Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '09

 
Kategori
Deneme
 

Aşk Masalı

Aşk Masalı
 

İçimizdeki Umut...


Dünya barışı için; bu güne kadar satırlara dökmeye çalıştığım düşüncelerim... Buradan; dünyamızın öbür ucuna kadar uzatmaya çalıştığım dost elim yeterli olmadı... Ben başaramadım dünya çocuklarına barış kokulu çiçekler, barış yüklü dağlar, barış adına gürleyen dereler bırakmayı!...Ve son çarem bu masalı yazmak. Belki duyan olur. Okuyan olur. Belki bir küçük adım atabilir insanlık… Umarım…

DÜNYA VE BARIŞ MASALI

''Bir varmış bir yokmuş…'' diye başlar ya hep masallar!… Bizim masalımız da aynı sözlerle başlıyor…

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yüreği sevgi dolu, güler yüzlü ve her zorlu işin üstesinden gelebilen bir güç varmış. ''Barış…'' mış bu gücün ismi…Değerli dostlar ve üyeler;

Barış; tanıdığı tüm canlılara gülümser, mutlu olmaları için acılarını çekip alırmış. Yüreklerine ferahlık verip, onların hazinelerini doldururmuş… Kendisiyle birlikte olanlara sevgi, merhamet, hoşgörü duygularını tattırırmış…

Ve bir gün, evet evet bir gün ne olmuş biliyor musunuz?... Barış, gökyüzünde; Masmavi gözleri, ışıl ışıl vücuduyla döne döne dans eden Dünya ile karşılaşmış. Dünya öylesine güzel, öylesine çekici, öylesine temiz, sakin ve sessizmiş ki! Kendi etrafında döne döne dansını tamamlarken, yemyeşil saçlarının rengi önce sararır sonra da dökülürmüş. Dansın sonlarına doğru, saçları yeşil yeşil tekrar çıkarmış. Sessizce, hiç durmadan dansına devam edermiş… Ve Barış, güzeller güzeli Dünya’ya aşık olmuş… Dost olduğu güvercinlerle, aşkını anlatmaya çalışmış. Önce, umursamamış Dünya. Ama güvercinler ve bulutlar, hiç bıkmadan anlatmışlar Barış’ın aşkını. Ve yazdığı aşk mektuplarını taşıyıp okumuşlar Dünya’ ya… Barış, Dünya’yı hayranlıkla seyrederken, bir gün Dünya, Barış’ı fark edip, aşkını kabullenmiş…Tüm duygularını anlatan Barış’ı hayranlıkla dinlemiş. Ve böylece; Dünya ve Barış’ın arasında büyük bir aşk yaşanmaya başlamış… Tüm canlılar ve duygular şahit olmuşlar bu büyük aşka. Kimi zaman uzaklaşıp ayrı kaldıklarında, Barış’ın aşk dolu mektuplarını, güvercinler taşıyıp Dünya’ ya ulaştırmış… En uzun zamanları yaşamışlar birlikte. Mutlu, huzurlu ve çok başarılı olmuşlar. Elele tutuşup birlikte dönerek; en güzel danslarını etmişler yıllar yılı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlar…

Bu aşka saygı göstermeyen, mutluluklarını istemeyen kötü kalpli Savaş, kıskanıp aralarını bozmaya başlamış Barış ve Dünya’ nın. Bildiği tüm kötülükleri yaşatmış aşıklara. Güvercinler, zeytin ağaçları, defne dalları her defasında, aşıkların aralarını düzeltip Savaş’ı uzaklaştırırlarmış. Ama o, ilk fırsatta tekrar aralarına girermiş. Küstürürmüş aşıkları… Savaş’ın yaptığı kötülükler öyle acı verirmiş ki Dünya’ ya. Zavallı Dünya ne Barış’ı görmek istermiş, ne de güzellikleri. Sürekli ağlarmış. Göz yaşları dinmek bilmezmiş… Kötü niyetli Savaş, kan, açlık, acı yaşatırmış masum Dünya’ ya. Güvercinler, Barış’la Dünya’ nın aşkını korumak istediklerinde, Savaş tüm güvercinlerin kanatlarını kırıp, ateşe atıp yakarmış…

Bir zaman sonra; Dünya’ nın acı çekmesine, ağlayıp üzülmesine dayanamayan Barış, aşkını terk edip gitmiş. Karanlık sonsuzlukta, üzgün ve yapayalnız dolaşmaya başlamış…Savaş, yalnız kalan Dünya’ nın canını daha fazla acıtır olmuş…

Bu büyük aşkı, göz yaşlarını, ayrılıkları ve yaşanan acıları, pembe bulutların arasından uzun zamandır gizli gizli izleyen Umut; dayanamayıp seslenmiş Dünya’ya. '' Artık ağlama ne olur!... Ne olur sil göz yaşlarını. Haydi tut ellerimden. Birlikte arayalım Barış’ı…'' Önce şaşırmış Dünya. Bir daha, bir daha canının yanmasından korkmuş. Kaygıyla kapatmış gözlerini; yüreği korkudan duracak gibi olmuş! Hıçkırıklarını kesip, Umut’un anlattıklarını dinlemeye başlamış heyecanla…

''Korkma sevgili Dünya!...'' demiş Umut. ''Hiç korkma artık. Beni dinle… Sizin uzun zaman önce kaybettiğiniz ve arayıp durduğunuz Umut’um ben… Biliyorum ki; Savaş çok canınızı yaktı, çok hırpaladı sizi… Ben; Barış ve Dünya’ nın aşkına saygı duyuyorum; bunu bilmeni isterim… Artık ben her zaman sizin yanınızda olacağım. Benden sakın ayrı kalmayın. Ellerimi hiç bırakmayın. Ortalıkta görünmediğim zamanlarda beni çocukların yüreğinde ve gözlerinde arayın… Sabırla ve cesaretle bakın çocukların gözlerine. Ne kadar korku dolu olsa da; çocukların gözbebeklerinde ve yüreklerinde; benim için mutlaka sığınacak ve saklanacak yer vardır…Unutmayın ki; çocukların yürekleri ve gözbebekleri en güvenli sığınaktır benim için. Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun.Teninin rengi ister siyah olsun ister sarı çocukların yüreklerinde Umut hep vardır. Ve gözlerindeki Umut ışıkları, aydınlatır karanlıkları. Umut oldukça sürüp gidecektir Barış ve Dünya’nın ölümsüz aşkı…Tüm çocuklar; yüreklerindeki Umut’u kalem yapıp; ''Dünya Barış’ı seviyor…'' diye yazmalı duvarlara boydan boya…Sonra; çocuklar haykırmalı yine de ''Dünya Barış’ı seviyor!...'' diye. Belki, Barış duyar avazlarınızı da; geri döner Dünya’ya…Belki…''

Umut ve Dünya el ele Barış’ı aramaya başlarlar… Önlerindeki uzun yollara ve geçip giden zamana doğru…

Gökten üç elma düşer bu masalın sonunda. Birincisi; Dünya’ nın başına. İkincisi; Barış’ın… Üçüncü elma da Umut’un başına…

 
Toplam blog
: 161
: 735
Kayıt tarihi
: 26.01.08
 
 

1955 yılının, aydınlık Nisan sabahlarından birinde; 22 Nisan sabahı duyulmuş ilk avazlarım… Üsküdar ..