Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '16

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşka dair sözler

Aşka dair sözler
 

Sevgilim… Bunlar sana yazdığım ilk satırlar. Hani adını koyamadığım, isimlendiremediğim, cisimlendiremediğim çarpıntılarım vardı ya, işte onlar koy verdi kendini an itibarıyla. Baraj kapaklarına basınç yapan su birikintileri gibi çağlayarak düştü yola, içimden sonumuz hayır olsun demek geçiyor.

Aslına bakarsan, hep ötelediğim, görmezden geldiğimde diyebiliriz, bir duygu sarmalına direniyormuşum meğer. Sanırım, bunun adına aşk diyorlar, bu akıl tutulmasını başka hangi bahaneyle açıklayabilir ki insan. İçinden çıkamadığım, kendimi tanıyamadığım halimi, gelip geçici bir kavrama, aşk’a vebalini daha şimdiden yüklemek ise “korkuyorum” kelimesiyle açıklanabilir sadece.

Evet sevgilim: Ben sahiden de korkuyorum. Ben elime yüzüme bulaştırmaktan kontrolden çıkmaktan korkuyorum. Ben sana âşık olduğumu kendime itiraf etmekten korkuyorum, ben senin aylardır hissettiğin, çabaladığın o duyguya el vermekten korkuyorum. Hoş, korkunun ecele faydası olmadığını da çok iyi biliyorum.

Şairin dediğini yok saymalı mıyım  “aşk iki kişiliktir” sözüne inanmalı mıyım, bilmiyorum ama  iki kişiyle yaşandığında daha da anlamlı olduğunu biliyorum!

Mutlaka bir denklem üzerine mi oturmalı sevmek, şartlar eşit mi olmalı mutlaka, yani şu davul meselesi gibi, denk mi olmalı her şey. Doğruyu söylemek gerekirse, öyle olduğuna inanıyordum…

Hesaplı kurgulu yola mı düşülür canım, meğer düşülmüyormuş.

Yalnızlığına bir eş, bir ortak arar insan, bu çok normal, içindeki boşluğu doldurmak ister, birlikte soluyabileceği ruhuna ışık yakacak bir ateş ister. İster elbette, bunun aksi kime fayda sağlar ki duygusunu yaşamadan, tadına varmadan, kim derin donduruculara koymak ister. Hem birde şu yolun yarısını bir kenara bırak, çeyrek asırları geçmişken, kim ötelemek ister sevmeyi sevilmeyi...

Birbirine ne kadar yakında olsak, aradaki mesafeler, aşılması kolay olmayacak engellerle dolu. Kandırmayalım kendimizi, sevmek var olan gerçekleri yok sayarak olacak iş değil canım.

Evet, özlüyorum göremediğimde, adını söylerken heyecan duyuyorum. Aşka dokunan bir şarkı dinlerken, seni, bizi anlatıyor bizden bahsediyor gibime geliyor. Bir şiirin mısralarına konuyor mesela aşk, her kelimede ikili cümleler kurduruyor kaleme.

Yazıyorum ve siliyorum seni, elbette beni ve var olan gerçekleri. Şimdi bu ilk dertleşmemizdi ya seninle, sen şimdi uçtun havalara ve biliyorum bel bağladın sevgime.

Keşke bu kadar kolay olsa her şey,  keşke bir birine duygu köprüleri kurabilen herkes, kavuşabilse.  Bir birinin gözlerinin içine konuşabilse ne mümkün.

Ben karanlıktan hep korkmuşumdur, ışıkları loş yanan yüreklerden birde, içinde kalabalıklar yaşayan yüreklerden de elbette. Kendini sığıntı gibi hisseder insan, oraya ait olduğuna inanmaz çünkü ayrıcalıklı olamayacağını bilir, yorgun kalplerin bozulan ritminde daha da ağırlaşır zaman.

Hayal kurmak eskisi gibi cazip gelmiyor artık, gözü karalık zaten alıp başını gitti. Şimdi durduk yerde iki arada bir derede anlam yüklemenin kime faydası olur ki haram sevgilerde.

Yapma, bükme boynunu, üzgünüm, sevmek bizden geçti!

 

 
Toplam blog
: 111
: 161
Kayıt tarihi
: 24.12.11
 
 

1965 Zonguldak doğumlu ve halen Zonguldak'ta yaşamaktayım.Yazarım ve çeşitli platformlarda sunucu..