Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşkta suçlu aramak!

Aşkta suçlu aramak!
 

Polisiye-macera filmlerinin en güzelleri, kusursuz planlanmış ve işlenmiş bir suçun izini sürerken dedektif, bir çok kişiden şüphe ettiren yaşanmışlıklar, perde ya da ekran karşındaki bizleri yorumlara sürükler…

"Kızın sevgilisi" der biri, bir diğeri "yok, o olsaydı burada olmazdı, bence o gıcık kayınpeder olacak adam"... Kalabalıksanız hele ve kaptırmışsanız kendinizi filmin su giderine bir başkası atılır, sonra bir diğeri ve film, herkesin şaşkın bakışları arasında hiç şüphe çekmeyen dedektifin suçlu olmasıyla sona erer. Suç aleti bulunduğunda çözülür düğüm… Buna benzer anlar yaşamışsınızdır. Yoklayın usunuzu..

Bir de gündelik yaşamınızda 'suç aleti' kendinizin ya da sevdiğinizin olduğu anlar vardır. Suç sabit ancak kanıtı yok. Ya da sizde veya karşınızdakinin usunda, mutsuz sonla noktalanmış yargısız infaz…

Aşk, birinci sırada yer alır böyle yargısız infazlarda. Gerekçe kıskançlıktır çoğunlukla. Karşılaştığında ilk bakışlar, yıldırım hızıyla geçer retinanızdan ve beyninizde salgılanan kimyasallar allak bullak olur bir an. Arzuyu doğuran hangi maddedir bilmiyorum ama, arzu başlar. Seks değildir bu. Sahip olma arzusudur. "Aman tanrım bu kadın/erkek mutlaka benim olmalı." Bencilliktir belki de. Belki de ego tatmini. Adı bilim adamlarınca her ne olarak konulursa konsun, sonuç, hep aynı kapıya çıkacaktır. Sahip olma duygusu… Ve ilk heyecanlar titretirse dizlerinizi, yürek çarpıntınız bir sonraki karşılaşma için ritim bozukluğu yaratacaksa biyolojinizde, "buna kim ve neden AŞK dediyse?", aşk yaşama arzunuz tavan yapacaktır broker dilinde..

Başlangıçta hiç bir sorun olmayacaktır. Olamaz da zaten. Bu yola çıkmadan önce günün kim bilir kaç saatini onun hayali ile geçirmişsinizdir. Ve nihayet yola çıkılmıştır. Hayat toz pembedir, gök mavi ve alaz kırmızı. Suç aramak mı? O da ne? Sevdiğiniz suç işlemeyecek kadar hijyendir o duygulardan. "Suç"ların bile suç sayılmadığı kadar yol alınmıştır artık eminsinizdir size ait olduğundan. Hayalleriniz de tükenmiştir. Gece yattığınızda tavana çakılı gözleriniz onun gözlerini göremez, hayaller kurmak, kavgalar etmek kendinizle ve ayna karşısında geçirdiğiniz saatler azalmıştır. Onun yoluna çıkma derdiniz de yoktur. Nasılsa birazdan birlikte olacaksınız yine… O halde sorun yoktur... "Suç"lar birikmektedir oysa, varsın biriksin, hayat güzeldir...

Bir müddet sonra tozpembelikler, süt mavi sema, alaz kırmızı arzular yerini rutinliğe bırakmıştır. "Nerde kaldın?", "Telefona neden bakmadın?", "MSN’de beni engelledin değil mi?", "Artık beni eskisi kadar sevmiyorsun sen, bundan adım gibi eminim" devri başlamıştır ve yolun sonu görünmeye başlamıştır. İşler sarpa sarmaktadır. Başka bir deyişle suçlar birikmiş, yol tükenmiştir. Artık karşınızdaki suç makinesi halini almış ve suç aletleri beyninizde sıralanmıştır.

Kapris der bazıları, gösterilen suç aletleri için "gereksiz kapris", bazıları da kendini aklama derdine düşüp "Yanlış anlamışsın" diye başlar… Aslında bir gerçek vardır. Ya iki taraf, ya da taraflardan biri, bu ilişkinin aşk değil geçici bir heves ve sahip olma duygusundan ibaret olduğu gerçeğini görmüştür. Tek taraflıysa infaz -ki çoğunlukta böyledir- bazısı umarsız biçimde çarpar yüzüne tokat gibi gerçeği ve aynı umarsızlıkta çekip gider, bazıları incitmeme duygusuna kapılıp soğutma seansları uygulayarak ağır ağır sürdürür işkenceyi..

Aslında herkes şunu iyibilir. Aşk ne hayatın başlangıcı, ne de sonudur. Aşk sadece sahip olma duygusudur…

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..