- Kategori
- Deneme
Anıtlaşan Anlamlar

Pablo Picasso
Her şeye, herkese yüklediğiniz anlamları çektiğinizde, elinizde kalanlardır asıl gerçeğiniz. Devleştirdiğiniz cüce duygular, tonlarca ağırlığı olduğunu sandığınız tüyden hafif varlıklar, gölgesi bütün dünyanızı kaplayan kısa anlar, illüzyon yeteneğini sahne dışına taşıyanlarla ne kadar da kalabalık görünüyoruz oysa...
Yanılsamalar kaybolduğunda içimizdeki tarifsiz yoksunluk ve yalnızlık hissinden kurtulmanın bir yolunu ararken, yine anlam yüklemeler, yine devler, yine genişgölgeler ve hep aynı kısır döngü...
.
Oysa herkesin bir penceresi vardı, kuşların uyandığı saatlerde kendi anlamını yaratan, git gide çoğalan seslerle başlayan bir akış...
Ve ihtiyacımız olan, bizi tamamlayan bir yönü vardı yaşamın, seçmediğimiz için çoğalmaya fırsat bulamayan...
Başka renkleri sevmeyi öğrenmek için yeterince nedenimiz de var oysa. Bir mavi düş'e feda ettiğimiz anlar, eski bir kitabın arasında kuruttuğumuz çiçek gibi, öylece dururken, akan zamanı fark edememe körlüğünü açıklamaya korkuyoruz belki de...
Kaç kişi diktiği anıtı parçalamayı göze alacak kadar cesurdur?
Uyananlar mı?
Uyandırılanlar mı?
Yoksunluk, sevgisizlik ağrıyan diş gibidir, uyandırır...
Özlem Özkaya