AMERİKA SORUNUMUZ

Amerika bizim tek sorunumuz değil tabi, içimizdeki Amerika başlıca sorunumuzdur. Ülkede bir şekilde yerleşen torpil ve benim adamım anlayışı sıradan insanı her devirde umutsuzluğa iterken yükselme kriterlerinde gerçek bir sıralama her zaman her siyasi parti zamanında bir şekilde sözde kalmıştır.

Adı Doğruyol olan parti tarihte ilk kez HAYALİ İHRACATI icat etmiş, adı yine Anavatan olan bir başka partimiz Türkiye’yi küçücük Amerika yapmaya yemin etmiştir, üretim anlamında yapamadığını elbette tüketim anlamında yapmak için gerekli girişimlerde bulunmuş ve bunda da gayet güzel yol almış denen partiden sonra yine hayali ihracatın mucidi Doğruyol tekrar gelmiş o da “Gümrük Birliğine” gireceğiz diye bir anlaşma yapmış daha sonrasında yapılan araştırmalar göstermiştir ki sadece “GÜMRÜK BİRLİĞİ” anlaşması Türk imalatçısına, iç-dış ticaret dengesine yüz milyar dolardan fazla Türkiye’ye zarar vermiştir.

Bu arada 94 krizine gelmeden önce Doğruyol’un iki anahtar sallayarak geldiğini hatırlamayanlar muhtemelen yaşı küçük olanlardır. Olsun 90’lı yıllardan sonra doğanlar da aynı iklimden bir şekilde nasiplenmişler; onlara da haksızlık yapamayız, biri bir milyar dolarlık “çiftlikbank vurgunu” diğeri de “iki milyar dolarlık”   (OPEL fabrikasını “Citroen” iki milyar dolara satın almıştı) başka bir vurgun yapmayı becerdi.

Bu bit-coin vurgununda da diğerinde de halkımın az çalışıp, çok kazanmak şeklinde oltaya geldikleri olayın ayrı bir boyutudur ama 90’lı yıllardan sonra doğanlar yanlarında verdikleri resim ölçüsünde başarılı oluyorlar.

Bu arada elektronik takip öyle etkili ki çok fazla değil üç yıl önce bir lisede okuyan öğrencimiz için toplu sınav alımı yapmak için iki yüz elli lira toplayacağız, son sınıfların toplam mevcudu da yüz ila yüz yirmi civarında, parayı birçok nedenden dolayı öğretmenler toplamak istemedi; bunun üzerine bir emekli öğretmen veli gönüllü oldu ve onun hesabında para toplanacak ve sınav parası verilmiş olacak. Henüz otuzuncu veli parayı yatırınca öğretmenin hesabı bloke edildi.  Adam iyi niyetinin karşılığında az kalsın başına iş alıyordu.

Hem de otuz sayısında hesabı kilitleniyordu. Söylemek yazmak zor, bizde bazı şeyleri doğru ifade etmek; o zaman çünkü bazılarının ne yapıp ne yapmadıklarını gün gün zaman zaman vermek gerekliliği ortaya çıkarsa adamın belki umurunda olmuyor da taraftarlarını rahatsız ediyor ve sıradan insanı fikrini açıklaması günden güne daha da zorlaşıyor.

Adamlar çift taraflı kartlar kullanıyorlar. Yani bir zamanların üç lideri Ecevit Amerika’dan davet alan ve bursla gazetecilik eğitimi alan ilk gazeteci, Süleyman Demirel ilk mühendis, karşıt partilerin başkanlarıydılar öte yandan Alparslan Türkeş’in de Amerika’da dört beş yıl özel harp eğitimi alan subayın 1960 Askeri darbe bildirisini okuyan ses olması, söz konusu kişilerin 1960’lardan 2000’lere kadar yarım asır Türkiye üç dört kişiyle yönetildi ve zıtlarda aynı merkez ve nokta izi söz konusuysa ilginç bağıntılar, açıklanmaya muhtaç birden fazla karanlık noktacıkları olduğu aşikârdır.