Aman fikstür zalim fikstür üç gün ara ver

Genişliğin çarşambayla, altı pas önündeki sallanan salıyı kapsayacak şekilde dar bir çember çiziyor kanaryalarımız. Çemberin adını Chelsea koyup, rengini maviye boyuyor. Tam göbeğe de Kayseri maçını oturtuveriyor zalim fikstür.

Aman fikstür, zalim fikstür üç gün ara ver. Stamford Bridge’den Moscova biletimizin yarısını isteyecekken, forması al, yanakları al olanımızla hasret giderecekken, sırası mıydı Kayseri maçının ey fikstür?

“Ya kanaryalarımdan biri sakatlanırsa, o zaman ne yaparız Salı günü gurbet ellerde?”

Kayseri’liler için “uyanık” diyenler, ne kadar doğru demişler. Baksanıza yuhalamayalım diye Avrupa yakası zaferlerimizi okşayan; “Başarılarınızla gurur duyuyoruz” pankartıyla gözüktüler bir anda tünelin ucunda. Haydi bu jest karşısında gel de ıslıkla kadroları anons edilirken. İnsanın ıslığı kötürüm oluyor bu jest karşısında.

Bu maç, jest yapan yapana. Türk polis teşkilatının 163’üncü kuruluş yıl dönümünü kutlayan pankartlarıyla papatya formalı kanaryalarımızda jest yapma sırası. Stat hoparlörlerinden, polislere özel olarak bestelenen şarkı cabası.

Aklın Stamford Birdge’te volta atarken, kramponların Saracoğlu’nun mis kokulu çimlerini okşarken, Kayseri gol atınca, gel gör kanaryam, puan kaybetme korkun beni neyledi.

Hakkın olan penaltılarını çalmayıp 6 puanını kendi ceplerine indirenler, olur olmadık penaltı çalıp ismini rakiplere ve basına rüsva eylemek istiyorlar kanaryam.

Gittiğini varsaydığımız puanların muhasebesini tutup, yeni puan cetveli çizerken, cümle alem; “Puan kaybettiler” gaflet uykularına yatmışken, ne goldü o öyle Şentürk’üm, Semih’im?

Hevesler nasıl kursaklarda kalır, bir kez daha gösterdin dosta düşmana. Baksana rakibin teknik direktörü “Aşağılık bir adam vardı sahada” diyor hakemi kastederek. Ligin ilk yarısındaki maçta Edu’nun haksız yere atılmasına diyecek sözü olmamıştı. Ve o maçı kazanıp, “Çok mutluyum, zaferimizi kutluyorum” diyende ta kendisi değil miydi.

Söyleyenler ne iyi etmişler, “Bugün banaysa, yarında sana.”