- Kategori
- Güncel
Aksaray tartışmaları…

Başbakanlık çalışma merkezi olarak başlanıp Cumhurbaşkanlığına devredilen ve Aksaray olarak isimlendirilen binanın yapılması ülke çapında basın ve siyaset dünyasında tartışmalara neden oldu. Bu binanın yapılmasını doğru bulanlar kadar yanlış bulanlar da var. Cumhurbaşkanı ülkenin, devletin itibarının göstergesi olarak yapılmasının doğru olduğunu ileri sürerken karşı çıkanlar bunu gereksiz bir harcama, israf olarak kabul etmektedirler.
Günlük siyasetin dışında kalarak yapılanları değerlendirmek gerekiyor. Devletleri yönetenlerin çalışacakları, kullanacakları yerlerin temin edilmesi, düzenlenmesi önemli bir ihtiyaç. Bu ihtiyacın karşılanması adına yapılanları israf olarak görmek her zaman doğru olmayabilir.
Devleti yönetenler toplumun hayatında önemli değişikliklere yol açacak kararları alma yetkisini ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu durum devleti yönetenlerin görev ve sorumluluğunu artırmaktadır. Görev ve sorumlulukların fazlalığı bir takım hakları da gerektirmektedir. Bu yönüyle devleti yönetenler için, devlet adına çalışanlar için ihtiyaç duyulan yerlerin yapılmasını yadırgamayanlar, haklı görenler olabilir. Ancak ülkelerde yaşayan insanların hayat şartlarının seviyesi ile yönetenlerin hayat şartlarının seviyesi arasında fazla bir fark olmamalıdır. Özellikle seçim süreci ile yöneticilerin belirlendiği demokratik yönetim anlayışının hakim olduğu toplumlarda bu konu çok daha fazla önem kazanmaktadır. Yöneten-yönetilen arasındaki mesafe, yaşam standartlarındaki fark arttıkça toplumsal huzursuzluk da artar. Yönetenler bir yönüyle topluma hizmet amacıyla toplanan maddi kaynakların yönetimini ve kullanımını da tekellerine almış olurlar. Yönetenler bu kaynakların büyük çoğunu toplum için kullanması gerekir. Bu gerekliliğe karşın kaynakların israf edilmesi anlamına gelebilecek veya en azından öncelikleri çok daha geride olan alanlar için harcanması tartışmalara yol açabilir. Bu durum toplumsal vicdanı zedeleyebilir.
Aksaray binasının yapılışını bu yönüyle değerlendirmek gerekmektedir. Devletin itibarını ortaya koyma adına böyle bir binanın yapılması belki bir oranda haklı görülebilir. Fakat devletlerin itibarı sadece yöneticilerin oturdukları binalarla gösterilmez. Devletler dünya üzerindeki siyasi, sosyal, kültürel, eğitsel, ekonomik gelişmişlik düzeyleri itibariyle bulundukları noktalar çok daha önemlidir. Devletler toplumlarıyla, toplumu oluşturan bireylerin güçleriyle, çalışmalarıyla, ürettikleri ile dünya üzerinde itibarlarının yerini belirlerler. Milli güç unsurları diye nitelenen her tür insan, madde ve manevi güç unsurlarının en üst düzeyde geliştirilmesi ülkelerin gelişmişlik düzeylerini de gösterir. Ülkede yaşayan insanların gelişmişlik düzeyleri, yaşadıkları her tür sorunlar dikkate alındığında çok alt düzeylerde yaşanan sorunlar çözülmemişken yönetenlerin kullanacağı gösterişli binaların yapılması doğru olmaz. Yöneticiler için hazırlanan binalar hangi nitelikte olursa olsun toplumu oluşturan bireylerin yaşadıkları ortamların niteliği gelişmişlik göstergesi veya itibar göstergesi olarak çok daha önemlidir.
Ekonomik gelişmişlik düzeyimiz çok da ileri düzeyde değil. Dünyanın ilk yirmi büyük ekonomisi arasında olan bir ekonomimiz var denebilir. Ancak ülke içindeki zenginliğin dengeli bir dağılımının yapılabildiğini söylemek çok zor. Üstelik mevcut ekonomi kırılgan bir yapıda. Büyük oranda dışa bağımlı. Üretim düzeyi her alanda çok aşağılarda. İşsizlik oranları oldukça yüksek. Eğitim sistemi önemli sorunlarla boğuşuyor. Sağlık sistemi büyük problemlerin içinde. Adalet sisteminin ne olacağı belirsiz. Yönetim sorunları, iş sağlığı ile ilgili sorunlar, kadına karşı şiddet, eğitime ulaşma imkanlarındaki sorunlar, ortalama gelir düzeyindeki düşüklük, kayıt dışı ekonomi, haksız vergiler gibi bir çok alanlara bakıldığında büyük sorunlar söz konusu iken devletin itibarı adına devasa binaların yapılması, toplum içinde gereksiz tartışmaların ortaya çıkmasına neden olunması Aksaray binası ile ilgili olarak yapılanlarda önemli hataların bulunduğunu göstermektedir.
Siyasi iktidarlar seçimle gelir, seçimle gider. Bu nedenle hatalarının cezalarını seçimde halk verir diye düşünülebilir. Ancak bu durum beş yılda bir seçimle toplumsal tepkinin gösterilmesinin istenmesi gelişmişlik açısından da doğru bir yaklaşım değildir. Siyasi iktidarlar her aşamada toplumun düşüncelerini dikkate alarak hareket ederse toplumsal gelişmişliğin düzeyi de o derece yükselir. Devleti yönetenlerin üzerinde bu düzeyin geliştirilmesinde önemli sorumluluklar bulunmaktadır.
Soru, Görüş ve Değerlendirmeleriniz için…
Ahmet Hikmet