- Kategori
- Edebiyat
Apareka'ya ilk mektup

Farkında mısın Apareka?
Hiçbir şey aynı değil aslında.
Ne nehirler benziyor birbirine ne denizler.
Renkleri başka, derinlikleri başka,
Kıyıları, dalgaları
Ve fırtınaları
Ve yatakları
Ve bağrında hayat bulan canlıları…
Ağaç der geçersin Apareka,
Yeşili bile aynı değil.
Çamı, akasyası, selvisi,
Söğüdü, sümbülü, sediri…
Yüzlerce Apareka
Binlerce belki.
Aynı değil gölgesi,
Rüzgarda salınırken kulağına dolan sesi
Ve daha Apareka
Daha nicesi…
Tek bir gökyüzü var dersin.
Değil.
Birazı gündüz, birazı gece.
Benim başımın üstünde kurşuni
Ve belki senin bulutlarının ardı bebek mavisi.
Senin derini yakar güneşi
Benim iliklerime işler ayazı
Değil Apareka,
Gökyüzü bile aynı değil.
Yürüdüğümüz toprak yol dersen,
Rengi başka, yokuşu başka, kokusu başka.
Üstünde bıraktığımız ayak izi başka
Yanında boy veren çiçeklerimiz benzemez birbirine.
Ya o çiçeklere konan böcekler?
Yüzbinlerceler Apareka
Ve her biri başka cisimde.
Sokaklar, kaldırımlar,
merdivenler ve evler
ve evlerin kokuları…
çatılar, dumanı tüten bacalar,
çöp tenekeleri ve etrafını mesken tutan aç kediler…
Koca koca dağlar Apareka
Ve zirvelerini gelin duvağı misali örten karlar…
Hepsi Apareka,
Hepsi farklı ve benzersiz.
Ya sen?
Sen de benzemiyorsun kimseye
Hiçbir şeye.
Ne gözlerin, ne bakışların
Ne gülüşün ne de nefes alışların…
Yürümen, koşman, uyuman, uyanman…
Hiçbiri Apareka anlıyor musun?
Hiçbiri benzemiyor bir başkasına.
O halde söyle şimdi bana
Nasıl olabilir fikrimiz aynı, hissimiz aynı?
Nasıl görebilir yüreğimiz dünyayı aynı?
Susma!
Aynı duayı edebilir miyiz seninle,
Aynı acıya ağlayabilir miyiz?
Bir kaşık çorbadan aynı tadı alabilir miyiz?
Mümkün müdür seninle aynı çığlıkla sevinmemiz?
Kalbimizi toz bulutu gibi dağıtan aşklarımız peki?
Kıskançlıklarımız, kırgınlıklarımız dokunur mu birbirine uzaktan da olsa?
Olmaz Apareka!
Ölüm bile başka başka gezinir yanımızda
Seni masallarındaki ülkeye götürür,
Belki beni, yerin yedi kat altına.
Biz Apareka,
Biz farklıyız.
Öyle tasarlamış Tanrı’mız.
Beni kendine benzetmeye çalışman nafile.
Zorlama!
Burası polifonik bir dünya.
Bak, ayrı ezgilerin bir arada tınlayan şu muhteşem ahengine
Gel, renklerimize bulanalım gönlümüzce
Kıralım zehirli iğnelerimizi, gel.