Al Sana Derbi

Adam maçtan geliyor, üstünde forma, elinde bayrak. Takımı kazanmış, şampiyon olmuş. Evden içeri şampiyon tezahüratları ile giriyor.. Evde yemek yok, para yok, üstelik eşyalara haciz gelmiş.
Damarlarımızdaki kan, taraftarı olduğumuz kulübün renginde akar…
Futbol deyince bu ülkede akan sular durur, sonuca göre de hayat bayram olur, ya da ‘’elde var hüzün’’

Bu derbilerden sonra o kadar hakem konuşuluyor ki,
Birilerinin  her an ‘’Bu Ali Palabıyık’a maç vermeyin, ülkenin sorunlarından daha çok konuşuluyor’’ demesi an meselesidir. ..
Hayatı boyunca bu akıma dahil olarak bu duyguları sıkca yaşamış biri olarak artık yaşımızın verdiği olgunlukla olsa gerek olaylara artık (TV deki anlı-şanlı yorumcuların aksine) daha adilane bakmayı ise kendimce bir ayrımcılık olarak görüyorum…
Fenerbahçe-Beşiktaş maçını canlı izlemedim ama maçın özetlerini ve önemli anlarını izledim.
Beşiktaş takımının ofsayt gerekçesi ile sayılmayan golünün ofsaytla bir ilgisi olmadığı anlaşılıyor. Bu yardımcı hakemin hatası ki, hemen her maçta böyle 1-2 vaka oluyor..
Ayrıca Beşiktaş’ın Cenk’e yapılan bir harekete penaltının atlandığı açıkca gözüküyor…
Daha başka da bir şey yok. (Daha ne olsun diyenler de haklı) Penaltılar doğru…Kırmız kartlar doğru…

Böyle gerilimli maçlarda hakemlik de zor.. Futbolcudan, T.Direktöre'e, yneticilere kadar her kes hata yaparken onların hata yapmaları değil, hata yapmamaları anormal..

İngiltere Premier ligi maçlarını daha çok seyrediyorum. Orada da hakemlerin çok kritik hatalarını görüyorum ama futbolcuların sağukkanlılığı ve itirazdan çekinir durumları dikkatimi çekiyor.
Beşiktaş takımının son iki senedir üstün kadrosuna rağmen ve büyük bir üstünlükle şampiyon olmasına rağmen, Fenerbahçe’yi kupa da dahil, yenemesinin asıl sebebi bana göre daha maç arefisnde gerilime giren T.Direktörlerinin bu geriliminden oyuncularının etkilenmesidir.


Aykut Kocaman’ın sıkça eleştirilen, tepkisiz ‘’buz adam’’ soğukluğu, bu derbi maçlarda ne kadar işe yarıyorsa, Şenol Güneş’in öfke ve sinirlerine hakim olamaması hem sağlıklı karar alamamasına neden oluyor, hem de kazanmasına engel oluyor..

Bu gereksiz gerilim için Beşiktaş’lı duayen ve saygın yazar Atilla Gökçe şöyle yazıyor,
-‘’Şenol Güneş şayet gömlek ve kravatına gösterdiği özeni takıma gösterseydi, kazanabilirdi. Quarizma ve Caner’e hiç kıyamadı. Bazı oyuncularına kıyamıyor.’’
Atilla Gökçe şöyle devam ediyor, ki bunu ben de Fenerbahçe’nin kaybettiği bazı maçlar için ‘’hakem yüzünden kaybettik’’ diyenlere hep söylerim..
-‘’Rahmetli Güzel adam Vedat Okyar ‘’Güçlüysen hakemi de yeneceksin be anam’’ derdi.
Beşiktaş sahada eksik kalmanın dezavantajını da hiç yaşamadı. Bu da bir avantajdı. . Quarizma atıldı, arkadan Neto, Atiba atıldı, arkadan İsmail Köybaşı..

Bana maçtan önce sonuç ne olur diyenlere Beşiktaş’ın ağır bastığını söylemiş, sebep de Fenerbahçe’nin Quarisma’yı durduracak beklere sahip olmadığını, bu nedenle de karşısında oynayan İsmail Köybaşı’nın muhtemelen oyundan atılacağını söylemiştim.
Elbette Aykut da böyle düşünmüş olacak ki, onu çok adamla etkisiz hale getirmeyi planlamış.
İsmail nitekim 5 dakikada oyundan atıldı ama Quarisma oyunda dahi yoktu…
Ligin henüz 6. haftası oynandı. Mustafa Deniz’linin ile 8. haftaya kadar bu lig için bir şey söylenmez sözü gerçek… Fenerbahçe bu 6 maçın 3.ünü kendisine en büyük rakip olan zor takımlarla oynadı ve aldığı puanlar ilersi için yeterli…
Beşiktaş ise biraz daha sakin düşünmeli ve öz eleştiri yapabilmeli… Kaybettiği bir şey yok ve daha tam 30 daha var. Dünyanın sonu değil…

Ozan Tufan’ın kaçırdığı 3 %100 gol pozisyonu için de düşünmeli.. Ya onun yerinde bir başkası olsaydı?..
Bir de 2-0 dan sonra sadece 6 pasla gidip sonuçta Babel’in attığı gole bir bakmalı.. Mağduriyet bir yere kadar..

Böyle muhteşem bir golü atabilecek bir takımın günahını tamamen hakemin üzerine bırakıp, futbol dışı olaylara odaklanmasının bir faydası olmayacağının bir an önce bilincine varması gerekir..

Aksi halde Beşiktaş camiası kaybedilen puanların ardından sadece kendi kendisini aldatmış olacaktır...