Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '15

 
Kategori
Edebiyat
 

Anne ve gençlik

Anne ve gençlik
 

 

 

 

Uykunu çaldım kara geceler

Oyuncağını okşadın uzun uzun

Yokluğunda dilim seni heceler

Uçmaz, benliğime sinen hoş kokun!

 

 

 

Gazeteci yazar Ahmet Özdemir’in kaleme aldığı ve paylaştığı güncel bir yazıyı sosyal medyada gördüm. İlgimi çekti! 

“Atatürk; ulus egemenliğine dayalı, kayıtsız-şartsız bağımsız bir Türk Devleti kurmak görüşü ve kararındaydı. Bu kararını da 19 Mayıs günü Samsun’a ayak bastığında uygulamaya sokmuştu. Bağımsız Türkiye Cumhuriyetini ve vatanı Türk gençliğine emanet etmişti. 

O gençler ki, kendilerine helal süt veren analara ve ana gibi vatanlara sahiptiler. Atalarımız, “Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.” diye boşuna söylememişlerdi. Analarımızın, bizleri büyütmek için katlandıkları zorlukları, karşılıksız sevgilerini, acımızı acı, sevincimizi sevinç bilişlerini düşününce, onların değerini anlıyoruz. 

Özveri, güzellik, sabır nedir niye sorulsa aklımıza annelerimiz geliyor. Annelerimizi, babalarımızı bir gün değil, her gün seviyoruz. Hayatta olmayanları saygıyla rahmetle anıyoruz. 

 9 Mayıs 2015 Cumartesi günü saat 13-15.30 arasında TGC Basın Müzesi Şiir ve Musiki günlerinin konusu annelerimiz ve gençlerimiz olacak. Konuk sanatçılar ağırlıklı olarak “Ana ve gençlik” konulu şiirler, şarkılar, türküler okuyacaklar.” 

Buradan devinimle yine sosyal medyada gördüğüm aşağıdaki örtüşen güncel bir yazıyı da Alıntıladım. Anne ve gençlik  sözcükleriyle başlıkladım. Buyurunuz birlikte okuyalım. 

*** 

Ses oldu vatan rüzgârında umut

Anadolu’da oylum oylum çöreklendi

Acımasızlık ve umarsızlık bir kara bulut

Mustafa Kemal aydınlığında bir bir tükendi.

 

“Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur. 

Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder! Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki rozetine gülmektedirler. Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek: 

'Bu mu?' diye bakışanlara sorar. 

Yan masadakiler yüksek sesle gülerek: 

'Küçük, güzel, pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!' diyerek sırıtmaya devam ederler. 

Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek: 

'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der. 

Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkıntı hissine kapılsa da gelip masaya oturur! 

Adam, anlaşılır ve yumuşak bir sesle: 

'Bu Rozet tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor. Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der. 

Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı: 

'Çok üzüldüm! Anneniz meme kanserinden mi öldü?' diye sorar. 

'Hayır.' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder: 

‘Annem sağ. Küçük bir çocukken kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için dua ediyorum.’

'Hımmm!' diye kekeler delikanlı… 

'Bu rozeti karım için takıyorum' diye devam eder orta yaşlı adam. 

'Karınız da herhalde iyi?' diye sorar delikanlı. 

'Evet, evet' der adam. 

'Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman. 23 yıl önce sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle. Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum!'

'Sanırım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?’

'Hayır. Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik! Yaşının çok genç olduğunu düşünerek ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi. Bu nedenle geç kaldık!'

Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle: 

'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim!' der. 

Orta yaşlı adam 'Kızımın anısına öğünerek takıyorum Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum. Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş!' deyip cebinden çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne eğilerek: 

‘Takmama yardım edebilir misiniz?' diye mahcup mahcup sorar.” 

***

Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can Gürbüz gönderdi. Öykünün altına bir de not düşmüş: 

' Bir mumun, diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir bir şey yoktur.’

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..