- Kategori
- Kültür - Sanat
Araştırıcılıkta mutlu son
Burhan Gümüş. Araştırman...Bartın'ın sevilen siması
Araştırmacılık, çok özel bir merak işidir. Mesleki olduğu kadar, insanlarda da bir hobi olarak yer etmiştir. İnsanoğlu üstüne vazife olmayan şeyleri araştırayım derken, suya sabuna dokunur, başını derde sokar.
Araştırmacılığın da bir adabı vardır. Mesela siz, askeri levhalara düşkünsünüz. Yasaklara, emirlere, ikazlara meftunsunuz. Böylesi tablolar, levhaların resimlerini hep çekersiniz. Bir askeri mıntıkada böyle bir resim çekerken yakalanırsanız, ne diyeceksiniz? “Benim hobimdir” bu mu, diyeceksiniz? “Külahıma anlat” derler adama!
Bizim örneğimizde halen meslekte olan bir emniyet mensubumuz, mesleği ile at başı yürüttüğü, ve işi sevdalığına kadar götürdüğü müthiş bir hobisi var. Özel merakı var. Tam da mesleğine uygun düşüyor: “ Araştırmacılık”
Bu kişi, Bartın’da, halen birinci sınıf Emniyet Müdürlüğünü yürüten Burhan Gümüştür.
Kendisini, bir polis çocuğu olarak tanıdım. İkinci kez yanındaydım geçtiğimiz hafta. Yine araştırmalar içindeydi. Eski basın karikatürlerini, polisiye olanları araştırmış bulmuş, çerçevelemiş. Şimdi onları sergileyecek. Seyredenlerin nostalji duygularını zevkle kabartacak.
Babama da, Bartın’da vazife gören, emniyet amirlerindendi, Sülalemin yarısı emniyetin doruklarından emeklidir bu gün.
Esas şunu bahsetmek istiyorum. Babam, ketum adamdı. Öyle ki, mesleki ve ailevi konumlarından hiç bahsetmezdi bizlere. Hem de bu, ömür boyu sürdü.
Burhan Bey, yememiş, içmemiş, Emniyet Genel Müdürlüğünden babama ait bulduğu izi, bana kitap olarak verdi imzalayarak. 820 sayfa, Genel Müdürlük yayınlarından. Eyup Şahin yazmış.
İşte bu kitap içinde, ailemizin bilmediği sırlar, burada yazılıydı. Görmediğimiz resimlerle de hem. Kitabın ismi: “ Türk Polis Teşkilatının Şanlı Geçmişinde ve Cumhuriyete Giden yolda: “İZ BIRAKAN POLİSLER”
Kitabı gözyaşları iler okudum. Babamın, Kut’ul Amare’de İngilizlere esir düşüp, İngilterede beş yıl tutulduğunu, bu kitaptan öğrendim. Kendisi Kurtuluş savaşına Sakarya Muharebelerinde katıldıydı. İstiklal madalyası sahibiydi.
Kitapta, her paragrafın sonunda aldığı takdirnameler yazılı. Daha ne bilgiler, ne bilgiler. Ağzım açık, hayretler içinde kaldım. Müdür Burhan Beye nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Üstelik nazik bir jestle de, kitabı imzalayarak bana verdi. O kitap, şimdi, ailemizin temel direği. Baş tacımız.
İşte araştırmacılık. İşte meyveleri. Benim için, mesut bir son. Aynı Müdür, Bartın’da, şimdiye kadar gelmiş geçmiş ne kadar emniyet mensubu varsa, resimlerini bulup, emniyet binasının giriş salonundaki duvarlarına asmış dizi dizi. Babam da aralarındaydı. Babamın ruhu ne kadar da şâd olmuştur. Bu ne yüceliktir. Çok sevdiği Bartın Halkının kolları arasında, güzide bir yerde cismi, halen Bartın’da. Bu ne büyük bir gururdur! Ve ne ulvi bir kadirşinaslıktır.
Halktan, şimdiki Emniyetin başındaki Müdür için güzel sözler işittim. Ayrıca sevindim. “O da baban gibi. Titiz ve halka yakın. Ve de duyarlı. Sevilen bir kişiliği var.” Dediler.
Burhan Gümüşü, resimleri çekmeğe zor ikna ettim. Gösterişi sevmiyor. Israr ettikçe de “olur mu ağabey” diyor.