Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '08

 
Kategori
Astroloji
 

Aladoğan = Koç Burcu 2. bölüm

Aladoğan = Koç Burcu 2. bölüm
 

Fotograf . Suha Derbent


YABANİ HİNDİBA

Aladoğan -İnsanlarının bitki totemi yabani hindibayı hemen herkes tanır. Parlak yeşil bir rozet gibi açan ve diş diş yaprakları olan bu bitkinin sapı 15 cm. uzunluğundadır. Ucunda beyaz tül gibi bir kürecik bulunan sarı bir çiçek açar. En hafif bir rüzgarda bile bu ince lifli kürecik dağılır ve tohumlar rüzgarla birlikte etrafa saçılır. Kökleri ve sapı zedelendiği zaman beyaz bir süt salgılar. Yalnızca köklerinin şifalı olduğu söylense bile bitkinin tümü çok yararlıdır. Dümdüz biçilmiş çimleri sevenler aralarında pervasızca biten bu bitkiden pek hoşlanmazlar. Bahçıvanlar yabani hindibayı yok etmek için durmadan ilaç sıkacaklarına, çiçek açmasını bekleyip kökleriyle birlikte topraktan çıkarsalar daha akıllıca davranmış olurlardı. Kökleri kurutulduğu zaman bitkisel ilaç yapımında kullanılabileceği gibi yapraklarından da olağanüstü lezzetli yemek yapılabilir.

Biraz bekletildiğinde hafif acılaşan yaprakları uyuşturucu bir etki yapar. En iyi hazırlanış biçimi kaynatmadan önce tuzlu suya yatırmak, ya da suyunu sürekli boşaltarak birkaç kez kaynatmaktır. Yabani hindiba yapraklarında gram başına havuç ya da salatada olduğundan yedi kat fazla A vitamini vardır. Üstelik içinde B, C, G vitaminlerinin yanısıra kalsiyum, fosfor, demir ve kanı temizleyip alkalize eden sodyum bulunur. Bedenin boşaltım organlarını temizleyip açılması için tonik olarak kullanılabilir. Ayrıca idrar söktürücü ve kan şekeri dengesini sağlamakta da kullanılabilir.


Aladoğan İnsanları daldan dala atladıkları için yabani hindiba gibi her yerde belirmek huyları vardır. Enerjileri ile nasıl başedeceklerini bilemeyen bu kişilerin severek çalıştıkları alanlarda ne kadar yararlı olacaklarını göremeyenler onların bu huyundan rahatsız olabilir. Tükenmez enerjileri bu enerjiyi yönlendirip kullanmayı bilen kişilerin elinde çok yararlı bir güce dönüşür. Onlar kendilerini anlayan ve onlara zaman ayıranlar için gerçek bir hazine gibidirler.

Aladoğan İnsanlarının ilgilendikleri konuların, nesne, düşünce ve insanların açılmasına, arınmasına yardımcı olmak gibi bir yetenekleri vardır. Kendileri çok açık ve dolaysız davrandıkları için, başkalarında yalancılık ve ikiyüzlülükle karşılaştıklarında düşüncelerini açıkça söylemekten kaçınmazlar. Dürüst ve mantıklı olan Aladoğan İnsanları çevrelerindeki olaylar hakkında da genellikle doğru bir bakışa sahiptprler. Onları dinlemesini bilenler kendi duygu ve düşüncelerini daha açık ortaya koyabilirler.

Aladoğan İnsanları çalışma saati sona erdikten sonra bile içindeki enerji selini denetlemekte güçlük çektiği için yabani hindibanın sakinleştirici gevşetici özelliklerinden yararlanabilirler. Bu burcun insanlarının başına sık sık kan hücum eder. Yabani hindibayla birlikte başka otlardan kaynatılarak içilen bir çay bu durumda iyi gelir.

Aladoğan İnsanları başağrılarına ve baş bölgesinde ortaya çıkan çeşitli hastalıklara yakalanabilirler. Ve başlarını diğer insanlardan çok daha fazla ve kazara oraya buraya çarparlar. Bu belki de önceden çok fazla düşünmeden bazı şeylerin içine hızla daldıkları içindir.


ALADOĞAN


Bu konuda hayvan totemleri aladoğana çok benzerler. Kızıl kuyruklu bu doğan buteo türündendir. Kanatlarının arası çok geniştir, yelpaze gibi bir kuyruğu vardır ve kırmızı kuyruklu tek türdür. 60 cm. boyunda olan bu büyük kuşun kanat açıklığı bazen 1.5 m. yi bulur. Tam yetişkin olmayan kuşların tüyleri kahverengidir. Göğüs derilerinde kahverengi çizgiler bulunur. Üst kısmı kahverengi olan kuyrukları ancak tam yetişkin hale geldikleri zaman kızıllaşır.

Geniş ve yuvarlak kuyrukları uçarken dikleşir. Bu kızıl kuyruklu doğana haksız bir biçimde " tavuk doğanı " adı verilmiştir. Pek çok çiftçi tavuklarını kapacağı telaşıyla tüfeğini ona doğrultmaktan kaçınmamıştır. Oysa son yıllarda yapılan araştırmalar aladoğanların besinlerinin ancak yüzde onunun küçük kanatlı hayvanlardan oluştuğunu ortaya koymuştur. Genellikle fareler, köstebekler, sincaplar, tavşanlar ve böceklerle beslenirler. Soyunun azaldığı yerlerde, ortalığı küçük tırnaklı hayvanların kapladığı ve ekinlere büyük zarar verdiğ görlmüştür. Bu da doğanın dengeleyici adaleti olsa gerek.

Aladoğanlar çıngıraklı yılan etini çok severler. Ayakları pullarla örtülü olduğu için kendilerini yılanın zehirinden koruyabilirler. Ancak yılan zehirine karşı şerbetli değildirler ve çok sevdikleri bu avın peşinden koşarken bazen kendilerini kurban durumuna düşürebilirler. Doğanlar bir yılan yakaladıkları zaman ısırmasın diye önce kafasını koparırlar. Aladoğanlar sık sık kargaların, baykuların, şahinlerin, diğer doğanların ve arasıra ötücü kuşların saldırısına uğrayabilir. Bu büyük kuş 14 yaşına kadar yaşayabilir. Yuvalarını genellikle yüksek ağaçların, kaktüslerin, yucca ağaçlarının üstüne ya da yüksek kayalıklara kurarlar. İlkbaharda yuvalarına 2-3 tane beyaz üstüne açık kahverengi benekli yumurta bırakırlar. Hem dişi hem erkek aladoğan yavruların bakımıyla ilgilenir. Doğanlar uzun yıllar boyunca dönüp dönüp yuvalarına gelirler.Uçarken çıkardıkları ses düdüklü tencere sesine benzer, gırtlaktan gelen bu " skeeek" sesi yakından neredeyse güvercinlerin gurlamasını andırır. Aladoğanlar çok iyi uçarlar. Gökyüzünde şaşılacak kadar uzun bir süre dolanırlar ve bu süzülüş sırasında kuyruklarıyla bedenleri arasında ilginç bir açı oluşur. Rüzgarlı bir havada onların gökyüzünün maviliklerinde keyifle uçuşmalarını seyretmek insana sevinç veriri. Özellikle çiftleşme döneminde gökyüzünde gerçek birer sanat harikası yaratırlar. Uçarken yavaşça eşlerinin kanadına değer, ya da kendilerini boşluğa brakıp metrelerce top gibi düşer, sonra birden yeniden kanatlanıp havalanırlar.


Aladoğan Doğu'nun büyük kuşu kartalla birlikte Kızılderililerin gözünde özel bir kuştur. Pueblo kabilesi üyeleri ona " Kızık Kartal " derlerdi ve kartal gibi onun da gökyüzü ve güneşle özel bağlantıları olduğuna inanırlardı. Aladoğan çok yükseklerde uçarken bile toprağı açık seçik görebildiği için Kızılderililer güneşe ve Büyük Ruh'a adanan dinsel törenlerde onun tüylerini başlarına takardı. Yağmur duasına çıkarken ve şifa törenlerinde aladoğan ve kartal tüylerini takmak bir gelenekti. Ojibwa ve başka bazı kabileler aladoğanı öncü kabileden sayarlar ve bu burcun insanlarının akıllı ve ileri görüşllü olduklarına inanırlardı.


" Ağaçların Çiçeklenme Dönemi"nde dünyaya gelen kişiler aladoğanlar gibi görkemli insanlardır. Her zaman fiziksel değilse bile ruhsal bir görkemleri vardır ve kanatlarını geniş bir açıyla açabilirler. Sürekli olarak yeni işlerin, projelerin, yeni düşünce akımlarının peşinde koşan usta birer avcıdırlar. Bu insanlar totemleri gibi açık ve koyu dönemler geçirirler. Aydınlık dönemlerinde neşelidirler, karşılaştıkları herşeye açıktırlar. Karanlık dönemlerinde yalnızlıklarına çekilir ve yaşamın kendilerine neden böyle çarpık göründüğünü bulmaya çalışırlar. Genellikle korkusuz kişilerdir. Dünyanın " çıngıraklı yılanları " olarak gördükleri kimselere karşı, kendi güvenliklerini hiç düşünmeden harekete geçmeye hazırdırlar. İkiyüzlü, ya da haksız buldukları kişilere karşı pek sabırlı değildirler Karşılarındaki istese de istemese de düşüncelerini yüzlerine karşı dosdoğru söylerler. Ancak bazen kendilerinden daha güçlü yılanlara çattkları olur ve bu gibi durumlarda kazanmak yerine kenilmek tehlikesiyle karşı karşıya gelebilrler. Eski efsanelerde kişilklerinin doğru bir yorumu olmasada yılan yeraltı dünyasının, kartal ve aladoğan ise dorukların temsilcisi olarak görülür. Bu iki hayvanın düşman olarak görüldüğü çağlardan beri aladoğan ve yılan insanlarının biraraya geldikleri zaman bazı zorluklarla karşılaşmaları doğaldır. Ancak bu kişiler hem kendilerini hem de karşılarındakini tanıyarak birbirleriyle çatışmakla kamayıp birbirlerini tamamlayabileceklarini de anlayabilirler.

Aladoğanların zehirden kurtulmak için yılanların kafasını koparması gibi Aladoğan İnsanları da tehlikeli gördükleri insanlara karşı çok acımsızca hareket ederler. Bu durumda tanıdıkları tek ilke " en iyi savunma saldırıdır " ilkesidir. Kızdıkları zaman yaralayıcı sözleri tıpkı keskin bir pençe gibi insana acı verir.

Küçük kuşların uçuş sırasında bazen aladoğanlara saldırması gibi Aladoğan İnsanları da yeni bir iş ve düşünce peşinde kanatlanırken onları ya da birdenbire ortaya çıkan enerjilerini kavrayamayan bazı kişilerin saldırısına uğrayabilirler. Bu tür karşılaşmalar her zaman kavga ve yaralanmayla sonuçlanmaz, bazen anlaşmazlıkları ortadan kaldıran çok yararlı tartışmalara yol açabilir. Aladoğan burcundan arkadaşı olanlar onları sever ve güvenirlerse yaşam içindeki süzülüşlerini de büyük bir zevkle izleyebilirler. Bu durumda Aladoğan İnsanlarının çevrelerine yaydıkları güç ve enerji başkalarına da onlarla birlikte kanatlanmış oldukları duygusunu verir. Onlar böyle uçarken düşün ve ruh dünyasında yaptkları akrobasilerle, yaşamın bazen bulutlar ardında kalan gerçeklerini kendileri gördükleri gibi başkalarına da gösterirler.


Onların yaşam alanı gökyüzüdür. Yükseklerde bakarak yeryüzünde nasıl davranacaklarına karar verirler. Onların gücü, yeni düşünceleri ve işleri gerçekleştirebilmelerinden, yolundan çıkmış işleri yeniden rayına oturtmalarından gelir. İçlerinde iyi şeyler yapmak için sürekli bir istek vardır.

Herşeyin doğru bir şekilde gelişip serpilmesini isterler. Doğuştan gelen bir iyimserlikleri, güçlü bir istemleri, işleri istedikleri biçime getirme konusunda korkunç bir dirençleri vardır. Bağımsız düşünen kişilerdir, düşünce ve duygularında çok açık, dürüsttürler. Davranışları biraz aceleci gibi görünse de herhangi bir konuda karar verip harekete geçmeden önce mutlaka her yönüyle düşünmüşlerdir.Olaylar karşısındaki davranışları ve yapıları henüz konuşmaya başlayan bir çocuk kadar taze, açıktır. Ancak yine tıpkı küçük bir çocuk gibi dikkatlerini biraz zor toplarlar ve bazı işlere duydukları ilgiyi daha başındayken kaybederler. O işin gerçekten yürüyüp yürümeyeceğini anlayana kadar beklemeye bile gerek duymazlar. Enerjilerini dengede tutabilmek için biraz sabırlı ve kararlı olmayı öğrenmeleri gerekir. Totemleri gibi bulutların üzerinde gezinebilir ve evren ile daha yakın ilişki kurabilirler. Ancak çoğu kez yeryüzü işlerine öyle dalarlar ki, bu ruhsal yeteneklerini unuturlar. Güçlerini dengelemek için bu yönlerini koruyup güçlendirmeleri gerekir.

Açık ve uzak görüşlülükleri ve enerjileriyle iyi birer yönetici olabilirler. Ancak bunun için enerjilerini yönlendirmeyi ve bir işte kendilerine gereksinim duyulduğu sürece kalmayı öğrenmeleri gerekir. Enerjilerini denetlemeyi başarırlarsa yapamayacakları hiçbir iş, aşamayacakları hiçbir engel yoktur, Ancak bunu öğrenmeleri uzun sürer ve bu süre içinde duygu dünyalarında birçok karanlık dönemden geçmek zorundadırlar.

Uğurlu renkleri sarıdır. İlkbahar güneşinin ve yabani hindiba çiçeğinin sarısı olan bu renk onların aydın niteliklerini kullanmalarına ve düşüncelerini bilgiye dönüştürmelerine yardım eder. Ayni zamanda karşılaştıkları insanlara ve esnelere karşı açık olmalarını sağlar. Yapılarından gelen neşe, sağlık ve ruhsal iyimserliklerini daha da güçlendirir. Aladoğan İnsanları sık sık kafalarıyla duvara toslama özellikleri bir yana bırakılırsa, sağlıklarına dikkat ettikleri sürece dayanıklı ve sağlam yapılı insanlardır.

Fırtına Kartalı kabilesi onların enerji ve kararlılıklarını daha da arttırır. Bu burcun insanları bir noktada takılıp kalmamaya, yanıp kül olmamaya, ayni kabilenin diğer üyelerinden çok daha fazla dikkat etmelidirler. Kabilelerinden gelen enerjiyi dizginleyerek, içlerindeki ateşi çevrelerindeki insanlara ve olgulara sürekli bir ısı ve ışın kaynağı gibi yaymayı öğrenmelidirler.

Doğu'nun Koruyucu Ruhu Wabun'un ilk ayında doğan bu kişiler, Wabun'un armağanı olan kavrayış yetenekleriyle enerjilerini dizginleyebilrler. Yine Wabun'un etkisiyle enerjilerini yönlendirerek kendleri ve çevrelerindekileri ruhsal bir gelişim sürecinden geçirmeyi başarıabilirler.

Bu burcun insanları çocukluk çağlarında çok hırslıdırlar ve onları kontrol altında tutmak zordur. Onlarla başa çıkmak için çok uğraşmak gerekir. Neşeli, dürüst, uyanık çocuklardır. ve zaman zaman dinlenmeleri sağlanırsa bünyeleri oldukça sağlamdır. Yeterince dinlendirilmezlerse çeşitli bağırsak enfeksiyonlarına, üşütmelere, sinirsel hastalıklara yada baş ağrılarına yakalanabilirler.

Aladoğan İnsanları her yeni konuda duydukları heyecan ve coşkuyu ana baba olurken de gösterirler. Ancak enerjilerini iyi yönlendiremezlerse bu konudaki ilgilerini de çabucak kaybedebilrler. Böylece çocuklar en azından duygusal alanda kendilerini tek başlarına kalmış gibi hissederler.Anne ve babalarıysa o sırada kendilerine daha ilginç gelen yeni bir konu peşinde koşmaya başlamıştır bile. Çocuklarına her zaman dostça ve adil bir şekilde davranırlar, yanlış bir yol tuttuklarını hissettikleri zaman onları anında uyarırlar. Ancak çocuklarına tıpkı arkadaşlarına davrandıkları gibi davrandıkları için bazen yeterli duygusal desteği vermedikleri olur, oysa çocukların buna gereksinimi vardır.

Doğuşyan arkadaş yanlısı ve iyi geçinilen kişler oldukları için hemen herkesle çok kolay anlaşabilrler. Ancak kendileri gibi Fırtına Kartalı kabilesinden Mersinbalığı ve Wapiti İnsanlarıyla daha çabuk dost olabilrler. Kelebek kabilesinden olan Geyik, Karga ve Susamuru insanlarıyla da iyi anlaşırlar. Kişisel bütünleşmelerini Karga İnsanlarında bulurlar.

.......................................

SON SÖZ

Diğer insanlar Şifa Çemberinde bu burcun döneminden geçerken varlıklarının derinliklerinde yepyeni güçler bulurlar ve yeryüzünün çeşitli olgularını daha iyi kavrayıp bu olgularla uğraşabilirler. Ayni zamanda içlerinde gizli kalmış önderlik yeteneklerini de fark ederler.

 
Toplam blog
: 103
: 2248
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

 Hacettepe Üniversitesi'nde Psikoloji okudu. İ.Ü. Gazetecilik mezunudur. Öğrencilik yıllarında İn..