Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkın şikayeti var...

Aşkın şikayeti var...
 

Sen ne diyorsun Allah aşkına! Neler saçmalıyorsun böyle? Kim, nereye gidermiş aşıkken, kim, neyi silermiş... Bırak o mantık palavralarını, bal gibi aşıksın işte. Sen, aşkı unutabilmeyi becerebiliyordun da madem, ne durdurdu seni, mazoşist misin sen? Ne diye çektin bu kadar acıyı, niye ağladın gecelerce?

Neden biliyor musun, aşkı idrak edememiştin daha o zamanlar. O gelirse aşk, gelmezse acı sanmıştın. Ve hatta aşık olduğun kişiyle aşkı birbirine karıştırmıştın. Aşk aşktır, acı da acı... Aşkı acıya dönüştürmek senin işin. Aşka bu kadar günah yüklemeye utanmıyor musun hiç?

Aşk... Dünyanın en güzel şeyi... Aşkı aşk yapan da yine kendisidir sadece. O senin dediğin, beklenti. Karıştırma başka şeylerle artık. Sahi, neden küsmüştün sen ona bu kadar? Sevdiğini sana getirmedi diye mi? İyi de, bu onun görevi değil ki. Onun görevi okları fırlatmaktı sadece sana, yüreğine ateş salmaktı. Onun yaktığı ateş acıtmaz insanı, sen üşürken yalnızlığın soğuk ellerinde, o geldi. Isıttı seni, o ateşle enerji verdi sana. Gücünü yeniden bulmanı sağladı. Hayata döndürdü, seni sana yeniden sevdirdi. Güneşin ne kadar parlak, yeşilin ne kadar güzel olduğunu hatırlattı. Söndürdüğün arzularını tutuşturdu yeniden. Düşünerek haz almayı öğretti, hayal dünyanı genişletti.

Aşkından şikayet var. Hem senden, hem de sevdalı olduğun kişiden şikayetçi. Yani, babasından ve annesinden. Düşün bir kere. Bir bebek verdi sana yüce Yaradan, sen ona sahip çıkamadın, ona bakamadın ve ağlıyor diye bebeği suçladın. Beslemedin, doyurmadın. Ama o sana inat, annesine, babasına inat büyümeye devam etti. Sayenizde çelimsiz, kırılgan oldu ama her geçen gün büyüdü, gelişti. Hiç şikayet etmedi. Neden beni doyurmuyorsun diye hesap sormadı. Oysa sen kalkmış o bebeğe kızıyorsun. Niye bu kadar çelimsizsin diye kafa tutuyorsun. Çirkin diyorsun ona, hayatını mahvettiğini düşünüyorsun. O sana verilmiş bir armağan oysa, herkese verilmeyen, insanların sahip olmak için uğruna her şeyini harcadığı ama sahip olamadığı… Ne kadar şanslı ve ne kadar aptalsın! Bebeğe kızıyorsun, babasına kızıyorsun… Evet, aşk iki kişilik bir meyvedir, kabul ediyorum. Ama bir bak etrafına, gerçek insanlara... Babasına kızıp bebeğini öldürmek isteyen var mıdır dünyada?

Sen, aşkın aracına kızıp aşka hoyrat davranıyorsun. Gitti mi, gitsin. Gelmedi mi, aman bırak gelmesin. Nasıl bir bebeğin nefes almak için babasına ihtiyacı yoksa, senin aşkının da ona ihtiyacı yok, bunu anlamıyor musun? Sana olan davranışlarıyla aşkın ne ilgisi var? O sana kötü davranıyor diye sen de aşka kötü davranırsan tabii alacağın sonuç bu olacak. Gerçek olan aşk, sen niye gerçeklik diye ötekini kabul ediyorsun ki?

Çocuğunun babasını değiştirebilir misin? Değiştiremezsin. Babasına kızdın diye onu ben doğurmadım da diyemezsin. E peki, bunu neden aşkına çok görüyorsun, ne yaptı o sana?

Aşk diyorum arkadaşlar, aşk. Karıştırmayın onunla bununla. Uğruna ölmeye değen o aşk… Üzerine destanlar yazılan, şarkılar bestelenen aşk… Bırakın babasının, anasının peşinde koşmayı artık. Aşkınıza sahip çıkın. Aşka sahip çıkmaktan söz ediyorum ama ben, sevdiğinizi göklere çıkarmaktan değil. O sadece basit bir varoluş sebebidir, araçtır. Asıl varolan aşktır. Sertab’ ın da dediği gibi, aslolan aşktır. Sebebi beklemeyin, gelmez. Gelirse de, gelmezse de kendi bilir. Gelirse sizin özenle besleyip büyüttüğünüz aşkın o güzelliğini o da yaşar, o kadar. Siz aşkla aşk yaşamaya bakın.


Şimdi geçin aynanın karşısına, gülümseyin kendinize. İnceleyin karşınızda duranı. Aşk yokken bir zavallı vardı orada, omuzları düşmüş, hayata dair tüm umutlarını tüketmiş, yaşamak onun için nefes alıp vermekten ibaret olan biri. Sonra aşk geldi, o güzel hediye. Bir anda dikleşti omuzlar, gözler parladı. Umut doldu yürek yeniden. Hayat aslında varmış, dedirtti size.


Yanılıyorsun, ben asıl aşk yüzünden hayata küstüm, diyenleri duyar gibiyim. Hayır kardeşim, seni hayata küstüren aşk değil, sensin. Aşkın tanımını anlamaman, beklentilerin, sahip olma duygunu tatmin edememen seni küstüren. Sen aşık olduğuna küstün, seni o incitti. Aşk tüm saflığınla kalbinde yaşadı oysa. Sen, aşkı değil onu elde etmenin peşine gittin, tosladın duvara. Haydi bakalım, suçlu yine aşk. Yok öyle yağma…


O da pek matah sanmasın kendini… Sen belki onun sayesinde aşıksın ama o istiyor diye değil. Bırak, havalara sokma. Efendim? Aldattı mı, git mi dedi, sevmiyorum mu dedi, kötü mü davrandı, hakaret mi etti, arkadaş kalalım mı dedi, ayrılalım mı dedi... Desin kardeşim, bırak. Gitmek istiyorsa gidecek, tutmaya uğraşma. Sen evvela, hey, kendine gel be adam, diyeceksin ama bunun için önce sen kendine geleceksin. Kimse sana aşıksın diye acıyamaz, kızamaz, hakaret edemez; kimse seni aşık olduğun için suçlayamaz, incitemez. Bu yanılgıya düşenlerdir acınacak halde olanlar asıl, sen değil. Sen aşıksın yaa, gurur verici bir duygudur bu. Önce bunu bileceksin. O, karşılık verse de vermese de aşıksın. Aldatsa da terketse de aşıksın işte, aşık! Gerçek bir aşk büyüyor sende, unutmayacaksın. Bırak o bunu fark etmesin. Ah, zavallı, hala umutla bekliyor demesin. Sen ne zaman onun için değil de aşkın için yaşarsan o zaman bunu o da anlayacak, sen de… Aşkı küçük düşürmeyeceksin, onu kimselere ezdirmeyeceksin.


Haydi bakalım, yaraladığın o aşkla barışma zamanıdır şimdi. Al karşına, oturt şöyle. Çok kırgın sana, bunun farkındasın değil mi? Kırıldığı için yaşatmıyor sana kendi güzelliğini. Onu unutmak istediğin, ona bir sülük muamelesi yaptığın için çok kırgın, çok yaralı. Düşünsene annenin sana, defol git, doğurmaz olaydım seni, istemiyorum, git, diye haykırdığını. Nereye gitsin ki şimdi, o da senin kadar çaresiz.


Al karşına şimdi, anlattıklarımdan anladığını anlat ona, gönlünü al. Aslında onu çok sevdiğini ve hiç göndermek istemediğini söyle, ikna et sevildiğine. Bak, bunları söyleyeceksin, unutma. Ben senin için hazırladım bir tane, istersen bunu kullan.


“Niye unutmak için zorlayayım ki kendimi? Gelirse gelsin, gelmezse de keyfi bilir. Unutmayacağım işte! Benim seni beslemek için onu hayaline ihtiyacım var sadece, ona değil. Gelir ümidiyle mi aşığım sanıyorsun? Yok, yok iş öyle değil. O da öyle sanıyor değil mi? O da anlayamıyor seni. Ben sebep oldum buna, biliyorum. Özür dilerim senden. Aramayacağım bir daha artık, sormayacağım halini hatırını, için rahat olsun. Ben seni yaşıyorum, onu değil. Söz, bir daha gelmiyor diye üzülmeyeceğim, gelsin diye beklemeyeceğim.Onun ne seni ne de beni incitmesine müsaade var bundan sonra. Sen benimsin, bana aitsin. Sen gerçeksin çünkü. Hayal değilsin. Bak, kanlı canlı karşımdasın işte, yüreğimdesin. Bakma, ben seni ötekilerle karıştırdım bir an. Ama sen ilk defa geldin, tanıyamadım, bağışla. Ötekilere gidin, defolun dedim. Senin kadar üzülmedi hiçbiri, gittiler. Ama sen öyle değilmişsin. Senin sahtelerinle uğraşmaktan seni de onlardan biri sandım önce.


Gönül evimin tek sahibisin bundan sonra. Sen sadece acıktım, diyeceksin ben de sana ziyafet vereceğim. Neydi en sevdiğin yemek sahi, onun gözlerini düşünmem mi? Dokunuşunu hayal etmem miydi yoksa? Kabul, ne istiyorsan vereceğim sana, aç bırakmak için çabalamayacağım seni artık hiç. Aşığım dememi mi istiyorsun, olur söylerim. Hemen söylerim sana. Aşığım ben, deli gibi aşığım hem de. Söylemek haz veriyordu bana, bak söyledim işte ne zamandır dilimin ucuna gelen ama hep kovduğum şeyi. Oh be! Rahatladım gerçekten, sağol. İyi geldi.


Olur da bir gün bu evden başka bir eve geçmek istersen anlarım seni. Ama rahat ol, seni göndermek için hiçbir şey yapmayacağım artık. Sen gidiyorum diyene kadar ev arkadaşı da almayacağım yanına. Burası benden çok sana ait ve seni orada en güzel şekliyle büyüteceğim. Senden özür dilerim aşk. Tamam, kabul ediyorum, aşığım ben! Ama sen de bana bir söz vereceksin. Gerçek güzelliğini vereceksin bana yine, eskisi gibi. Hani ilk geldiğin gün var ya, garip bir çarpıntı vermiştin... Aptalca sırıtmalar. İşte yine öyle aptallaştırmanı istiyorum beni. Onu düşünmenin acı vermediği, sadece yüzüme gülümseme yaydığı anları… Söz mü? İkimiz elele vereceğiz yine, mutlu olacağız. Bıraktım artık ona dair ne varsa, umut, beklenti… Boşver, nereye giderse gitsin, umurumda değil.


Sana bir söz daha veriyorum, eğer bir gün gelir de sarılmak isterse sana, sen de çok istersen gelmesini, ona git demeyeceğim. Seni göstermezlik etmeyeceğim. Benim derdim onunla, kızgın olan benim, kırgın olan benim. Senin hiçbir suçun yok. İlle de görüşmek, sarılmak istersen seni engellemeye hakkım da yok. Eğer hesaplaşacaksam ben hesap soracağım ona. Yanımda kalıp kalamayacağına ben karar vereceğim. Haydi, tut yine ellerimden, ayağa kaldır beni. Sen geldikten sonra hiçbir şeyin hükmü yok benim için. Sen benimle yaşamayı seçtiğin sürece artık benimlesin. Haydi bakalım, senin gerçeğini kavradım ben. Şimdi bunu herkese anlatalım. Herkesler anlasın senin aslında kim olduğunu. Kim bilir, belki birilerinin içinde de senin gibi gerçek bir aşk vardır ve ona da benim sana yaptıklarımı yapmışlardır. Hikayemizi herkese anlatma zamanı, gerçek aşkları kurtarma zamanı sahibinin zulmünden!”

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..