Aşk nedir?

Aşk, aşakadan gelir. Aşaka bir sarmaşığın adıdır. Bu öyle bir sarmaşıktır ki bir ağacı kökünden sarmaya başlar öyle bir sarar ki zamanla ağacın öz suyuyla beslenir, gün geçtikçe ağaç solmaya, kurumaya başlar. Aşk da böyledir maşuku yer bitirir. Maşuk aşka tutulunca Mevlana'nın dediği gibi kendinden başka her şeyi yakar. Ve şöyle devam ediyor Mevlana aşk, mevlaya ulaşmada en kestirme yoldur. İşte aşk böyle yüce olduğu gibi maşuka ızdırap veren bir tutkudur. Aşka tutulmaya gör...

Günümüzdeki aşk tanımı ile geçmişteki aşk tanımı tamamen olmasa da büyük bir ayrım söz konusudur. Günümüzdeki aşk dediğimiz kavram sadece karşı cinse karşı duyulan sevgi, tutku, bağlılık, onu ayrılmaz bir parçası olarak görmek gibi daha çok tensel ve karşılıklı bağlılığa dayanan bir olgudur. Ve günümüzdeki maşuk aşkı olarak nitelendirdiği sevgilisiyle tensel bir yakınlık kurmak ister bu da o maşuk için aşkın en doruk noktasıdır. Batılılar aşkı ''aşk yapmak'' gibi tensel yakınlığa indirerek günümüzdeki aşk kavramını bir nevi tanımlamıştır.

Ancak geçmişte ki aşk denilen olgu çok daha farklı bir perspektiften görülerek değerlendiriliyordu. Aşk muhabbettir, merhamettir, yani insanın dünyevi zevklerden sıyrılarak yalnızca aşk duyduğu, muhabbet duyduğu sevgilisini sever. Bu aşk öyle bir tutkudur ki yalnızca sevdiğine değil bütün yaratılanlara muhabbet duyar, merhamet duyar. Buradaki maşuk dediğimiz kişi gerek bu sevgisi Hz. peygamberedir, gerek çok muhabbet duyduğu yakın bir dostudur, kendine rehber bildiği biridir... Görüldüğü gibi aşk dediğimiz tutkulu muhabbet, esas itibariyle soyutlanmış bir şekilde birine sevgi duymak ve ona ulaşmak için hüzün ile dost olmaktır.