Düşünebiliyor musunuz? Vatandaş, başbakan’a sesini duyurmak için avazı çıktığı kadar bağırarak derdini anlatmaya çalışırken yaka-paça götürülüyor. Ama bir takım insanlar <ı>“Yüksek yargı”ı>nın kapısı önüne gelip gösteri yapıyor, ama kimse sesini çıkarmıyor.
Belli ki <ı>“Ne demek istediğimizi”ı> anlatmakta zorluk çekiyoruz, bu açık…
Ancak bir kez daha söyleyelim. Kimsenin başını örtmesi ya da örtmemesi özgürlüğünün karşısında değiliz. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin oyulmasının da her zaman karşısında olacağız, uyanık kalmaya devam edeceğiz.
Şu anda, Anayasa Mahkemesi’nin kararı üzerinde, gerekçesini de görmeden yorum yapanlar ve hatta kibar kelimelerle <ı>“Haddini aşma” ı>hezeyanı içinde olanlar…
Şu anda <ı>“ı>duruyorsunuz…
Bir gün eğer milleti <ı>“Rejim tercihi” ı>noktasına sürüklerseniz, tercih noktasına getirirseniz, sonucunun ne olacağına siz karar veremezsiniz.
O karar noktası, milleti de, ülkeyi de, sizleri de, bizleri de yok edecek kadar tehlikelidir.
Cevabını önceden kestiremediğiniz soruyu sormak, eğer bir de <ı>“rejimini tercih et” ı>boyutundaysa…
İşte o zaman <ı>“Aklın yittiği yerden”ı> kaçmaya çalışın…
Son sözü TBMM Başkanı sayın Köksal TOPTAN için söyleyeceğim.
Size birileri <ı>“Pas” ı>verdi Sayın Başkan. Siz de yaratana kuvvet <ı>“Hacı burun” ı>ile topa vurdunuz.
Ama…
Top, karşı kalenin direğine çarpıp geri döndü ve sizin kalenize doğru gidiyor, haberiniz olsun, bari kendi kalenişze girecek golü önlemeye çalışın…
<ı>07 HAZİRAN 2008ı>