Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Ankara Gezisi

Ankara Gezisi
 

Bilkent’in büyük komşusu ODTÜ’deydi artık sıra… 45.000 dekar (4500 hektar) kampüs alanı, 30.430 dekar (3043 hektar) orman alanı, gölü ve kampus içinde köyü olan başka bir üniversite var mı Dünya’da bilemem. Bildiğim ODTÜ’nün bu araziye de, ormana da, Eymir Gölü’ne de, köye de sahip olduğudur… Ankara’nın ortasındaki bu zenginlik siyasetin iştahını kabartıyor doğal olarak…

Kampüse girmek üzere ve beklendiğimiz saatte batı kapısına müraacat ettik… Muhatabımız yetkiliye ulaşamayınca biraz bekledik. Bir süre sonra hareket edip, sazlıklar arasından bilim müzesine, oradan da rektörlüğe ulaştık. Kulüp rehber Öğretmenimiz Hülya Hanım muhatabımızı bulmak üzere rektörlükte araştırmalarını sürdürürken biz otobüste bekleştik. Takriben 10 dakika sonra Hülya Hanım Bilgisayar Mühendisliği 1. sınıf öğrencisi olduğunu öğrendiğimiz çıtı-pıtı hanım bir kızla çıkageldi. Genç kız kendini tanıttı. Yerleşkenin büyüklüğünden ötürü tanıtımı yaya olarak yapmanın mümkün olmadığını söyledi. Hareket ettik. Otobüsümüz ODTÜ ormanı arasından yavaşça ilerlerken yolun sağına soluna serpiştirilmiş çeşitli fakülte binalarını gördük. 15-20 dakika süren tur Eskişehir yolu üzerindeki ana giriş kapısında sona erdi.

Teknokenti veya araştırma laboratuarlarından birini yada prototip üretim merkezlerinden birini veya hiç olmazsa orta ve küçük ölçekli bir şirketin kampüsteki ar-ge’sini görmek istedik. Göremedik. Dedik ki sağlık olsun. Hiç değilse bilim müzesine şöylece bakalım. O da olmadı. Ve biz bu ziyaret için haftalar öncesinde ODTÜ’den randevu almıştık.

ODTÜ’nün temel ilkelerinden yedincisi aynen şöyle der. “Toplumla İletişim: İşlevlerini, toplumun her kesimine yararlı olmak için ve çevresi ile yakın ilişki içerisinde sürdürmeyi arzular. Ülkemizin, bölgemizin ve uluslararası toplulukların sorunlarıyla yakından ilgilenir. Bu sorunlara çözümler üreterek kamuoyuna yayar. Bilimsel, kültürel ve sosyal konularda etkileşim sağlamada öncü rol oynar. “

Yedinci ilkeye rağmen Ankara’nın soğuğunu ODTÜ’de iyice hissettik doğrusu.

Günün yorgunluğu da üzerimize iyiden iyiye çökmüştü. ODTÜ’den ayrıldık.

Yorgunluğumuzu rahat ettiğimizi söyleyebileceğim, temiz bir otelde bolca uyuyarak giderdik. Ankara’nın cumartesi sabahına uyandık. Çeşidin bol olduğu açık büfe kahvaltı kendimize gelmemizi sağladı.

Günün ilk durağı Anadolu medeniyetleri müzesindeyiz. Burada bu topraklar kadar zengin bir tarihe sahip başka bir yurdun olmadığını anlıyorsunuz. Hitit, Lidya, Frig, İyon, Urartu ve Bizans medeniyetleri… Taştan, topraktan, tunçtan kanıtlar… Altından, gümüşten, bronzdan tanıklar… Bayan ziyaretçilerin takıların sergilendiği stantları daha dikkatli incelediklerine, bakışlarının ve yüz ifadelerinin benzer şekilleri aldığına şahit oluyorsunuz. Ve düşünüyorsunuz 5000 yıl önce kadını kadın yapan duygu neyse 21. yüzyıl kadınının duygusu da o (Bu son sözün çok iddialı olmadığını umuyorum)…

Kim bilir şu testiyle Hitit kadını kaç kez köprü inşaatında çalışan eşine su taşıdı. İşte Dünya’nın ilk paraları Lidya’dan… Mermer tanrı heykeli nasıl da heybetli…

Girişin sağ köşesinde Hitit evi orijinal haliyle düzenlenmeye çalışılmış. İyi de yapılmış. Objelerin bu şekilde sergilenmesi daha öğretici… Eşyayı, takıyı, giysiyi kullanıldığı yerde sergilemek insan belleğinde kalıcı izler bırakıyor.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni mutlaka görün. Burayı dolaşmak için bir saat kesinlikle yeterli değil.

İstiklal tarihimize tanıklık etmiş 1. ve 2. meclis binaları hepimizi çok etkiledi. Türk insanının iyi organize olabildiğini anlıyorsunuz. Bir milleti var eden kararların alındığı salonun havasını teneffüs ederken o anları yaşıyorsunuz. Ve 23 Nisan 1920’ye dönüyorsunuz. Mustafa Kemal’in kararlı sesini duyuyorsunuz.

Bu duygularla Anıtkabir’deyiz. Daha rahat dolaşabilmek için 22 Kasım’ı seçmiştik. Ancak Anıtkabir yine dolu. Aslanlı yolun iki yanında soğuk havaya inat güller açmış. Rengarenk. Yolun sağ ve sol başındaki ülkemizin kuruluş felsefesini simgeleyen heykeller karşılıyor sizi. Onur, güven, hüzün, sevinç tüm duyguları kısa sürede yaşıyorsunuz. Tur rehberimiz nöbet değişimini izlemek için acele edelim diyor. Hızlanıyoruz. Şanslıyız. Mozolede çelenk koyma törenine katılıp, saygı duruşunda bulunuyoruz. OML’lilerin Atatürk’ün huzurunda İstiklal Marşı’nı nasıl okuduklarını görmenizi isterdim. Gururlandım.

Atatürk sevgisinin yok edilemeyeceğini gördüm. Müzeyi dolaştık. Çanakkale kahramanlarıyla buluştuk. Kurtuluş Savaşı cephelerini gezdik.

Ziyaretçi defterini OML’liler adına yazma mutluluğunu yaşadım. Atamıza “doğduğu yer Samsun’dan sevgi ve şükranlarımızı” sundum.

Anıtkabir gezisi çabuk bitti.

Ankara gezimizin son durağı Ankamall’da yeme-içme, alışveriş ihtiyaçları için birkaç saatlik serbest zaman geçirdik.

Dönüş yolculuğuna çıkarken çocukların yüz ifadelerini şöyle bir inceledim. Hepsi mutlu. Daha güzeli hepsi sağlıklıydı.

Musa Özcan

Coğrafyacı-Uzman Öğretmen

 
Toplam blog
: 165
: 3919
Kayıt tarihi
: 25.08.07
 
 

Samsun Terme Şuvayip Köyü'nde doğmuşum. İlk ve ortaokulu Terme'de, lise öğrenimimi Ünye'de tamala..