- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk Yazıları
Güz zamanı annem pekmez yapardı. Bir kazan dolusu meyve suyu kaynaya kaynaya buharlaşır bir kısmı uçardı. Kazanın dibinde parlak, saydam, meyvenin özü kalırdı. Kalan sıvı bütünüyle arınır, gerçek tat kalırdı. İşte ben, aşkı annemin pekmez yapmasına benzetirdim. Her şeyden arınmış, temizlenmiş, özü dipte kalmış pekmez gibi.
“Doğru”, dedi. “Aşk en dipte kalan, en temiz, en saf duygulardır. Yaşamın ta kendisidir. Her şey buharlaşıp uçup gitse de dipte kalan gerçek öz aşkın kendisidir.”
Yüzlerce tanıdıklarımız arasında çok sevdiğimiz, yokluğunda mavi gökyüzü kadar özlediğimiz, yaşantımızın en güzel, en vazgeçilmezler arasına koyduğumuz, en yoğun anımızda onu aramayı düşündüğümüz, aradığımız, en kalabalık ortamlarda onsuz kendimizi yalnız hissettiğimiz, bütün art düşüncelerden sıyrılıp sadece insan sevgisiyle bağlandığımız, yalnız kaldığımızda küçük bir dere, onunla kocaman okyanusa dönüşebildiğimiz, ağız dolusu gülüp bazen de ağladığımız, ne istediğimizi bilip, paylaşmanın sınırlarını çizebildiğimiz kaç kişi var ki hayatımızda? Olsa da sayılı değil mi?
Aşkın, sevginin, dostluğun böyle bir anlamı var işte...