- Kategori
- Dostluk
Aslında hepimizin elinde bir su kabı var

kendini anlatan resim
Sevgisini de öfkesini de hemen belirten bir yapımız var.
Bazen sabır denilen duygudan öylesine uzaklaşıyoruz ki.
Sabır taşmıyor aslında farkında olmadan onun içinde boğuluyoruz.
Anlayacağınız sevince aşk derecesinde seviyor, sevmeyince de nefret derecesinde yeriyoruz.
Yani sevdiğimizi göklere çıkarıyor, sevmediğimizi yerden yere vuruyoruz.
Ya sonra.
Sonrada oturup ben ne yaptım diyerek kahroluyoruz.
Bakınız öykü ne güzel anlatıyor bu durumu.
xxx
“Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi.
Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi.
Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu.
Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı
istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, "Aklıma bir fikir geldi" dedi. "Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim.
Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım."
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti.
Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar.
Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.”
xxx
Aslında hepimizin elinde su dolu birer kap var.
Dostluk ağacını kurutmamak için çırpınıyoruz.
Bazen bilerek veya bilmeyerek kırıp darılttığımız dostlarımız gelir aklımıza.
Değer miydi deriz.
Pişman da olsak bir adım gidemeyiz.
Aslında hep fırsat kollarız.
Ta ki kurutmamak için birbirimizden habersiz su taşıdığımız fidanın başında karşılaşıncaya dek.
xxx
Peki siz acaba hangi dostunuzla bir fidanın başında elinizde su kabı ile ne zaman karşılaşacaksınız?
Hiç düşündünüz mü?
Değmez aslında bu hayat ne kırmaya ne kırılmaya.
İnsan vakit bulamamalı sevmekten darılmaya.
Zira bu hayat darılmaya yetmeyecek kadar kısa, dostlukları yaşayacak kadar uzundur.
xxx
Biliyorsunuz her zaman fidan dikilmeyebilir, su taşınmayabilir…
Var mısınız bugün uzun süre arayamadığınız dostlarınızı arayıp hatırlarını sormaya.
Yeni bir sayfa açmaya.
Herkesin kendine yaşadığı muhabbetsiz bir dünyada yaşamak açık hava cezaevi gibi gelmiyor mu?
Ne zaman bitecek bu esaret?
Bunca zaman biriken tozları silmeli artık.
Varsa sizde böyle bir cesaret.
Öyleyse daha ne duruyorsunuz?