Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '11

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Alerji ve Doğum

Alerji… En çok duyduğumuz kelimelerden biri… “ alerjim var yersem her yerim kabarıyor ”, “o kokuyu burnum aldığı anda kaşınmaya başlıyorum”, “tenime değerse anda nefes bile alamaz hale geliyorum” , “her sabah aynı hapşırma krizi” vb. nice benzer cümleyi artık yadırgamıyoruz.

Alerjilere sebep ise hep değişen ve sunileşen dünyayı gösteriyoruz değil mi?

Her şey o kadar doğallığından geçti ki, kimyasallar, katkı maddeleri, sunileşen ve gittikçe başkalaşan bir dünyaya beden şifrelerimiz uyum sağlamadığı için alerji oluyoruz diye düşünmeye başladık. Kısmen doğru ama buluttan nem kapar hale gelen insanlığımızın gittikçe artan alerjik reaksiyonlarına tek sebep değişen, değiştirdiğimiz mı?

Bağışıklığımızın düşmesinde ve her şeye karşı alerji geliştirecek hale gelip bedenin kendi kendin e tepki vermesine sebep hep sonradan var olan değişimler mi? Biz doğallığın önemine dair bu konuda hemen 2 kelam ediverirken, değiştirilen doğada doğallığı önemseyerek vurgulamaya başlarken, organik kullanalım derken doğumun şeklinin bu konudaki önemine dair düşünenimiz acaba yüzde kaçımız?

nesildeki sezaryen oranı ile alerjik reaksiyonların çocuklardaki artış oranı birbiriyle fazlasıyla ilintili bulunmuş mesela… Neden olabilir sizce?

Doğumdaki mucizevi süreç, yani olması gereken işleyişin “sancı” diye adlandırılan ama aslında sancı değil sadece bir kasılmadan ibaret olan ve ortalama 1 dakika süren rutini, aralıklarla gelen bir ritim aslında. Bu ritmin içinde kasılma süreleri ortalama 60 saniyeyken kasılmaların arasındaki dinlenme zamanını doğa yavaş yavaş azaltarak bedeni hazırlıyor ve kasılmaların şiddetini de yavaş yavaş arttırarak anneyi de bebeği de alıştırıyor bu sürecin akışına. O arada hormonların salgılanması ve anneyle bebeğin birbirine buluşma anı en şartlarına kavuşmuş oluyor zaten. Eğer doğalına bırakılırsa tabi. Bu kasılmalar bir nevi masaj gibi bebeğin lenf sistemini dolayısıyla bağışıklığını olması gereken düzeye getirirken, akciğerlerinde kalan sıvıyı atmasına da yardım ediyor solunumunun doğum sonrasında dış dünyaya daha rahat uyumlanabilmesi için.

Eğer doğum kendiliğinden başlıyorsa zaten bebeğin akciğerleri de gelişimini tamamlamış oluyor ama ya planlı sezaryen ise…

Doğum anında her anneyi düşündüren ve hamilelik boyunca sık sık sordukları bir soru var bana… “Doğumda dışkılama veya idrar kaçırma durumu olabilir değil mi? Bu hem utanç verici hem de bebeğimize zarar verir mi” diyorlar… Ben de diyorum ki “memeliler arasında doğumunu idrar çıkışıyla gayta çıkışının arasındaki bir kanaldan yapmayan bir tanesini bana söyleyin “. Duruyorlar bir düşünüyorlar. Doğru… Annenin bedeninden bebeğin alabileceği ve bağışıklığını dünyaya hazır hale getirebilecek bazı bakteriler için bu gerekli.. . Yoksa yaratan bir güce inanıyorsak hatalı imalat mı yapmış diye sormamız gerekirdi herkes in doğurduğu kanal göbeğinde, boğazında falan olurdu o zaman.

Elbette bazı vajinal mantarların varlığı halinde doğumun vajinal olması istenmiyor ama bu nadir ve zaten kontrol edilebilen bir durum.

Burada bir de sezaryeni düşünelim. Bebek bir anda tamamen steril ameliyathane ortamına doğuveriyor. Doğum başlamış ve sonra sezaryen olmuş ise haydi hormonlar ve kasılmaların lenf sistemine belki etkisi bir nevi olumlu diyelim, hiç yoktan iyidir. Anne bebek arası bağ oluşumundaki hormonlar açısından da hiç değilse biraz daha iyi sayılabilir, neyden? Planlı sezaryenden…

Planlı sezaryende ise, ne akciğerler oluşumunu tamamlamış, ne gereken masaj yerine geçen kasılmalar var, ne de anneden alınabilecek bakteriler kazanılabiliyor. Tamamen steril bir dünyaya, gelişimini tamamlamamış ve lenf sistemi uyarılmamış halde gelen bir bebek… Sonra… Doğunca anneyi de bulamamış üstelik.. Doğum kodları anneyi bulup 5 duyusuyla anneyi hissetmeye şifrelenmiş bir bebekken, ne anne kokusu, ne sesi, ne teni, ne görüntüsü, ne sütü… Güven duygusu da zedelenmiş bir halde hastanelerin genelde en alt katta olan ameliyathanesinden ve steril ortamından yabancı birilerinin elinde ve bedeninde bir yığın anlamadığı işlem uygulanarak anneyi daha tam hissedemeden çıkılan bir yolculuk… Nereye… Bebek odasına … Kuvöze… vb .. . Giderken yolda ilk tanışacağı mikroplar bakteriler vb ise nedir? Hastane mikropları … Havalandırma ile taşınan, insanların dışarıdan getirmiş olduğu veya hastalardan yayılan… Veya üreyen… Ama anneden alınması gereken ve bebeği dünyaya hazırlayacak olan bakteriler yok.

Sonrasında anneliğin medeni dünyadaki acemiliği ile sterilleştirilen yaşamla beraber iyice artan alerjiye müsait hal ve üstüne binen sunileşmiş, kimyasallaşmış, doğallığı bozulmuş her türlü şarta sahip hayat… Bunlara sağlıklı bağışıklığı olanlar bile alerjik reaksiyon gösterirken bebeklerin son on yıllarda alerjik astım ve genelde solunuma dayalı ama her konuda da ayrı ayrı gelişen alerjileri için acaba size de mantıklı gelmiyor mu bu durum?

Doğallık derken organik olmak, doğal eşyalar kullanmak yeter sanmak hiç de yeterli değil… Herşeyin başında önce doğumun doğallığı lütfen diyelim… Sorguadığım ve sorgulayacağım en baş konu da budur zaten. Dahası… Çooook var… Sorgulayalım mı? Konuşalım tartışalım mı? Haydi…

Sevgilerimle

Jale Özen

 
Toplam blog
: 19
: 11813
Kayıt tarihi
: 26.12.10
 
 

68 doğumluyum. Y. tekstil Mühendisi ve tekstil tasarımcısı olarak başladığım iş hayatım, yoga- pi..