Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Ramazan İlker Erdoğan

http://blog.milliyet.com.tr/ilkerdeep

22 Ağustos '13

 
Kategori
Futbol
 

Arsenal maçından geriye kalanlar

Arsenal maçından geriye kalanlar
 

Umutla başlayan gece, hüsranla bitti


Maçın üzerinden, sakin kafayla yorum yapacak kadar zaman geçti artık bir kaç kelime edebiliriz sanırım. En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim. Sezonun en önemli maçına, takımın zihinsel ve fiziksel olarak hazırlanamamış olması aslında sorunların kaynağının saha içi olmadığını gösterdi.
 
Balığın her zaman baştan koktuğunu düşünen biri olarak, bir organizasyon ne kadar iyi yönetilirse o kadar iyi performans alınacağına inanırım. Yeni sezon için, hoca seçiminden başlayarak bu maça kadar yapılanların (sezon başı hazırlıklarının ve transferlerin) ne kadar yetersiz olduğunu maçta hep beraber gördük.
 
Yine de her şeye rağmen, bu maçın oynanacağı tarih aylar öncesinden belliydi. Hazırlıklar, bu maça göre yapılmalıydı. Takım, ne olursa olsun sahaya hazır çıkmalıydı. Şimdi tam bu noktada, sezon başından beri kulübün aslında Şampiyonlar Ligi için hiç de niyetli olmadığı izlenimimi paylaşmalıyım sanırım. Sezon başından beri yaşanan gelişmeler, bana kulübün önceliğinin CAS'taki savunma olduğunu hissettirdi. Diğer her şey sanki ikincil derecede önemliymiş gibi bir izlenim edindim.
 
Maça gelirsek, aslında konuşacak çok fazla bir şey yok. Maçtan önce kadrolar açıklandığında, az çok oyun tahmin edilebildi herkes tarafından. İlk yarıdaki oyun için ise söyleyebileceğim şey; böyle oynamak için FENERBAHÇE olmaya gerek yok, herhangi bir takım da bütün stoperlerini ve orta saha oyuncularını kalenin önüne yığıp KANİJE SAVUNMASI yapabilir. Şut çekemeden, pas yapamadan, gol umudunu duran toplara bağlayarak, atak hatta kontra atak yapamadan ilk yarıyı kapatmak her halde Fenerbahçe tarihinde bir ilkti.  Sezon başından beri en iyi oyuncusu kalecileri olan bir takım izliyoruz, bu hiç değişmedi, yenildiğimiz maçlarda bile... Ersun Yanal, bahane üretmeden şunu anlamalı; bu takımın başına bu oyunu oynatsın diye gelmedi. Bunu yapacak binlerce hoca var, o hocalara da büyük hedefleri olan takımların ihtiyacı yok. İkinci yarı görünen şey ise baştan beri anlatmaya çalıştığım şeydi. Fiziken düşen orta saha oyuncuları, yenen gollerden sonra bozulan moral ve tribünlerin tepkisi. Oyunun kontrolünü maç boyunca elinde tutan Arsenal takımı rahat bir galibiyet aldı.
     
Yönetime ve teknik direktöre bu kadar salladıktan sonra, bir çift laf da fubolculara söylemek isterim. Sahada hazır olmadığı her halinden belli, miadını doldurmuş, bu takımda oynayamayacak oyuncular olduğunu gördüm. Hoca ve yönetim takımdan kesmeye cesaret edememeyebilir, huzursuzluk çıkacağını ve daha bir çok dengeleri düşünebilir ancak büyük hedefleri olan takımlar bu tür oyuncularla İLERLEYEMEZLER. Sonra tribünden tepki görünce her şey daha da zorlaşır, bazı şeylerin geriye dönüşü olmaz. 
     
Son söz olarak, tribündekilere bir şeyler söylemeliyim. Sahada zaten her şey kötü giderken bazı oyunculara tepki göstermek doğru değil bence. Futbol takım olarak oynanan bir oyun, o futbolcuları seçenler ve onları da seçenler var. İlla tepki gösterilecekse, bu pekala maçtan sonra da yapılabilirdi.
     
En son olarak da, İstanbul takımlarının gelenekselleşen 34. dakika tezahüratları için artık bir kaç kelime etmek lazım. En son ne zaman 3 İstanbul takımının, aynı şey için fikir birliği yaptığını hatırlamıyorum. Milli maçlarda bile beceremiyoruz bunu. Galiba sonunda herkes AYNI TAKIMDA olduğumuzu görüyor. Birbirimize karşı değil, birbirimizle yaşamamızın daha iyi olduğunu anlamaya başladık. Darısı bunu anlayamayanların başına, umarım herkes gidecek başka yerimiz olmadığını ve beraber yaşamak zorunda olduğumuzu anlar. Bu tablo ülkem için bana ümit veriyor, her şeye rağmen gecenin tek olumlu yanı da buydu...
 
Toplam blog
: 10
: 528
Kayıt tarihi
: 25.09.09
 
 

16 Temmuz 1980, İstanbul doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. İSMEK'in açtı..