Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '18

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Amasya Gezisi

Amasya Gezisi
 

Tarih koridorunda iki gün


Aşka dûş olduk derken Aşıklar ve Şehzadeler şehrine düşürdük yolumuzu....

Ortasından Yeşilırmak'ın geçtiği, elmasıyla bereketlenmiş, ulu çınarları, tarihi bina ve kalıntılarıyla ataları yadettiğimiz güzel Amasya'dayız.

İlk gün yaptığımız panaromik şehir turunda büyülendik... Suya vuran evlerin aksi, "altı da bir üstü de bir" sanki bu şehrin dedirtti. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı güzellikte yansıdı... Yüksek dağların arasından süzülen Yeşilırmak, üstüne kurulmuş köprüler, sokaklarındaki ulu çınarlar, hamamlar, camiler, kütüphaneler, müzeler, Bimarhane , dağların içine yerleşmiş kaya mezarları ile ağız Ve gönül dolusu zevk oldu...

Bir Kıpçak Boyu olarak gelip yerleşmiş olanlardan adını alan Boraboy Gölü yazın bir mesire ve ahşap evleriyle tatil beldesi olarak muhakkak ki eşsiz... Bu mevsimde ise, yolda köyden rastlaştığımız yaşlı teyze'nin "donmaya mı geldiniz" deyişiyle çok da yersiz değildi ama değerdi... Yüksek rakım, ormanlık alan ve ikindi vakti bizi biraz üşütse de o güzelim tarçın rengi meşe yaprakları, gölde yüzen ördek ve kazların saflığı, çamların üstündeki karlar, temiz hava ve yüksek dağların arasından görünen olağanüstü renklerdeki bulutların dağılımı bizi kendimize getirdi. Gün kavuşurken tutuşan gök ile kızıllığın yansıması ise olağanüstü bir şekilde büyüledi; neşe ve hüzün arasında dolaştırdı...

Sabah Aykut Hocamız yola çıkarken, her zamanki gibi, ölümü hatırlatan varoluşsal konuşmaları ile, her ana dikkat kesilerek yaşamanın anlamını hatırlatmıştı... Onunla birlikte seyahat edenler bilirler ki, ondan gelen her "Ay Ay Ay" nidası, dikkat kesilinmesi gereken bir ANı , yaşamın ve güzelliklerin ; veyahutta iz bırakmış ataların nelere dikkatle yaşayıp bize aktardıklarının farkına varmayı gerektirir. İşte bu gezi, bizim de hem doğa, hem tarihi eserler ve kültür anlamında, hem kafamızı boşalttığımız, hem gözümüze, gönlümüze, hem damağımıza güzel zevkler edindiğimiz bir gezi oldu.

Amasya'daki ikinci günümüze kartal yuvası gibi tepeye konuşlanmış otelimizden ayrıldıktan sonra Amasya'ya kuş bakışı ile bakıp fotoğraflarımızı çektik, daha sonra Türk Tarihindeki önemli bir mekanı ziyaret edip Ataları yad ettik.

21-22 Haziran 1919'da Saraydüzü Mevkiindeki 5. Kafkas Fırkası'nın karargâhı olan Saraydüzü Kışlası, önemli bir tarihi toplantıya tanıklık etmişti.

O gün, bütün dünyaya vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin yüksek sesle duyurulduğu bir gün oldu:
“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Sözü heryerden yankılandı.

Amasya Genelgesi görüşmelerinin yapılıp kararların alındığı ilk bina 1956 depreminde yıkılmıştı. Ancak temsilen yapılan bina , içindeki tablolar, maketler ve heykellerle bir müzeye dönüştürülmüştü. Doğrusu o zamanın heyecanlı konuşmalarının duvarlarına sindiği o bina 1956'da depremde yıkılmış olsa da, ruhu yansıtılmaya çalışılmış ve özenle yapılmış olan bu yeni binadaki tarih, şahsiyetler ve mücadele bilgileri karşısında son derece müteessir olup gözyaşlarımızı tutamadığımızı söylemeliyim.

Bir kere daha Ata'mıza; onunla birlikte bu kutlu yola çıkan komutan ve askerlerimize; destek veren gerek kamu görevlileri gerekse halka sonsuz şükranlarımızı sunduk. Zira Amasya Halkı, "Müdafa-i Vatan, Muhafaza-i Din ve Devlet yolunda mücadele edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır" söylemiyle karşılamıştı gelenleri... Hepsinin ruhu şad olsun!

Sabahın ayazına karşın başımızı nereye çevirsek bir tarihi eserle karşılaştığımız Amasya'da yolumuza ırmak boyunca yürüyerek devam ettik. Ya bir Selçuklu, ya bir Osmanlı ya da İlhanlılardan kalma eserlere rastladık.

Kale ve göndere çekilmiş bayrağımız başımızı her kaldırdığımızda bizi selamladı. Bulutlarla sırdaşlık eden yalçın kayalar Tanrı Dağlarını anımsattı bize yer yer. Bazı cami ve anıtlar restorasyon çalışması sebebiyle kapalı idi. İçlerine giremesek de minare, taş, çini işlerinden, kubbelerindeki malzemelerden ve her yerdeki ulu çınar ve selvilerden bir tarih koridorunda olduğumuzun bilinciyle gezindik.

Selçuklu'dan kalma bir medreseyi ziyaret ettik. Kuran kursu olarak kullanılmakta olup Tarihi Kapı Ağası Medresesi'nin maketinin üstüne de Kuran Kursu yazılmış olması gönlümüzde derin yerleri sızlattı.
Beyazıd Camii, güneş saati, elyazmaları kütüphanesi ile taş işçiliği, çinileri ile koskoca bir külliye idi ve muhakkak ki görülmeye değerdi ancak restorasyon çalışması nedeniyle her taraftan kapatılmıştı, göremedik.

Şehirdeki Arkeoloji, Etnoğrafya Müzesini gezdik. Müze haline getirilmiş konakları, maalesef bakımsız bir şekilde kendi haline terkedilmiş ve kapısına kilit asılmış Sultan Mesud Türbesini, yeni açılmış Hat Müzesini....

Kervan Yolu üzerindeki bu güzel şehre gelip de Amasya Darüşşifası (Bimarhanesi)nı görmemek olmazdı.

Selçuklu mimarisinde yapılmış olan yapı, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı Hükümdarlıkları sırasında Bimarhane/Şifahane olarak kullanılmış, yakın tarihte Amasya Belediyesi Konservatuvarı eğitim binası yapılmış, 2011 yılından bu yana ise, Osmanlı döneminin önemli hekimlerinden Cerrah Şerafettin Sabuncuoğlu adıyla Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Cerrahi müdehale yöntemlerinin kullanılışlarına ilişkin canlandırma ve maketler ile birlikte o dönem uygulaman Müzikle Tedavide kullanılan enstrümanlar ile makam bilgileri de müzede yer almaktadır.

Ayrıca fitoterapiyle ilişkili bitkilerin yetiştirildiği ve sergilendiği bir bahçe yer almaktadır.

Yeşilırmak kıyısındaki eski konaklar ziyarete gelenler için aşevi (Lokanta/Restaurant/Cafe) hizmeti vermekte yerel tadları sunmaktalar. Odun ateşindeki döner, keşkek, bamya ve toyga çorbaları, baklalı yaprak sarmaları bu tatlardan bazıları...
Amasya'ya gidecek olursanız bu yemeklerden tatmayı, elma yemeyi, Çörekçi Galip Ustadan haşhaşlı, cevizli çörek almayı unutmayınız...

Ayşe Öztekin
7-8 Aralık.2018, Amasya

 
Toplam blog
: 35
: 155
Kayıt tarihi
: 07.01.14
 
 

Hacettepe Ü. İİBF Yüksek Lisans Ankara Ü. Din Psikolojisi Doktora Araştırmacı- Yazar ..