- Kategori
- Psikoloji
Aldatmak bir sadakatsizlik mi? II

Aldatma’nın sadakatsizlik olup olmadığı konusunu irdelemeye çalışmış, bir de benim penceremden bakmanızı istemiştim, bir önceki yazımda.
“Neden?” dedi birçok arkadaşım. “ Niçin böyle bir konuyu yazma gereği gördün ki?” diye sürdü sorgulamaları.
İşin açıkçası tam da biliyorum diyemem. Evli olduğumu iki dünya tatlısı evlat veren eşimi sevdiğimi biliyorum. Ancak, hovarda yüreğim uslanmaz haylazlıklarına devam ediyor. Aşk adamıyım. Yani aşık olmayı seviyor bu ihtiyarlamaya başlamış bedenin taşıdığı yumruk büyüklüğündeki et parçası…
Özeleştiriyi de seviyor. Lise dönemlerimde ki sol tandanslı ağabeylerin yadigarı özeleştiri yapma alışkanlığı. Toplumun koyduğu kurallara uymama konusundaki direncim, protest ve anarşist kişiliğimden besleniyor sanırım.
Eşimi seviyorum. Ama aşık mıyım? Evet dersem kim inanır ki? Üç yıl çık, iki yıl nişan dönemi ve 23 yıl evlilik. Toplam 28 yıllık beraberlikte “halen aşk vardır !” diyebilen bir babayiğit var mı acaba?
Aldatma dendiğinde, neden ilk olarak usun bedene hükmeden salgıları neticesinde bedenlerin başka tenleri arzuluyor olması gelir ki akla? Oysa rutinlik, gündelik iş ve aile sorunları, ruhsal dengedeki ayarsızlıklar, kendine ait zaman ayıramama… Benzer yüzlerce gerekçe sıralanabilir, insanın eline fırçayı alıp yaşamını renklendirme çabası için…
İşte o nedenle belki de bu konuya değinme gereksinimi duydum.
İşin içine bedenler girdiğinde aldatıldığını düşünen eş, karşısındakinin kendine bedensel olarak sadık kaldığından emin olduğunda, beynine ve arzularına hakim olabildiğini de düşünüyor herhalde. İşte asıl aldatış o zaman başlamıyor mu? Tüm bunların altında yatan asıl gerekçe ego tatminine yönelik. “ Ben özelim” duygusunun kişinin ruh sağlığına olan pozitif etkisi, tersi durumda ille de negatif olmak zorunda mı?
Bir önceki yazımda da demeçlerinden alıntı verdiğim Prof. Dr. Psikiyatr Mehmet Sungur, kadınlar üzerinde yaptığı araştırmalarından söz ediyor. Sanki yalnızca aldatılan ve sadakatsizliğe uğrayanlar kadınlarmışcasına…Şöyle diyor Prof.Dr. Sungur "Aldatılan bayan, 15 yaşında tecavüze uğramıştı; ama tecavüz, bu sadakatsizlik kadar üzmemişti onu, çünkü o bir yabancıydı. Oysa bayan, eşini en iyi arkadaşı sanıyordu. Sonuçta 'Demek ki değilmiş' kararına varmıştı. Bu hasta intihara eğilimliydi. Çünkü en iyi dostunu ve dünyaya inancını kaybetmişti. Bunun için aldatma kavramının esasını anlamak gerekiyor, insan üzerindeki etkisi nedir diye. Bir ilişki sorunun sonucu olarak mı ortaya çıkıyor, yoksa böyle bir şey olduğu için mi ilişki de sorunlar yaşanıyor? Bunun iyi kavranması lazım." Ve ekliyor ardından sadakatsizliğe uğrayan kişilerin kaybettiklerini sıralıyor.
1- Kimlik kaybediyorlar. “Artık aynı kişi değilim”, diyorlar.
2- Özel olduklarına ilişkin inançlarını kaybediyorlar. “Onun için özel değilmişim, beni kullandı ve attı “diyorlar.
3- Temel değerlerin kaybına bağlı olarak, kişi kendine olan saygısını yitiriyor.
“Aldatılan kişinin başka insanlarla bağları da kopuyor. Çünkü, arkadaşları sürekli olarak soru sordukları takdirde, kendini güçsüz bulduklarını düşünüyor; sormadıkları takdirde ise kendisiyle ilgilenmediklerini düşünüyor. Amaç kaybı oluyor; ölüm düşünceleri gelişiyor. Bütün bunları düşünüp her gün bu azabı çekmek yerine, hayatlarının bitmesini istiyorlar. “ diyen Prof. Sungur Bu kişilerin “Sürekli olarak sadakatsizliğe uğradıklarını düşünüyorlar. Bu, onların düşüncelerini kontrol edemeyişlerini de beraberinde getiriyor. Aslında kontrol etmeye çalışmamak da gerekiyor; çünkü ne kadar çabalarsanız o düşünceden kurtulmanız o kadar zorlaşıyor. Düşünceden kurtulmaya çalışmak yerine bir psikiyatrla birlikte düşünmek gerekiyor. Adalete olan inançlarında bir kayıp oluyor. Dünyanın güvenilmez bir yer olduğunu düşünüyorlar. Kendilerini en çok seven insanlar bunu yaparsa, bu dünyada kime güvenebileceklerini şaşırıyorlar." diyor.
Sormak gerekiyor az yukarıda ki sorduğumuz soruyu sayın Sungur’a ve onun tespitlerine hak verenlere : Bilmediği zaman insan mutlu oluyorsa Aldatılmıyor anlamı mı taşıyor bu? Eşler birbirlerine olan sadakati ince ayarlar ile sürdürebiliyorsa, sadakatsizliğe uğrayan eş aldatılmamış mı oluyor? Gerçekten, aldatış sadakatsizlik midir?