Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Eylül '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşka ihanet mi ettik?

Bu saatlerde Aşk gibi mükemmel   bir ifadenin ne kadar önemsendiği ve ne kadar algılandığı hususunda bir kaç kelam kaleme alacağım. Öncelikle aşıkın kelime anlamı üzerine yoğunlaşmak istiyorum. Hemen Şemseddin Sami’nin düzenlemişolduğu Kamus-i Türki’yi açtım veşu ifadelerle aşk sözcüğünün karşılığını buldum. Sevda, mahbut, alaka... gibi anlamları gördüm.
 
‘’Yahu bu saatte nedir bu dert tasa...’’ diyenler olacaktır mutlaka. Yalnız beni  bilen bilir, hoşlanmadığım bir durum karşısında üstü kapalı gönderme yapmazsam olmaz. Bu göndermeyi  yapmasan sanki kendi tabıatıma aykırı bir şuç işlemiş gibi üzülürüm.                 Bu eleştiriyi yapmamdaki sebep  neydi? Ne olabilirdi aşk üzerine beni bu kadarrahatsız eden? Ne olabilirdi beni derunumu sızlatan? Hemen konuyu açayım. Özellikle aşk gibi çok değerli, çok müstesna, çok zarif bir sözcüğü bu çağın insanlarının ne şekilde alğıladığı hususunda bir kaç örnek verip sonrada o örnekleri bir nebze geçmişle sentezleyerek bir kaç gönderme yapmak istedim. Mesela; *Sabahlara kadar telefonla konuşup muhabbeti bitirip sonra saçma sapan şeyler konuşmak, *Sabahlara kadar mesajlaşmak, *Sevgiliye şehveti duygularla yaklaşmak, *Aşkı bir kaç günlüğüne yaşayıp sonra’’olsada olur olmasada olur.’’diyerek ayrılmak *’’Aşkım, yavrum, bir tanem, bebeğim’’ gibi son derece münasebetsizce olan şu sözleri ifade etmekten çekinmeyen zavallı kesimlerin  geçmişi hiç bilmediği anlamına geliyor sanki. Bu gibi yaşam tarzı atalarımıza ihanettir, geçmişimize ihanettir. Eve ihanet... Peki kime ihanet neye ihanet bu gibi hasletler ve ifadeler. Öncelikle cennette kovulmuş olup sonra dünyaya gönderilen ve rivayetlere göre  40 yıl boyunca bir birini arayıp bulan Hz.Adem babamız ile Hz.Havva annemizin yaşamış olduğu aşka, Efendimiz’in hz.Aişe’ye olan kördüğüm aşkına ihanettir. Yusuf ile Züleyha’ya, Leyla ile  Mecnun’a, Ferhat ile Şirine, Aslı ile Kereme ,Cemşid ü hurşid’e ihanettir... Fuzuli’ya, Ahmed Paşa’ya, Baki’ye, Şehy Galib’e, Nabi’ye, Nedim’e, Yahya Kemal’eAbdulhalk hamit Tarhan’a, Sezai Karakoç’a, Abdurrahim Karakoç’a ve Aşık Veysel’e ihanettir.... Çünkü bu büyük aşıklarbize aşkı böle miras bırakmadılar. Mirasa ihanet ettik ne yazık ki. Onlar bize aşkı böyle tanıtmadılar. Onlar aşk denen değereli olguyu böyle yaşamadılar. Kimileri candan, kimileri sıhhatten, kimileri maldan, kimileri aklıdan, kimileri anadan kimileri babadan, kimileri vatandan oldular.
 
Aşkta vuslat yoktur hep hicran vardır. Viktor Hügo’nun değimiyle ‘’özlenen yanındayken hicran duyulmaz mı? İfadeleriyle aşk yaşanır. Onlar o kadar büyük şahsiyetleri ile adeta bugünün insanlarına aşkın nasıl yaşanması gerektiğini bizlere aktarmışlardır.                
 
Aşk hicrandır, vuslat ümidiyle yanmaktır, sevgilinin derd-i iştiyakı ile hasret çekmektir. Aşk yanmaktır. akıldan, vatandan ,candan, maldan sıhhatten, anadan, babadan ayrılmaya yüz tutmaktır. Hülasa aşk sevgilinin yanında bile  ona hasret çekmektir. Geçmişimize ihanet etmeden bizlere bırakmış olduklar AŞK’ı yaşamalıyız. Hep merak etmişimdi şu anda böyle aşkı yüreken yaşayanlar var mı diye, eminim ki vardır. Onlara selam olsun.
 
 
Toplam blog
: 19
: 105
Kayıt tarihi
: 22.07.13
 
 

sadece bir hiç... ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara