Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk!

Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk!
 

Aşkla yaşın bir alakası var mı? Ya da biyolojik saat ile karşındaki 'aşk kahraman'ın arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir? Orta yaşlı bir erkek, yarısı yaşında bir kıza aşıp olup, kız da aynı duygulara sahipse, neden daima ellerimiz belimizde, çemkirmeye hazır pozisyonda duruyoruz?

'Azgın Teke' olayını mı hatırladın, bunlar da şimdi nereden çıktı demeyin. Az önce bir program seyrediyordum Fox Life'da. VH1'in internet sitesinden derlenmiş bir magazin programı. Ünlü orta yaşlı kadınlarla, yarı yaştaki sevgilileri-nişanlıları-eşleri-çocukları üzerine kurulmuş bir program. Böyle programları, magazini güzel irdeleyen yabancı kanalların programlarını severim, ne zaman rastlasam kopamam ve koltuğuma gömülürüm.

Demin de öyle oldu. Çünkü ilişkiler, aşk, meşk, sevgili bulma durumlarının yerine siyasi sohbetlerin tercih edildiği dönemi bitirmeye sayılı saatler kala, bu program içimi açtı.

Nedenine gelince...

Genç erkeklerle, orta yaşlı kadınların yaşadığı aşklardan bir derleme sunuyordu ve ortaya çıkan kareler de, cümleler de harikaydı. Örneğin Geena Davis, genç eşi için, "Onunla olmak harika. Öyle eğleniyoruz, öyle keyif alıyoruz ki, çok mutluyum" derken, 50 yaşında gibi değildi sanki. Yaşıtları kadınların, kocasını gırtlaklamak üzere hazırlıklı ama çaktırmadan mutluluk gülücükleri attıklarını düşünürsek, çok farklı bir enerjiye, ruh haline sahip bir kadın imajı çiziyordu.

Mutluydu işte!

Bir de genç kocasından bebeği olmuştu, keyiflerine diyecekleri yoktu.

Magazin yorumcularının, biyolojik saatle ilgili yaptığı yorumlarla dalga geçen bir cümleyle cevap veriyordu: "Biz, her şeyi zamana bıraktık. Projelerle sürdürülen ve çok genç yaşlarda ilk çizimlerine başlanan bir ilişki yaşamıyoruz!"

Bu cümleyi duyduktan sonra "Helal!" dedim hem içimden, hem de sesli sesli. Ve sabah Carrefour'da ilişkilerinin tahribatından bayılmak üzere olan orta yaşlardaki çiftler aklıma geldi. Mutsuz mutsuz, avize, korniş almaya çalışırken, "Kurtulamadım senden" der gibi bakıyorlardı birbirlerine.

Ben onların yalancısıyım, gerçekten de bakışlarında bu duyguyu görmemek imkansızdı.

Ben de tek tabanca bir insan olduğum ve babamla her yere gittiğim için 'şanslı' hissettim kendimi. Çünkü onlar sıkıntıdan patlarken, biz 'Magazin Mahkemesi' oyunu oynamak için top şeklinde çekiç aramakla meşguldük!..

Evet, diyeceğim budur ki, yaş farkı, kadın genç çocuğu kaptı, adamın yanındaki fıstık da ne güzel yorumlarına girmeden bir-iki defa daha düşünün.

Tutkunun girmediği, eğlencenin teğet geçmediği ilişkiler yerine yaş-mevki ayrımı yapmadan, neden sadece aşk için aşk yaşamıyoruz?

"Aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk, " diye kendimizden geçerken yoksa birbirimize yalan mı söylüyoruz? Sadece toplumsal baskı yüzünden mi sürüp gidiyor onca ilişki, ya da tersinden bakarsak, bitiyor onca ilişki daha başlamadan? Başlamadan bitenler derken, yaş farklılığından korkanlardan kast ediyorum tabii ki.

O kadınları, sevgililerini izledim. Gülücüklerinin, dokunuşlarının ne kadar eğlenceli ve çoşku dolu konduğunu, atıldığını fark etmememek için insanın kör olması gerekiyordu. Demek ki, aşk için her şey mübah ve yollar sınırsız birbirine açılmalı...

Sınırlarını kapatan, korkan, utanan insanların ne düşündüklerini iyi bilirim.

Onlara diyebilecğim tek şey: Eğer seviyorsan, haydi şimdi atıl kollarına!

Rap rap rap!!!

Ayrıca, cesaret göstermeyenlerin, mutsuzluktan nasıl kıvrandığını da sakın unutma!

"Mutluyum, hem de çook" cümlesi ağzımızdan zor çıkıyor, bunun nedeni de çoğu kez korkularımız, endişelerimiz ne yazık ki...

Bir kere de gözümüzü ve gönlümüzü dört açarak bakın, hem yaşadıklarınıza hem de yaşayamayıp kaçırdıklarınıza...

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..