Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Anne ve babanızdan teslim aldığınız mucize

Anne ve babanızdan teslim aldığınız mucize
 

.


*

Biz lisedeyken biyoloji kitaplarında Charles Darwin’e ait evrim teorisinden bahsedilirdi.

Tarihin gördüğü en büyük bilim sahtekârlığı olduğu, son çeyrek asırdır onyüzbinmilyonlarca kez ispatlanmış olan bu teori bugünlerde biyoloji kitaplarında hâlâ var mı bilmiyorum.

Canlıların bir yaradan tarafından yaratılmadığı tezinin işlendiği Charles Darwin’e ait evrim teorisi, semavi tüm dinlerce reddedilen bir görüştür.

Son çeyrek asırdır dünyada çok tartışılan bir konu olan evrim teorisinin gerçek olup olmadığına son noktayı burada koymayacağım gibi, böyle bir iddiam da zaten yok. Herkesin inancı kendisine.

Bu, bir noktadan sonra kişisel bir tercihe döner ve teoriyle ilgili ideolojik ön kabulü olmayanlar tez ve antitez mahiyetindeki verilere bakar ve zihninde bir sentez oluşturarak kararını verir.

Zaten konum bu değil. Olayın başka bir boyutundan bahsetmek istiyorum.

Yaradılışla ilgili hayranlık duyduğumuz birçok şeyle karşılaşıyoruz günlük yaşantımızda.

Ve hatta yaradılış mucizesi, doğum mucizesi, kurban olduğum Allah nasıl yaratmış? deyip içinden çıkamadığımız birçok mucizevi duruma da şahit oluyoruz günlük yaşantımızda.

Bu kısımlar elbette göz ardı edilemez. Yaradılış ve yaradılış mucizesi başlı başına bir konu. Ancak ‘insan’ ı genelde başlı başına değerlendiriyor ve işin mucizevi boyutundan bahsederken sürekli kişiye ait özelliklerden bahsediyoruz.

Böbrek, sindirim sistemi, gözün görmesi, insan beyni gibi konularda mükemmel tasarımı görüp onunu üzerine konuşuyoruz.

En az bu konu kadar ve belki de bundan daha mucizevi bir konunun gen konusunda gizli olduğuna inanıyorum.

Böyle bir durumda mucizeden bahsederken kişiyi mutlaka birisiyle ilişkilendirmemiz gerekiyor. Ya babası ya annesi ya kardeşi ya da bilmem kaçıncı kuşaktan bir yakını ile…

Öyle kâllâvi bilimsel ifadelerle değil, hayran olduğum o mucizevi gerçeği basit örneklerle aktarmak istiyorum.

Ünlü bir ressamın babasının da ünlü bir ressam olması, bestekârın çocuğunun ya da torununun da bestekâr olması beni hep büyülemiştir.

Meselenin şu boyutu da olduğunu biliyorum; efendim, kişi yakınındaki anasından babasından ne gördüyse, neyin eğitimini aldıysa o tozu yutarak büyüdüğünden bu tip yetkinlikleri kazanması gayet doğaldır.

Bu gerçekten haberdarım ve itirazım yok elbette ancak kastettiğim bu değil.

Sırtında ben olan annenin çocuğunun da sırtında hem de aynı yerde bir ben olması da var bahsettiğim işin içinde.

Genetik biliminin incelediği kalıtsal karakterlerin döllere aktarılması boyutudur kastettiğim. Yani halk arasında ‘tıpkı babasına çekmiş’ ‘anasının kızı’ gibi yerleşik yorumlardır beni büyüleyen.

İnsanları böyle düşündürtmeye sevk eden nesiller arası aktarımlardır en az yaradılış kadar mucizevi olan.

Tesadüfen karşılaştığı bir el yazısını gördüğünde, ‘bu yazı benim el yazıma ne kadar benziyor, harflerin dizilimi, kaligrafik özellikler, tıpkı benim el yazım’ diyen torunun, o yazının dedesine ait olduğunu öğrendiğinde duyduğu şaşkınlıktır bahsettiğim Tanrısal mucize…

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..