AKP nin en iyi bildiği iş ekonomi…

Krizler içerisinde çaresiz kalmış ülkemizi bolluğa refaha çıkarmaya söz veren AKP yi başa getirdik. Kıl dediler, yün dediler, tüy dediler, hadi dedik bir dönem daha seçtik. Son dönemlerde ağzına mikrofon tutulan her iktidar politikacısından benzer söylemleri dinliyoruz. Efendim iki dönemde Allahın yardımı ile çok büyümüşüz. Bu gün dünyanın ilk yirmi ekonomisi arasındaymışız. Milli gelir kişi başına en az onbin dolarmış. İhracatımız jet hızı ile yükseliyormuş. (Karşılığı olan ithalatı söylemeye dilleri varmıyor). Küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biriymişiz.

Ya ben başka bir ülkede yaşıyorum, yada birileri bizimle iyi eğleniyor. Bize babamızın söylediği, okulların öğrettiği şey, eğer büyümek istiyorsan tükettiğinden çok üreteceksin. Bu üretim tarım olabilir, sanayi olabilir, teknoloji olabilir, hizmet (turizm) olabilir. Bizim gibi 72 milyonluk bir ülkede ise bu dallardan en az ikisi veya üçü çok aktif olmalıdır.

Aylardan Temmuz. Yazın en verimli ayı. Turizm beldemiz Foçada hafta içi mavi tura çıkan tekne yok gibi, Her yer boş, her üç-beş yazlıktan birinin üzerinde satılık veya kiralık tabelası var. Bu durum güneyde birkaç beldemiz dışında aynı, turizm iyi gitmiyor.

Gırtlağına kadar siyasete batmış bir YÖK yüzünden bilimden uzaklaşmış üniversiteler, iğdiş edilmiş TÜBİTAK, Dünyada AR-GEye en az pay ayıran şirketler. Bu manzara karşısında yeni teknoloji ürtiminin hangi boyutta olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok.

Sanayimizin son on yıl içinde ne kadar geliştiğini görmek için açılan ve kapanan fabrika sayısına, istihdam durumuna baktığımızda 2002 nin gerisinde olduğumuzu görüyoruz. Dışardan ara malı veya yarı mamul olarak getirdiğimiz eşyayı birilerinin istediği biçimde montajlayıp satıyoruz. Birilerinin taşeronu olmuşuz, buna da sanayi diyoruz. Buna paralel olarak da KOBİler borç batağında, öz fabrikalarımız bir bir kapanıyor. 2002 de %8 olan işsizlik bu gün TÜİK marifeti ile %12 gibi gösteriliyor.

Mükemmel ve tarıma uygun coğrafyası ile ülkemiz çok daha geri teknelojilerle kendi kendine yeten bir ülke iken, AKP iktidarı sayesinde, buğdaydan mısıra, fasülyeden mercimeğe, tüm tarım ürünlerinin ithalatçısı olmuşuz. Böylesine güçlü bir tarım ülkesini ithalata mahkûm edebilmek için AKP iktidarı elinden geleni yapıyor görünüyor.

Pamukta dünyanın en geniş ve verimli ekim alanlarına sahip Türkiye nasıl oldu da dünyanın pamukta ikinci ithalatçısı durumuna geldi?

Dünyanın en kaliteli tütününü üretirdik. Ne oldu? Söyleyelim. AKP nin tek başına iktidar olduğu dönemde, yani (2002- 2010 Haziran) arasında Enflasyon %108 artarken,

Sulama ücretleri %231,

Gübre fiyatları %196,

Mazot fiyatları % 136 artmış.

Bunun daha açık anlatımı çifçi sömürülmüş, elinden ekmeği alınmış.

Hani bir zamanlar bizim hayvancılığımız vardı. Hatırladınız mı? 1980 de, yani mevcut yönetim zihniyetyinin pirleri zamanında bu ülkede 50 milyon küçükbaş, 30 milyon büyükbaş hayvan vardı. Şimdi ise 20 milyon küçükbaş, 10 milyon büyükbaş hayvanımız var. Müthiş başarı örneği değil mi? Başımızdakileri kutlamak lazım doğrusu. Gerçi ET ve Balık Kurumunun başındaki beyefendinin köy köy, mera mera gezip bu sayıları nasıl arttıracağımızı araştıracağına, ithal sığırların etini övmesini yadırgadık ama olsun. Müthiş bilgililer ve çoooook çalışıyorlar. Eğer bunları bir dönem daha seçersek en azından hayvanları müzede görebilecek sayıya düşüreceklerine canı gönülden inanıyorum.

22/7/2010